That's my baby traduction Turc
601 traduction parallèle
That's my little baby sister.
Bu benim küçük kardeşim.
That's what saved my sister's baby.
Kızkardeşimin bebeği öyle kurtulmuştu.
That's my baby.
Küçük kızım.
That's right, my baby.
Her şey yolunda bebeğim.
That's my baby!
İşte benim bebeğim!
- That's my baby.
- Aferin bebeğime. - Evet.
She writes, " What a thrill it was to hear my little girl say... Mother, it's such fun to have you read to us... now that you use Baby Breath.
Şöyle yazmış, "Kızımın, anne artık Bebek Nefesi kullandığın için... bize kitap okuman çok eğlenceli, demesi çok heyecan vericiydi."
It took a war to make me understand or maybe it's just that I'm four years older but there hasn't been a day that you weren't with me or a night on patrol or ashore in town or pushing some kids through the jungles with a baby in my arms.
Anlayabilmem için bir savaş geçti ya da belki de 4 yıl daha yaşlandığım içindir ama seni düşünmediğim tek bir gün bile olmadı ne de gece denizde ya da karada şehirde ya da kucağımda bir bebekle bir avuç çocuğu ormana sürüklerken.
She's my baby, Mae. Don't forget that.
Hayır, o benim bebeğim, Mae.
That's my baby.
Aferin benim sevgilime!
That's my son's baby! "
Oğlumun bebeği o! " dedim.
That's not my baby.
Bu benim bebeğim olamaz.
That's my baby.
İşte o benim bebeğim.
That's my baby.
İşte benim bebeğim.
You don't care that my baby's dead.
Bebeğimin ölmesi umurunda değil.
Yes, sir, that's my baby.
İşte bunu arıyordum.
But the light that shines in my baby`s eyes
Ama bana bebeğimin gözlerinde parlayan ışık yeter.
But, my point is she ought to have sense enough to know that she can't make a star out of Baby Jane again.
Demek istediğim, Blanche'ın Bebek Jane den tekrar star yaratamayacağını... bilecek anlayışı edinmesi gerektiği.
That's my baby.
İşte, bebeğim.
" and that a baby's smile upon her breast might change my child-wife to a woman.
"Karımın yüzündeki çocuksu gülümseme kadınsı bir gülümsemeyle değişti."
That's him, my baby's father!
Bu o, bebeğimin babası!
- That's my baby.
- İşte benim adamım.
That's my baby, Luke.
İşte benim adamım Luke.
That's my baby!
Aşağı! Aşağı!
I mean that's my baby, dead.
Demek istediğim o benim bebeğim, öldü.
Bullshit, baby, that's not my place.
-... sürede yerini satın alırsın. - Saçmalama, orası benim yerim değil.
It's him or my baby, that's my deal.
Ya o, ya da bebeğim. Anlaşma bu.
Aah, thank you, baby. That's my girl.
Sağol, sen uslu bir kızsın.
Yeah, that's my baby!
Evet, bu bebeğim!
The funny thing is, now that it's happening, it really doesn't seem to matter, except for my baby.
Komik olan, şimdi bunun olması... bebeğim dışında, gerçekten fark etmiyor.
finger raised him as do babies, told her mother afterwards she took hold of his finger the way baby does He told my mother afterwards, that it was a minute before the tender little grip eased
her zaman yaparlar ya. Babam sonradan anlatmış anneme... bir an, kısacık bir an sımsıkı tutmuş parmağını.
Hm, that's my baby.
O, benim bebeğim.
He came to warn me that Damien Thorn is the Antichrist, and he'll murder my baby, like he's killed these others that were born on the same day.
Damien Thorn'un Deccal olduğunu... ve aynı gün doğan diğer bebekleri öldürdüğü gibi benim bebeğimi de öldüreceğini söyledi.
Maybe in that case we could take the baby to my cousin's house.
Bu durumda belki de bebeği kuzenimin evine götürebiliriz.
That's my baby.
O benim bebeğim.
That's my baby.
Bebeğim o benim.
That's my baby's name.
Bebeğimin adı bu.
It's just that your baby reminded me of my own.
Bebebiğin bana benimkini hatırlattı.
I never delivered a baby before in my life... and I just thought that ice tongs was the way to do it.
Daha önce hiç çocuk doğurtmamıştım... buz maşasıyla yapılıyor sanmışım.
That thing's my baby!
Bu yaratık benim bebeğim!
# Baby, that's my philosophy # [Zito] Ooh.! The king.!
İşte Kral!
The girl in the photographs- - the one that likes to do the things that you like to do- - the girl you're trying to protect- - that's my baby sister.
O resimlerdeki kız... sizin yapmayı sevdiğiniz şeyleri yapmayı seven kız... korumaya çalıştığınız kız...
Oh, man, that's my baby.
Oh, adamım, bu benim bebeğim.
That's my own baby crying.
Benim bebeğim ağlıyor.
That's my baby
Bu benim bebeğim
That's my baby now
O artık benim bebeğim
That's my baby!
O bebek benim
That's my baby. Don't cry.
Bebeğim benim, ağlama.
That's my baby!
O benim bebeğim!
I've enjoyed working here, but now that my baby's a little older, I'm gonna try to go back to the orchestra.
Burada çalışmaktan hoşlandım ama bebeğim şimdi biraz daha büyüdü, orkestraya geri döneceğim.
- "Yes Sir, That's My Baby". - "No sir, don't mean maybe."
- "Evet efendim, Benim Bebeğim." - "Hayır efendim, belki deme."
that's my boy 361
that's my girl 410
that's my best friend 28
that's my sister 96
that's my man 51
that's my line 54
that's my husband 82
that's my boss 25
that's my mom 88
that's my brother 107
that's my girl 410
that's my best friend 28
that's my sister 96
that's my man 51
that's my line 54
that's my husband 82
that's my boss 25
that's my mom 88
that's my brother 107