That's why you came here traduction Turc
145 traduction parallèle
- Sure I knew. - Is that why you came here this evening? - Shh.
Ama biliyorsun ki, çok sık seyahat ediyorum.
That's why you're not in Russia any longer... and that's why you came here this morning.
Bu yüzden artık Rusya'da değilsiniz. Bu yüzden bu sabah buraya geldiniz.
- That's why you came here, isn't it?
- Bunun için geldin, değil mi?
Why, I thought that's what you came here to see Fran about.
Hayatım, Fran'i bu konuyla ilgili görmeye geldiğini sandım.
That's why you came up here?
Bu yüzden mi buraya geldin?
That's why you came up here, isn't it?
Bunun için buraya geldin.
That's why I came here, to talk to you.
Buraya o yüzden, seninle konuşmak için geldim.
That's why you gave in and came here with me...
Benimle gelmeyi kabul edişinin sebebi bu...
That's why you came here.
Bu nedenle buraya geldin.
But... that's why you came here, isn't it?
Fakat... Buraya sen bu yüzden gelmedin mi?
- That's why you came here. Isn't it?
- Buraya bunun için gelmiştin değil mi?
Do you really believe that's why I came here?
Gerçekten buraya neden geldiğimi biliyor musun?
So that's why you came here.
Demek buraya bu yüzden geldin.
I imagine that's why the two of you came to live here then.
O yüzden mi siz ikiniz buralara yaşamak için gelmişsiniz.
That's why you came here.
Bu yüzden buraya geldin.
That's why I came running back here to you... to see your pretty face.
Bu yüzden koşarak buraya, sana geri döndüm. O sevimli yüzünü görmek için.
Anyway, I thought you might need a lift, and that's why I came out here today.
Her neyse, arabaya ihtiyacınız vardır, diye düşündüm. Bu yüzden geldim.
You know, that's why we came here.
O yüzden buraya geldik.
You can rest your heart. That's why I came by here.
Bu yüzden uğradım.
That's why you came here?
Buraya bunun için mi geldiniz?
That's why I came here to talk with you, Mr. Evers.
İşte, ben de bunu konuşmaya geldim Bay Evers.
That's why you came here, isn't it?
Bu yüzden buraya gelmedin mi?
- That's why you came here to kill me.
- Bu yüzden beni öldürmeye geldin.
That's why I came here, to thank you.
Bu yüzden geldim. Sana teşekkür etmek için.
That's why you came here?
Bunu biliyordun değil mi?
- Listen, I know you're probably freaked out by my weirdness yesterday, and actually, that's why I came in here to talk to you but you're kind of losing me on everything else.
Dünkü garipliğim için ürkmüşsündür biliyorum. Aslında, bu yüzden seninle konuşmaya geldim. Ama senin, sanırım bana karşı bir şeyin var.
That's why you came here.
Onun için buraya geldin.
- So that's why you came here?
- Yani bu yüzden mi geldin?
That's why you came here, to examine him, see what his parents were prevented from seeing, yes?
buraya onu incelemek için geldin. ailesinin dediklerinin doğaru olup olmadığını anlamak için.
Man, that's why I'm not about to tell you... that some guy came by here looking for you today.
Adamım, işte bu yüzden sana bugün buraya seni aramaya bir adamın geldiğini söylemeyeceğim.
Here you go, boy. That's why he came here, I guess. All the Kevlar in all these old car parts.
Sanırım buraya gelmesinin sebebi, eski araba parçalarında Keveral bulunması.
That's why you wanted to get rid of me... because you can't stand that I remind you of what it was you came here to find.
Bu yüzden beni istemediniz. Çünkü buraya neler umarak geldiğinizi hatırlatıyorum size.
That's why I came here today...'cause I want to help you to do it sooner.
Çünkü bunu daha erken yapmana yardım etmek istiyorum.
That's why you came here?
- Evet, bu yüzden buraya geldim.
So... if that's why you came up here, then...
Eğer buraya bunun için geldiysen...
I am what you call an "Ancient"... and it is also true that I can never offer your people sanctuary... but you are wrong as to why I came here.
Kadim dediğiniz kişiyim ve ayrıca insanlarınıza asla sığınak veremeyeceğim de bir gerçek ama buraya gelme sebebimde yanılıyorsunuz.
- That's why you came here, then.
- Neden buraya geldiğin anlaşıldı o vakit.
Look, you yourself said that there's a reason why I came here first.
Kendinizi Buraya ilk gelen bir nedeni var olduğunu söyledi.
That's why you came up here to change my mind.
O yüzden fikrimi değiştirmek için buraya geldin.
That's why I came here to talk to you first.
O nedenle ilk seninle konuşmak istedim.
Is that why you came up here in the middle of the night?
O yüzden mi gecenin bir yarısı bana geliyorsun?
That's why you came down here, isn't it?
Buraya gelme sebebiniz de bu öyle değil mi?
Don't you think that's why we came back here with these gifts?
Bize bu yetenekleri bu yüzden vermediler mi?
He'd like to see you again, that's why I came here.
Ama seni görmek için deli oluyor ve ben de bunu söylemek için geldim.
Diana, that's why you came back here, right?
Diana, buraya gelme nedenin buydu, değil mi?
Is that so? That's why you both came here?
Bunun için mi ikiniz de buraya geldiniz?
So that's why you came here.
O yüzden buraya geldin.
How do I know that's why you came down here?
Buraya bundan dolayı geldiğini nereden bileyim?
I came in here because we weren't having sex, and I thought that if we could have it, then everything would be okay again, but but now I know why we stopped having sex. And you know what, it's... It's not because we're busy, and the kids, and we're tired...
Buraya geldim, çünkü sevişmiyorduk ve sandım ki eğer sevişebilirsek her şey yine düzelecek, ama ama şimdi neden sevişmediğimizi anlıyorum.Ve biliyor musunuz bunun sebebi yoğun olmamız, çocuklar ya da yorgun olmamız değil.
My secretary informed me that you had called... ... that's why I came here running.
Asistanım aradığını haber verdi onun için koşarak geldim.
Look, that's why I came down here. I need you to come take a look at it.
Bak bu yüzden buraya geldim çünkü gelip bir göz atman lazım.