That's not right traduction Turc
4,058 traduction parallèle
All right, that's not... That's not really in the spirit of it, is it?
Pekala, pek hissederek okumadı, değil mi?
Not the first time that's happened, right?
İlk görüşün de değildi, değil mi?
Look, Stevie, I appreciate the fact that you are interested in my life's story, but you're not reading it, all right?
Bak Stevie, hayat hikâyeme bu kadar ilgili olmanı takdir ediyorum ama okuyamazsın tamam mı?
I'm going to drag her ass through the mud left, right, and center, and when I'm done with her, there's not a firm that'll touch her with a 10-foot pole.
Onu çamurun içine sokup tam merkezinde bırakacağım, işim bittiğinde de ona 10 metrelik çubukla dokunabilecek bir firma bile kalmayacak.
Listen, that's not what I meant, all right?
Kastettiğim bu değil, tamam mı?
You have a right to be mad, But that's not who we are anymore.
Kızmakta haklısın fakat biz artık eskisi gibi değiliz.
It's not happening, Abe, I'm right on his tail and you know that.
Olmayacak, Abe, kuyruğundayım, biliyorsun.
You may think that'll soften him up, but it's not the right move.
Onu yumuşatmak istiyor olabilirsin ama bu şekilde olmaz.
She has you and me, and right now it's not me that she needs.
Sadece ben ve sen varız ve şu an ihtiyacı olan kişi ben değilim.
Remind yourself that you did the right thing - all those years ago? - That's not why.
Yıllar önce doğru şeyi... yaptığını hatırlatmaya mı?
And I'm just not in a position to do that right now. We'll just say it's a loan, till things change, if they change.
Sadece bir şeyler düzelene kadar ödünç al, değişirse tabi.
Not only that, but the shipment was sent to a warehouse in Brooklyn... which happens to be right next to a chicken processing plant.
Kameralar yan tarafında tavuk çiftliği olan Brooklyn'deki bir adrese yollanmış.
That's right, Tanner, and let's not forget, this is a woman who used to command a lot of respect in this town.
Çok doğru Tanner, ve unutmayalım ki bu kadını kendi işleri için kullanan pek çok saygın insan bu şehirde.
Oh, that's not right.
Doğru olmadı.
To think that it's out of shock from his girlfriend's death... something's not right about that. Well, it's hard to say anything based on what you just told me.
Bana anlattıklarına dayanarak bir şeyler söylemem çok zor.
It's not right that we didn't tell her.
Ona söylemememiz yanlıştı.
- No, that's not right.
- Hayır, doğru değil.
That doesn't mean it's not painful sometimes, right?
Bazen acı vermediği anlamına gelmiyor, değil mi?
All right, that is not noble, it's stupid.
Bu yaptığının asil bir yanı falan yok. Aptalca işte.
Well, that's not right.
Bu doğru değil.
It's not right, but that's the reality of the situation.
Öyle değil ama ama işin gerçeği bu.
Silas is the only one that can bring Bonnie back, and he's not gonna bring her back until right before he destroys the other side.
Silas, Bonnie'yi geri getirebilecek tek şey ve öteki tarafı yok etmeden onu geri getirmeyecektir.
That's not all you missed. Guess who I watched strut right through the front door.
Bil bakalım kimin ön kapıdan içeri girişini bizzat izledim?
That's not what I'm looking for right now.
Şu an benim aradığım bunlar değil.
Oh, yeah, that is not quite right.
Doğru, bunu tam tutturamamışız.
I figured that's not a problem, right?
Bunu çok iyi anladım sorun değil, değil mi?
I'm just saying that... right now, she's not here with... me.
Demek istediğim şu anda benim yanımda... değil. Anladık.
( cheering and applause ) That's right! All right, as some of you may or may not know, this week is my big.
Pekâlâ, bazılarınızın bildiği gibi bu hafta büyük NYADA seçmelerim var.
I'm not saying that Vincent's laptop wouldn't be helpful right now, but he is a human polygraph.
Şu anda Vincent'in dizüstü bilgisayarı yardımcı olur mu emin değilim ama adam resmen bir yalan makinası.
28... 29... 2010- - wait, that's not right.
28... 29... 2010- -... dur, bu doğru olamaz.
It's okay That's not what's important right now
Önemli değil. Şu an önemli olan şey bu değil.
That's not what we're about, right?
Bu bize göre değil, değil mi?
You know that's not real meat, right?
O gerçek et değil, biliyorsun değil mi?
That's not the problem right now.
Şu an problem bu değil.
well, that's unexpected, but... all right, fine, i'll- - [laughs] it's not a file, bro.
Bunu beklemiyordum ama peki, tamam... Dosya değil o, dostum.
That's why I'm not able to do anything to you, right now.
- İşte o yüzden şu an hiçbir şey yapamıyorum ya sana!
That's right, but it was late. You probably met her here, tried to convince her not to quit.
Muhtemelen burada onunla buluştun çıkmaması için onu ikna etmeye çalıştın.
You're right- - the world is not that small.
Haklısın - dünya o kadar küçük değil.
That's right, and this is my own People magazine from home and not from your waiting room just now, and why did you cancel the Christmas Carnival?
Aynen öyle ve bu evimdeki kendi People dergim. Senin bekleme odandan almadım yani. Ne diye Noel Karnavalını iptal ettin?
It's just that right now I'm not feeling particularly sexual.
Sadece şuan azmış hissetmiyorum.
That's not the right way to brush teeth
Dişeler öyle fırçalanmaz.
That's all right. Not on purpose anyway!
Dert etme sen, sıkıntı yok..... zaten biliyordum.
That's not the important thing right now.
- Şu an mevzu bu değil.
That's not even right!
Mantıklı bile değil.
You know that she's not even a real lesbian, right?
Gerçek bir lezbiyen bile olmadığını biliyorsun, değil mi?
Because one day in the not-so-distant future, you're pullin'up to a red light in your beat-up old Pinto, and that person's gonna pull up right along side you in a brand new Porsche, with their gorgeous young wife by his side. Who's got big voluptous tits.
Çünkü çok da uzak olmayan bir zamanda o külüstür Pinto'nuzla kırmızı ışıkta durduğunuzda yan şeritte o son model Porsche'uyla duran adamın yanında dolgun göğüslü, güzel karısı oturuyor olacak.
Now, you know that's not what I meant by that, all right?
Demek istediğim şeyin bu olmadığını biliyorsun.
I'm not sure that's the best idea right now.
Şu anda bunun iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum.
I sincerely hope the Senate makes the right vote tomorrow so that Alex Murphy's sacrifices will not have been in vain.
Umarim Senato yarin doğru tercihte bulunur böylece Alex Murphy'nin fedakarliklari bosuna yasanmamis olur.
That's not supposed to happen, right?
Böyle olması gerekmiyordu ama, değil mi?
Angel, that's not gonna happen right now.
Angel, bu şimdi olmayacak.
that's not fair 860
that's not good 589
that's not it 900
that's not true 2932
that's not funny 501
that's not the point 702
that's not possible 749
that's not how it works 183
that's not me 321
that's not mine 140
that's not good 589
that's not it 900
that's not true 2932
that's not funny 501
that's not the point 702
that's not possible 749
that's not how it works 183
that's not me 321
that's not mine 140