That's what i did traduction Turc
1,500 traduction parallèle
You saying that because I'm a 4400, what you did is okay.
Ben bir 4400 olduğum için, yaptığının yanlış olmadığını söylüyorsun.
- What, I did that?
- Ne, ben mi yapmışım?
Something changed her back, and if she dies, I'll never know what that was... Or how she did it.
Birşey onu yeniden insan yapmış ve eğer ölürse bunun ne olduğunu, ya da nasıl becerdiğini asla öğrenemem.
Told me to get lost and... that's what I did.
Gitmemi söyledi, ben de gittim.
You know, if you're looking for a motive for who killed your dad... I mean, if Simon Elder knew that it was Dutch who did that... - What?
Biliyorsun babanın kimin neden öldürdüğü hakkında bir iz arıyorsan bence Simon Elder'ın bunu Dutch'ın yapmış olduğunu öğrenmesi- -
Stuff like... Like what I did that weekend. And what I knew about Nanna's past.
- Şey o hafta sonu ne yaptın gibi şeyler ve Nanna'nın geçmişini bilir misin gibi şeyler.
It's what my family did when I was little and I always thought, you know, when I had my own family, that I'd carry on the tradition.
Ben küçükken, ailem yapardı ve her zaman, kendi ailem olduğunda, bu geleneği sürdürmek istemiştim.
What did I do that was so wrong?
Ben nerede yanlış yaptım ki?
What I'm saying, Carlos, is that Leo's fame, like yours, was a function of achievement, came from what he did.
Söylemek istediğim Carlos, sahip olduğun ün yaptığın iş için bir başarı göstergesidir.
That's what you're saying, or did I hear you wrong?
Söylediğiniz şey bu mu yoksa ben mi yanlış duydum?
Well, I read the break. That's what I did.
Pekala, isi çözdüm, hepsi bu.
That's what I did.
Ben öyle yaptım.
I never met the guy, but if I did, what I would like is that he was alone, everyone against him, and he fought anyway.
- O adamla hiç tanışmadım. Ama tanışsaydım yalnız olması hoşuma giderdi. Herkes onun karşısında ve o yinede savaşıyor.
That's what I can't understand. I mean, he always did as he was told.
Her zaman söz dinlerdi.
What did I do that was so extraordinary?
O kadar olağanüstü ne yapmışım?
I got to tell you, first of all, I think that was pretty low, what they did to y'all outside, pulling down your basketball rim.
Söylemem gerek. Öncelikle, galiba... Sizlere dışarıda yapılan çok yakışıksızdı,
I saw what it did to the cattle and that trucker.
Bir sığıra neler yaptığını gördüm ve kamyon şoförüne.
That's what I did.
Ben öyle yapmıştım.
I know that I'm s- - I know what I did was wrong. I know what I did was wrong.
David lütfen dinle, yaptığımın yanlış olduğunu biliyorum.
I don't want to lose that because of what Mr. Vuoso did.
Sırf Bay Vuoso'nun yaptıkları yüzünden bunu kaybetmek istemiyorum.
That's what I did since I had my son, you know that's what I "had." ( pont kцzbeszуl az utolsу szуnбl = nem йrtem )
Evet, oğlum doğduktan sonra sadece bu işlere baktım. Öncesinde durum farklıydı.
That's what I did with Nate and I got a second date.
Nate ile ikinci randevuyu bu sayede koparttım.
That's what I did with Nate and I got a second date.
Ona bir donmuş yoğurt ısmarla. Nate ile ikinci randevuyu bu sayede koparttım.
That's exactly what I did..
O, tam olarak benim, neyi yaptığımdır..
That's what I did that tonight, with the ferocious Wish to hate myself as much as Sophie does.
Bu gece kendimden Sophie'nin ettiği kadar nefret etmeyi çok arzulayarak yaptığım şey bu.
Can I just say that I think what you did for Megan was totally righteous.
Megan için yaptığının çok erdemli bir davranış olduğunu söylemeliyim.
And I'd send that up to higher that that's what I did for that two hours.
İşte iki saat boyunca yaptığım şeyler bunlardı.
The only one I don't have to worry about is that idiot Vir Cotto who wouldn't be in line except the Centarum wanted to punish me for what my father did.
Endişelenmem gerekmeyen tek kişi Sanatoryum babamın yaptıklarından dolayı beni cezalandırmak istemese sırada olamayacak olan o salak Vir Cotto.
That's what I just did That's not true
Sen bir manga santçısısın o yüzden sen gittin ve manga çizdin
If he could save himself even all alone, he did because that's what I feel.
Kendini kurtarabildiyse tek başına da olsa başardığını hissediyorum. Andrzej'in hayatta olduğunu hissediyorum.
I mean, that's what you did, didn't you, Mr Blue?
Siz de bu şekilde yapmıştınız değil mi, Bay Blue?
I-I would've said anything to make that happen, and... that's exactly what I did.
Bunu gerçekleştirmek için herşeyi söylerdim, ve... tam da bu şekilde davrandım.
That's why I did what I did.
Ne yaptıysam onun için yaptım.
I understand what you did with Rita's father, so they threatened you with that.
Rita'nın babası hakkında neler yaptıklarını anlıyorum, yani seni bununla tehdit ettiler.
I'm really happy we did that. What's that?
Bunu yaptığımız için gerçekten mutluyum.
I have no idea what you're talking about. That's funny,'cause I did a little research, and it seems tragic accidents kind of follow you wherever you go. Really?
Neden bahsettiğinizi hiç bilmiyorum.
You said the "N" word to a black man's face. That's way worse than what I did.
Sen S-sözcüğünü siyah bir adamın suratına söyledin, benim yaptığımla karşılaştırılamaz bile.
Murder, Dean - -That's what I did.
Benim yaptigim cinayet Dean.
And that's exactly what I did.
Ve aynen böyle yaptım.
So that's exactly what I did.
Ben de aynen öyle yaptım.
I thought you would because that's what you did.
- Anlıyorum. Anlayacağını biliyordum çünkü sen de öyle yaptın.
Yeah. I mean I never admitted it to you that it was wrong what I did, and it was, and I'm really sorry.
Yaptığımın yanlış olduğunu sana hiç söylemedim.
- That's what I did.
Yaptığım buydu.
Yeah, that's sort of what I did.
Evet. Benim de yaptığım çubuk dışında, bir çeşit buydu.
And that's what I did.
Yaptığım bu.
Listen, I, I thought you should know that he did something today for someone else, and, you know, despite who he is and what he's done, it was really a decent thing.
Bakın bence kim olduğuna ve yaptıklarına rağmen onun bugün başka birisi için bir şey yaptığını bilmelisiniz ki gerçekten iyi bir şeydi yaptığı.
He's gonna pay for what he did to Wes. And I'm gonna make damn sure that he doesn't do this to anyone else.
Wes'e yaptıklarının bedelini ödeyecek ve bunu başkasına da yapmayacağından emin olmak için her şeyi yapacağım.
I know what Kim did to you was just crazy, but pregnant women are among a selected group of people who are actually allowed to act insane, much like sport's mascots, local weathermen, theme park performers, and that guy with
Kim'in sana yaptığı şeyin çılgınca olduğunu biliyorum ama hamileler, manyakça hareket etmeleri normal karşılanan insanlar arasındadırlar. Takım maskotları, yerel hava durumu sunucuları, bir de hükümetten nasıl para söğüşleneceğini anlatan soru işaretli ceketli adam gibi.
I'm sure he did the same with someone else, and that's what got him killed.
Eminim başkalarına da yapmıştır. Öldürülme sebebi de budur.
I did it for him, in tribute to toby, because that's what he would have wanted.
Onun için yaptım, Toby'nin anısına, çünkü yapmak istediği buydu.
Or that's what I did.
Yani ben yaptım.
that's what i meant 145
that's what i thought 979
that's what friends are for 62
that's what i'm talking about 742
that's what she said 296
that's what i want 288
that's what you think 208
that's what i do 333
that's what he said 357
that's what i'm saying 441
that's what i thought 979
that's what friends are for 62
that's what i'm talking about 742
that's what she said 296
that's what i want 288
that's what you think 208
that's what i do 333
that's what he said 357
that's what i'm saying 441