That's why i'm telling you traduction Turc
104 traduction parallèle
Then you're telling me that... I was willing to die for that woman? And that's why I jumped in?
Yani bunun anlamı onun yerine ölüme bilerek mi atladım.
That's why I'm telling you the truth.
Bu yüzden sana gerçeği söylüyorum.
I don't know why I'm telling you all this, except that it has absolutely nothing to do with your situation at all.
Bütün bunları sana neden anlatıyorum bilmiyorum, bunun dışında başka bir durumla hiçbir ilgisi yok.
That's why I'm telling you I won't cause you any trouble.
Ben de bunu söylüyorum, seni pis işlere bulaştırmayacağım.
- I love you so much that's why I'm telling these to you. - Girls!
Ay, ay!
That's why I'm telling you, you can do it later, because the kids can manage.
Bu yüzden sana onu sonra yapabilirsin diyorum çocuklar kendi başının çaresine bakabilir.
That's why I'm not telling you
O nedenle niye söyleyim ki!
That's why I'm telling you...
Bu yüzden diyorum sana...
That's why I'm telling her I'm going to a basketball game with you.
Bu yüzden ona seninle basketbol maçına gideceğimi söylüyorum.
I'm telling you, man, that's why I love virgins.
Sana söylüyorum ahbap, işte bakireleri sevmemin nedeni bu.
That's why I'm telling you.
Bu yüzden anlatıyorum ya.
Why not get something that's better if I'm telling you it's better?
Sana daha iyi olduğunu söylediğim birşeyi neden almazsın?
That's why I'm telling you.
O yüzden sana söylüyorum.
That's another thing. Why are you telling our gals I was hit by a train?
Neden kızlarımıza bana tren çarptığını söyledin?
That's why I'm telling you that when I went to get them, they were gone.
Elbette. O yüzden soruyorum ya. Almaya geldiğimde ortalıkta yoklardı.
I don't know- - before Italy, but see, that's why I'm telling you, because I wanna be totally honest, because I feel that we are meant to be.
Bilemiyorum... İtalya'dan önce. Ama işte bu yüzden sana söylüyorum sana karşı, dürüst olmak istiyorum çünkü bence birbirimiz için yaratılmış.
That's why I'm telling you.
Sakin olabilirim.
That's why, I'm telling you, I'm against it!
İşte bu yüzden buna karşı olduğumu söylüyorum!
You're not telling the truth. I'm angry, that's why I'm telling the truth.
Kızgınım, bu yüzden gerçekleri söylüyorum.
That's not why I'm telling you this.
- Bunları söylememin sebebi o değil.
That's why I'm only telling you two.
O yüzden sadece ikinize söylüyorum.
That's why I'm telling you.
Bu yüzden sana söylüyorum.
That's why I'm telling you.
Bu yüzden sana anlatıyorum.
I agree, and that's why I'm telling Gus not to play you on the road. Hold on, man.
Bu yüzden Gus'ın seni deplasmanda oynatmaması istiyorum.
Well, that's why I'm telling you this.
Bu yüzden bunları anlatıyorum.
You can't read or write, that's why I'm telling you "
Sana söylüyorum, senin okuman yazman yok mu "
That's why I'm telling you this!
Sana söylemeye çalıştığım şey de bu zaten!
No, I don't and that's why people say to me... how do you keep going at your age, Burt... and I say, well because I don't smoke... so I'm telling you young monkeys, don't smoke.
- Hayır, içmiyorum. Bu yaşta nasıl böyle olabiliyorsun Burt diye sorduklarında ben de onlara "Sigara içmiyorum da ondan." diyorum. Şimdi de size söylüyorum yeni yetmeler, sakın sigara içmeyin.
That's why I'm telling you to team up with a new girl from China.
Bu yüzden şu Çin'den gelen yeni kızla dans et diyorum ya.
Now it's perfectly clear. That's why I'm telling you now.
Bu çok net evet, zaten o yüzden bunları sana söyledim.
That's why I'm telling you!
Bu yüzden sana geldim!
That's why I'm telling you...!
Ben de onu söylüyorum zaten...!
I'm telling you I saw spark that's why he went to keep an eye on her.
O kıvılcımı gördüm diyorum size. Gözünü bu yüzden ondan ayırmamanı istiyor.
That's why I'm telling you.
Bir anlamı yoktu.
I know, that's why I'm telling you we got to get the hell out of here, mike.
Buradan cehennem olup gitmemiz gerektiğini söylüyorum, Mike.
That's why I'm telling you.
Bu yüzden söylüyorum.
That's why it's Ray, man! I'm telling you.
İşte bu yüzden, alan Ray, abi.
I mean, absolutely. That's why I'm telling you this.
Bu yüzden bunları sana anlatıyorum.
That's why I'm telling you.
Sana da bu yüzden söylüyorum ya.
I'm telling you, something is in that house with us, and Arthur Spiderwick knew about it, and that's why he wrote this guide!
Bu evde yalnız değiliz. Arthur Spiderwick bunu biliyordu, ve bunun için bu rehberi yazdı.
- Yep, that's why I'm telling you.
Evet, o yüzden sana söylüyorum.
That's why I'm always telling you to be careful, Toby, and discreet.
Bu yüzden hep sana dikkatli olmanı söylüyorum, Toby. Ve tedbirli.
That's why I'm telling you.
Biliyorum. Bu yüzden sana anlatıyorum.
That's why I'm telling you.
- Ben de bunun için söyledim.
That's why I'm telling you this. This job...
Bu nedenle sana bunu anlatıyorum.
That's why I'm here telling you. But I can't clear out. Why?
O yüzden sana gelip söyledim ama toz olamıyorum niye?
Yeah, that's why I'm telling you.
Evet, o yüzden anlatıyorum zaten.
That's why I'm telling you I'm not up for it.
İşte bu yüzden söylüyorum ya, ben artık yoğum.
So that's why you go around telling people I'm a horrible person, and have lumps of ill natured ness stuck to my face?
Bu nedenle mi insanlara benim korkunç bir insan olduğumu ve hastalıktan dolayı yüzümde yumrular olduğunu söylüyorsun?
So that's why you go around telling people I'm a horrible person, and have lumps of ill natured ness stuck to my face?
Peki sen niye herkese benim korkunç bir insan olduğumu, Sivilceli iğrenç bir yüzüm olduğunu söyledin?
That's why I'm telling you this.
Bunu sana söylememin nedeni bu.