That's my money traduction Turc
759 traduction parallèle
My money! That's what I was trying to get.
Biraz para almak istiyorum!
That's why you filled up my bank account with all that money.
Hesabıma doldurduğun paranın kaynağı buydu.
Why, madam, that's my own money.
- Fakat bu benim param, Bayan.
That's my money.
- Artık benim param.
My money is riding on Skee Ball, and that's not all.
Parami Skee Ball'a yatirdim ve hepsi bu degil.
I've slaved for that money of yours... and I feel about it just as if it were my own.
Paranız için köpek gibi çalıştım. Hem de kendi parammış gibi.
That's a lot of money, but it's worth it to ruin my wife's uncle's Christmas.
Bu oldukça pahalı ama eşimin dayısının Noel'ini berbat etmeye değer.
- I ain't only got that much money from my dead husband's insurance, but I got a bit more beside.
- O kadar param var ölen kocamın sigortasından, hem de biraz daha var.
If you think I'd put my wife's money in that trash, you're crazy.
Eğer karımın parasını bu uyduruk şeye yatıracağımı düşünüyorsan kafayı yemişsin demektir.
The way they don't do things! The way they'll write anything just to get it down on the sales sheet. And I'm the guy that has to sit here up to my neck in phony claims... so they won't throw more money out the window than they take in at the door.
Satış sayfasına geçirmek için herşeyi yazmaları ben de burada boğazıma kadar taleplerle kapıdan giren parayı pencereden kaybetmesinler diye yırtınayım.
It's my experience that women will do anything for money.
Tecrübelerim bana kadınların para için her şeyi yapabileceğini gösterdi.
That's not my money.
Bu benim param değil.
That's all the money I've got, but I can still do this with my money.
Cebimdeki tüm para bu ama yine de paramla gazeteyi yırtabiliyorum.
What is money for if it isn't to give my daughter the finest wedding that's ever been...?
Kızıma güzel bir düğün veremedikten sonra para ne işe...
You're gonna get my money from your brother who's in there getting some of that stuff they shoot out here?
Paramı kardeşinden alacaksın, ama kardeşin içeride ve iğne yaptırıyor, öyle mi?
That's were I get my money.
Paramı buradan kazanıyorum.
I know that's only the interest on your securities, but it happens to be my money.
Seninkinin yanında devede kulak kaldığını gayet biliyorum ama o benim param.
Doctor's orders are that I must have a lot of money. Otherwise I become dull, listless, and have trouble with my complexion.
Doktor çok param olması gerektiğini söyledi aksi takdirde donuk, cansız biri olur ve karakter sorunları yaşarım.
That's my money!
O benim param!
HEY, THAT'S MY MONEY.
- O benim param ama.
So that's how I found out what happened to my boyfriend... and the money.
İşte o zaman anladım neler olduğunu... erkek arkadaşıma ve paraya.
For while I had no intention of descending to her level and bickering about anything as sordid as money, it was at that moment I made up my mind.
Çünkü para gibi sıkıcı bir konuda onun seviyesine inme ve onunla söz dalaşına girmeye hiç niyetin yok iken o anda kararımı verdim.
That's right, spend my money for me.
Haklısın, Paramı benim için harca.
Mrs. Grimes, it's my job to find that money and to return it to the bank.
Bayan Grimes, o parayı bulmak ve bankaya iade etmek benim görevim.
So that's the reason why I said OK to my brother Mario, he should bring you over to meet me, so I could borrow the money off of him.
Kardeşim Mario'ya da o yüzden tamam dedim. Ondan para alabilmek için seninle buluşmam gerekiyordu.
I want to tell her I've always loved her and the children, even if I couldn't show it... and to get my money back from the mechanic, and that I gave the bike to Giulia's brother.
Gösteremesem de onu ve çocuklarımı her zaman sevdiğimi söylemek istiyorum. Tamirciden paramı ve Giulia'nın kardeşine verdiğim bisikleti almasını da söyleyin.
My dear Paul, that is the one talent you really do have you can spend money faster than any other man in London.
Paul dostum, bu gerçekten sana özgü bir yetenek olmalı Londra'daki en hızlı para harcayabilen adam sen olmalısın.
It's true that i have pride bearing, taste, exceptional breeding... but i lost most of my money some years ago.
Onurlu, görgülü, zevk sahibi ve iyi terbiye aldığım bir gerçek. Ama birkaç yıl önce paramın çoğunu kaybettim.
That's more money I ever had in my whole life.
Hayatta hiç bu kadar param olmadı.
I know who's got that money, man, and I want my share.
Paranın kimde olduğunu biliyorum artık, ve kendi payımı istiyorum.
It's because he has sunk $ 40,000, including $ 15,000 of my money into a company that makes seaweed for people to eat.
Kocanın 40,000 dolar borcu var, bunun 15,000 doları da benim param çünkü su ürünleri şirketine bu parayı yatırmıştım.
If my creditors know that I've come into money, that's it.
Eğer alacaklılarım, elime para geçtiğini anlarsa, işim biter.
All my money's in that car.
Onu kaybetmeye dayanamam.
If Jack Rogers'contribution falls within the range of $ 2,000, that quality of mercy which runs through my blood like a fever whenever money is mentioned, will be strained yet once more to give the Rogers boy another chance.
Eğer Jack Rogers'ın bağışı, 2.000 dolar aralığında olursa, ki para sözkonusu olduğunda merhameti yüreğimin derinliklerinde... hissettiğimi de hesaba katacak olursak, Rogers'ın oğluna bir şans daha vermek için şartları yeniden zorlayabiliriz.
If you're that attached to the money you lost you can have my show money as your banker's fee.
Eğer siz hâlâ kaybettiğiniz paranın peşindeyseniz..... o paranın karşılığında size şovumu sunabilirim.
That's the way he earns money, but its my body he's wasting.
O para kazanıyor, ama benim vücut harcıyor.
A lot of money's been spent on this operation what with aeroplane fares, hotels most of my clothes, all of yours including that dress.
Bu operasyona bir sürü para harcadım uçak biletleri, oteller benim bazı kıyafetlerim, seninkilerin hepsi, üzerindeki de dahil.
I think that's my money, isn't it?
O benim param sanırım, değil mi?
A man's advanced me money to begin, but I shall pay that off soon as my sheep come to market.
Bir adam bana başlamam için bir miktar para verdi, ama ben onu yakında koyunlarım pazara çıktığında aşamaya geldiğinde ödeyceğim.
That's my money.
Ver o benim param!
And when my mother heard he refused the money, she sent me to your house through the back door to say that there was something wrong with my father's head.
Ve annem onun parayı reddetdiğini duyduğunda, babamın kafadan sorunları olduğunu... söylemem için arka kapıdan beni sizin evinize yolladı.
And I slave my guts out for that money, my girl.
Ben para kazanmak için köle gibi çalışıyorum kızım.
Well, some of my associates think that your wife was mugged and the fella ran away with the money.
- Evet, bazı arkadaşlarım karınızın soyulduğunu düşünüyor. ve adam parayı alıp kaçmış.
That's money out of my pocket.
Sonra az para kazanırım.
I've got money, but that's for my own use to buy wine
Gümüşüm var amma, o benim içki param olacak
Now that's more money than I ever had my hands on even after I give you your half.
Bu, hayatım boyunca elime geçenden çok para yarısını sana verdikten sonra bile.
I ask you to remember that that's my money that's sinking.
Orada batanın benim param olduğunu hatırlamanı istiyorum.
- That's where my money is.
- Param orada.
That money's mine, it's my money!
O para benim, o benim param!
But you'll have to do better than that if you want to come into my money.
Ama paramı almak için daha iyisini yapmalısın.
Captain Feeney, that's all the money my mother had in the world.
Yüzbaşı Feeney, annemin hayatta sahip olduğu bütün para bu.
that's my boy 361
that's my girl 410
that's my best friend 28
that's my sister 96
that's my baby 48
that's my man 51
that's my line 54
that's my husband 82
that's my boss 25
that's my mom 88
that's my girl 410
that's my best friend 28
that's my sister 96
that's my baby 48
that's my man 51
that's my line 54
that's my husband 82
that's my boss 25
that's my mom 88