That's what she said traduction Turc
850 traduction parallèle
That's what she said.
Söylediği buydu.
That's what she said as he turned that lock.
Kilitlenirken Libby de öyle dedi.
That's what Mrs. Taipe meant. She said thousands were coming to Dakota and advised me to buy stock.
Bayan Taipe binlerce insan geliyor deyip hisse almamı tavsiye etmişti.
- That's what she said.
- O da böyle demişti. - Kim?
That's what she's always said.
Kendi de her zaman böyle söyler.
- That's what she said.
- Söylediği bu.
That's what she said. I'm sorry, Father, I...
Üzgünüm Peder, ama...
That's what she said.
O da böyle dedi.
That's what she said.
- O da öyle dedi.
She has to see you, that's what she said.
Görmek zorundaymış, böyle dedi.
She confirmed what Emmerich said, that he was with her from 11 : 30 till 3.
Kız Emmerich'i doğruladı, 11 : 30'dan 3'e kadar onun yanındaymış.
- That's what she said.
- Kadın öyle dedi.
That's what she said it was.
Arkadaşım o şarkının çaldığını söyledi.
- That's what she said, mother.
- Öyle dedi, Anne.
That's what she said.
Bana söylediği bu.
Okay, that's what he did. Just support everything she said.
Tek yapacağın onun söylediklerini desteklemek.
She said that's what star quality was that little something extra.
Yıldızlık niteliği, o küçük ekstra şeyden... başka bir şey değildir, derdi.
That's what she said.
Öyle söyledi.
That's what the girl who waited on me said, but I thought she was just trying to make a sale.
Tezgâhtar kız da öyle söyledi ama,... ben sadece malını satmaya çalışıyor sanmıştım.
THAT'S WHAT SHE SAID, CLEGG!
Böyle dedi, Clegg.
- You think she's... I think I ain't saying, ain't that what I just said?
- Sence o... Aklımdan geçeni söyleyemem demiştim, değil mi?
I don't know what she had in mind... but this writer said that the Chinese Army... had to get hopped up on opium before staging an attack... that they had lousy clothes... and no discipline at all.
Karımın ne düşündüğünü bilmiyorum, ama yazara göre... Çin ordusu saldırmadan önce afyonla kafayı buluyormuş. Üstleri başları dökülüyormuş, ekipmanları berbatmış, disiplin diye bir şey yokmuş.
That's what she said. How does she know until she hears what I have to say?
O söyledi.Ne söyleyeceğimi duymadan kadar duymak istemediğini nasıl biliyor?
I don't know, but that's exactly what she said.
Bilemem ama tam olarak söylediği buydu.
Yes, that's what I thought she said Ant's eggs!
Karınca yumurtaları dediğini ben de anladım.
"He's younger than you are." That's what she said.
"Senden genç," dedi.
- That's what she said.
- O öyle dedi.
I think that's what she said.
Öyle dedi sanıyorum.
We don't know what's going on She said that we stole her sword
ne olduğunu bilmiyoruz bizi kılıç çalmakla suçladı!
That's what she said.
Söylediği bu.
That's what she said.
İşte böyle dedi.
That's what she said.
O, öyle diyor.
That's what she said.
Aynen böyle dedi.
The Spring of 1940 she was very sunny e did not have place more Pacific of what the Ardenas, where the generals had said that the Germans never would attack, although certain reports to allege that almost cinquenta divisions of the Wehrmacht they were in movement,
1940 baharı, umulandan daha sıcaktı. Cephedeki en rahat yer, Fransızlar'ın asla bir Alman saldırısı beklemediği Ardennes ormanlarıydı. Elli Alman tümeninin harekete geçtiğine dair istihbarat raporları peşpeşe geliyordu.
- That's what she said, man.
- Öyle diyor, adamım.
That's what she said.
O da böyle söyledi.
That's what she said.
O böyle söyledi.
That's what she said.
- Kız öyle diyor.
It's a personal letter, but that's what she said.
Şahsi bir mektup, ama dedikleri böyle işte.
That's exactly what she said.
Tıpkı söylediği gibi.
And, then kids from my street asked me "What's your mom's doing with that guy?" I said : "She's shagging'."
Sonra, mahalledeki çocuklar bana... annemin o adamlarla ne yaptığını sorunca... tüyleniyor dedim.
- That's exactly what she said.
- O da tam olarak böyle söyledi Albay.
Our pattern has been that I've said, "What's the matter?" and she'll kind of sit on it.
Kalıplaşmış biçimde, ben ona "Sorun ne?" derdim o da sakinleşirdi.
That's what you said about Jill, and she went from bisexuality to homosexuality.
Aynı şeyi Jill için de söylüyordun. Titreşimlerin sayesinde biseksüelken homeseksüel oldu.
That's what mama says too. I had a fine dinner with Mama yesterday. And you know what else she said?
Annem de şöyle dedi bir insan yaşıyorsa dünya daha iyi bir yer olmalı dünya çok güzel bir yer çünkü sen yaşıyorsun dede
That's what she said, fear.
- Evet öyle dedi. Korkudan.
She did that a lot. That's what she did for a living, somebody said. So?
Bunu zaten geçimini sağlamak için yapıyordu, biri öyle demişti.
That's what she said?
O böyle mi dedi?
That's what she said.
Böyle anlattı.
No, that`s not what she said
Hayır, tam olarak dediği bu değildi.
I believe that's what she said.
Sanırım böyle demişti.
that's what i meant 145
that's what i thought 979
that's what friends are for 62
that's what i'm talking about 742
that's what i want 288
that's what you think 208
that's what i do 333
that's what he said 357
that's what i'm saying 441
that's what it is 357
that's what i thought 979
that's what friends are for 62
that's what i'm talking about 742
that's what i want 288
that's what you think 208
that's what i do 333
that's what he said 357
that's what i'm saying 441
that's what it is 357