That wasn't supposed to happen traduction Turc
76 traduction parallèle
That wasn't supposed to happen!
Hay allah!
Honey, that wasn't supposed to happen!
Tatlım, böyle olmaması gerekirdi!
That wasn't supposed to happen.
Bu şekilde olmamalıydı.
- Hey, that wasn't supposed to happen.
Hey, böyle olmaması gerekiyordu!
That wasn't supposed to happen.
Hayır. Bu, olmamalıydı!
God, it wasn't supposed to happen that way.
Boyle olmasini istemezdim, tamam mi?
That wasn't supposed to happen.
Bunu kimse beklemiyordu.
Something was happening to you that wasn't supposed to happen.
Sana olmaması gereken birşey olmuştu.
Oh, it wasn't supposed to happen that way, Rebecca.
Oh, bu yolla olması gerekmiyor, Rebecca.
That explosion at the Paraagan colony wasn't supposed to happen.
Paraagan kolonisindeki o patlama, bunun olmaması gerekirdi.
Something was happening to you that wasn't supposed to happen.
Olmaması gereken bir şey oluyordu.
I don't think that I could do this by myself because this wasn't supposed to happen until next week.
Bunu tek başıma yapabileceğimi hiç sanmıyorum, çünkü gelecek hafta olması gerekiyordu.
That wasn't supposed to happen.
Böyle olmaması gerekiyordu.
That wasn't supposed to happen.
Olanlardan kendilerini sorumlu tutmuyorlardı.
I take it that wasn't supposed to happen.
Bunun olmaması gerektiğini sanıyorum.
It wasn't supposed to happen like that.
Olay o şekilde gerçekleşmeyecekti.
Wait, that wasn't supposed to happen, was it?
Gerçekleşmesi gerekiyordu ki, bekleyin, oldu?
That wasn't supposed to happen.
Gerçekleşmesi gerekiyordu.
- That wasn't supposed to happen.
- Gerçekleşmesi gerekiyordu.
That wasn't supposed to happen.
Böyle olması gerekmiyordu.
It wasn't... supposed to happen like that...
Böyle olmasını istemezdim.
That wasn't supposed to happen, Richie.
Bunların olması gerekmiyordu Richie.
Frank was supposed to be at work yesterday, and if Laura... if Laura hadn't driven back to campus that night, I mean, this wasn't supposed to happen.
Frank'in dün işte olması gerekiyordu ve eğer Laura eğer Laura, o gece kampüse geri gelmemiş olsaydı bu şekilde... bu şekilde olmayacaktı.
That wasn't supposed to happen.
- Hayır. Bunun olması gerekmiyordu.
The shit that happened to Stubby, that wasn't supposed to happen.
O gece Stubby'e olanlar hiç yaşanmamalıydı.
That wasn't supposed to happen.
Bu olmamalıydı.
- That wasn't supposed to happen.
- Bunun olmaması gerekiyordu.
It wasn't-it wasn't supposed to happen like that.
- Öyle olmaması gerekiyordu.
No, you see, that wasn't supposed to happen.
Hayır, anlamıyorsun, bunlar olmak zorunda değil.
You know, I haven't wanted to ask you this, but, um... back there in the alley with Kendrick, that shot you took to the chin... that wasn't supposed to happen, was it?
Aslında, sana bunu sormak istemezdim ama barın arkasında Kendrick'in çenene attığı yumruğu yememen gerekiyordu, değil mi?
Oh, that wasn't supposed to happen.
Böyle olmaması gerekiyordu.
It wasn't supposed to happen like that.
O şekilde olmaması gerekiyordu.
That wasn't supposed to happen.
Böyle olmamalıydı.
That flood, man, that wasn't supposed to happen, man.
O selin olmaması gerekiyordu dostum.
Now that wasn't supposed to happen.
Bunun olmamasi gerekiyordu.
Seth, you have to understand that this wasn't supposed to happen.
Seth, bunu istediğimi anlamak zorundasın.
- Wasn't supposed to happen that way.
- O şekilde olmaması gerekiyordu.
Wasn't supposed to happen like that.
Böyle olmaması gerekiyordu.
It wasn't supposed to happen that way. I'm sorry.
Böyle olmamalıydı, üzgünüm.
It wasn't supposed to happen like that.
Böyle olmaması gerekiyordu.
That's because you knew it wasn't supposed to happen.
Olmaması gerektiğini biliyor da ondan.
Ooh, my lord. That wasn't supposed to happen.
- Böyle olmasını ummamıştım.
That... that wasn't supposed to happen!
Bunun... bunun olmaması gerekiyordu!
It wasn't supposed to happen like that, was it?
Bu şekilde olmaması gerekiyordu, öyle değil mi?
- Okay! Wow. That wasn't supposed to happen.
Bunun olmaması gerekiyordu.
That wasn't supposed to happen.
Bunun olmaması gerekiyordu.
Look... him getting shot... that wasn't- - never supposed to happen.
O vuruldu Bunun asla olmaması gerekiyordu.
I mean, wasn't that supposed to happen in 2011?
Bunun 2011 yılında olması gerekmiyor muydu?
That wasn't how it was supposed to happen!
Olması gereken bu değildi!
I swear to God, it wasn't supposed to happen like that.
Yemin ederim böyle olmaması gerekiyordu.
- That wasn't supposed to happen.
Onun olmaması gerekiyordu.