That's okay with me traduction Turc
177 traduction parallèle
And if you want to cheat on your husband, that's okay with me.
Kocanı aldatmak istiyorsan bana uyar.
If you wanna walk out on that... it's okay with me.
Bunu bırakıp gitmek istiyorsan da sen bilirsin.
That's okay with me.
- Bana göre hava hoş!
But if you can't drink with me, that's okay, too.
Ha, benimle içemeyeceksen, o başka.
If you want to go through that old-fashioned rigamarole, it's okay with me.
Peki, madem bu saçma geleneği yerine getirmek istiyorsun benim için sorun değil.
If he wants to gamble that we get into the war... it's okay with me.
Savaşa gireceğimiz konusunda kumar oynamak istiyorsa... benim için hava hoş.
All right, that's okay with me.
Tamam, benim için sakıncası yok.
Any time you want to drop over the house and look at that car, it's okay with me.
Her ne zaman eve uğrayıp arabaya bakmak istersen, bence sakıncası yok.
- That's okay, Sam. I brought it with me.
- Sorun değil, yanımda getirdim. - Dışarı çık ve ye.
That's okay, if you don't mind Dolores coming along with me.
Tamam, sen de Dolores'in benimle gelmesine aldırmazsan.
Well, that's okay with me because I don't have to smell you.
Bence sorun yok çünkü sizleri koklamayacağım.
But as long as you can function, that's okay with me.
İş bitirdiğin sürece benim için sorun yok.
Well, that's okay with me, but when can I start?
Bana uyar, ne zaman başlayabilirim?
That's okay with me.
Benim için bir sakıncası yok.
Well, that's okay with me.
iyi, bana uyar.
If that's not okay with you, sue me... and I'II fight you all the way to the Supreme Court.
Eğer bu tamam değilse beni dava et seninle mahkemede sonuna kadar mücadele ederim.
hunh... okay, that's fine with me.
Pekala, tamam. Benim için sorun yok.
Okay? It really doesn't get any more complicated than that. That's fine with me.
Daha zor bir şey olacağını da sanmıyorum.
There are nine million kids out there with guns and that's all you have to say to me, "Okay?"
Dışarıda 9 milyon eli silahlı çocuk var. Tek söyleyeceğin bu mu?
Isaiah, this is the lady that's going to take you to Khaila's house, okay? Hi, Isaiah, you want to come with me? It's going to be all right, Isaiah.
Bu bayan seni Khaila'nın evine götürecek.
Excuse me, don't mean to touch with my fingers. - That's okay.
Affedersiniz, parmağım değdi.
Uh, I can take you with me on my bike, but, uh, it will be a little bit, uh, acrobatic. That's okay.
* Seni motorla bırakabilirim... *... ama biraz akrobatik olacak.
Hey, that's okay with me.
Bana göre hava hoş.
Okay, look, if you two want it on your conscience that this occasion went by... and you did nothing, that's fine with me.
Tamam, bak, eğer sizin içiniz birşey yapmama konusunda rahatsa... o zaman yapmayın, bana göre hava hoş.
Let me help you with that. Okay, that's good.
Dur da şunu düzelteyim.
Okay, you wanna be all psychological with me, that's fine.
Pekala. Demek ruhumun derinliklerine ineceksiniz.
- And that's not okay with me, Dawson.
Bak, bu benim için bir sorun Dawson.
Okay, the man that you're with, that's not me.
Şu an birlikte olduğun adam ben değilim.
That's okay with me then.
Bence sakıncası yok.
You want to go out with me, I say no, you're like, okay, and that's that.
Benimle çıkmak istedin, hayır dedim. Tamam dedin ve bitti.
That's okay with me.
Sakıncası yok.
I have to make her understand I'm okay with the guy thing...'cause not talking about guys and our personal lives... that's me and my mom.
Oğlan olayıyla sorunum olmadığını anlamasını sağlamalıyım... çünkü erkekler ve kişisel hayatlarımızdan bahsetmemek Benimle annemin olayıdır.
NOW, YOU CAN LOOK AT THIS PICTURE FOR 60 SECONDS AND I WANT YOU TO TELL ME EVERYTHING THAT'S WRONG WITH IT, OKAY?
Şimdi, 60 saniye içinde bu resme bakıp..... bana nelerin yanlış olduğunu söylemeni istiyorum, tamam mı?
I, as the father, think that it's in their best interest to go to the stinking zoo with me today, okay?
Babaları olarak o lanet hayvanat bahçesine benimle gitmeleri yararlarına olur diyorum.
It's okay, you can say it. C'mon, you embarrass me with that shit now.
Beni utandırıyorsun.
Okay, Steven, about your vision of our future... with you swilling beer and me being fat? That's not gonna happen, because I'm not gonna be fat.
Bak Steven, senin boyuna bira içen benim de şişko olduğum geleceğimize dair görüşün varya öyle bir şey olmayacak, çünkü ben şişko olmayacağım.
That's always been okay with me.
Benim için de sorun yoktu.
That's okay. Will you just take a ride with me in my awesome car?
Muhteşem arabamda benimle gezer misin?
And any guy who's okay with that ain't okay with me.
Bunu dert etmeyecek herhangi birini ben dert ederim.
Okay, Charles Manson a.k.a. Jesus Christ, prisoner and the family of the infinite soul are filing this motion on behalf of Manson Christ charging that the sheriff is depriving me of my every last spiritual, mental, physical and molecular liberty in an inconstitutional manner, not in harmony with man's or God's law asking that I be released as of now.
Pekala, Charles Manson diğer adıyla İsa Mesih, sonsuz ruhun soyu ve mahkumu bu teklifi Mesih Manson adına sunar ve der ki şerif beni, yasalara aykırı ve insan ya da Tanrı katında hükmü olmayacak bir biçimde beni, bütün ruhsal, zihinsel, fiziksel ve moleküler özgürlüğümden yoksun bırakıyor bu yüzden hemen şimdi salıverilmemi teklif ediyorum.
He just thinks that it's better for me not to... he just... he just wants me to be consistent, and Harrison's who I usually go with, - and you know that I really wanna go with you... - Okay.
O sadece düşündü ki şey yapmamam daha iyi olur... o sadece... o sadece tutarlı olmak istedi, ve genelde birlikte gittiğim kişi Harrison, ve seninle gitmeyi gerçeten de istediğimi biliyorsun...
Okay, she's talking to me, does that mean she's shopping with me?
Tamam, benimle konuşuyor. Peki bu benimle alışveriş yapacağın anlamına mı geliyor?
You know, unless... unless you, you know, simply don't wanna hang out with me - because that's okay too.
Tabi eğer benimle çıkmak istemiyorsan anlarım.
Okay, I'm working at that company because our dad wants me there, and don't insult me with that juvie crap.
Pekala, bu şirkette babamız orada olmamı istediği için çalışıyorum, sakın yeni yetme lafıyla beni aşağılama.
I'm looking for you to tell me that it's okay for me to be with him.
Senden sadece, onunla olmamın sakıncalı olmadığını söylemeni bekledim.
I need you to tell me that it's okay to be with him.
Sadece onunla olmamda bir sakınca olup olmadığını bana söylemeni istiyorum.
I'd have to hear that from her, before it's okay with me.
Evet, bunun olması için bunu ondan duymam gerek.
That's okay with me.
Benim için sorun değil.
Let me just check with Daddy that that's okay.
- Babama soralım, olur mu?
That's okay with me, really, it's fine.
Bu benim için yeterli, gerçekten.
Okay, let's just work this out before we get on the giant boat that sinks with you mad at me.
Sen bana kızgınken şu batmak üzere olan gemiye binmek istemiyorum, hadi şunu çözelim.
that's okay 3988
with me 1243
with men 23
that's nice 2129
that's enough 4716
that's gross 203
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
with me 1243
with men 23
that's nice 2129
that's enough 4716
that's gross 203
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that's great work 19
that'll be it 25
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that's great work 19
that'll be it 25