That you're traduction Turc
117,380 traduction parallèle
I think that you realized without the help of five takes and a laugh track, you're nothing but... a 40-year-old playboy with no talent.
Neyi farkına vardın biliyor musun, gülme efekti ve tekrar çekimlerin yardımı olmadan, bir şey yapamayan, ayrıca herhangi bir yeteneği olmayan
I know we only talk during play-off season, but if you're listening... I'm concerned that my wife might be possessed by demons.
Biliyorum sadece, Play-Off döneminde konuşuyoruz, ama eğer bana kulak veriyorsan... her an karımı şeytanlar esir almış olabilir.
Five blissful hours, where your wife won't tell you that you're holding them wrong or feeding them wrong or just being generally wrong.
Karının, bebekleri yanlış tuttuğunu ya da onları yanlış beslediğini, ya da her ne yapacaksan ona yanlış demeyeceği mutlu beş saat.
None of that crazy stuff you're into, all right?
Ama çok abartmak yok, tamam mı?
( chuckles )... you either roll up your sleeves and you fight for what you've got or you decide that you're tired and you give up.
.. ya kıyısından dönerler, ya da şarampole yuvarlanırlar. ... En sonunda da ya sahip olduğun şeyler için.. .. mücadele etmeye devam edersin ya da artık yorulduğunu düşünürsün ve çabalamayı bırakırsın.
I also know you get claustrophobic when you're stuck in a place for too long, so I just wanted to come over here and ease your mind, tell you that any second now, the train's gonna start moving, okay?
Bu sebepten buraya seni rahatlatmaya ve sana treninin her an hareket edebileceğini söylemeye geldim.
If you're in love with this- - this X-ray technician guy, I don't want to ruin that for you, okay?
Eğer bu röntgen teknisyenine aşıksan mahvetmek istemem...
Are you sure that you're okay with me doing this?
Bunu yapmamla alakalı olarak takıldığın bir nokta yok, değil mi?
I went to a dinner party once with the guy who came in eighth on Carrie Underwood's season of Idol, but obviously, you're way better than that.
Sekiz yaşımdayken, American Idol'un Carrie Underwood sezonunda bir akşam yemeği partisine katılmıştım, ama sen onlardan açık ara öndesin.
That's why you're quitting.
İşte bu yüzden bırakıyorsun.
- Toby, you're a stud. You know that?
- Toby, sen efsanesin, biliyor musun?
That said I'm glad you're staying.
Neyse kaldığına sevindim.
And until you can figure out why you are such a jackass, you're gonna wander this camp miserable and alone till the day that you die.
Sende belki bir gün, ölüp gideceğin güne kadar burda geçirdiğin boş zamanların birinde, belki neden bu kadar andaval olduğunu anlarsın.
And I already told you that you're not staying with Jessie.
Ama sana daha önce de söyledim, Jessie ile kalmak yok.
Because now that I know you're not gonna leave me for the Jared Leto of fat camp, I need to get some clothes for your brother's opening tonight.
Çünkü, artık biliyorum ki şişmanlar kampının Jared Leto'su için beni terk etmeyeceğine göre kardeşinin bu geceki oyunu için yeni kıyafetler alabilirim.
And when you're nervous or you're at your most nerve-racking moment, the curtain's about to go up... all you have to do is remind yourself of that.
Ayrıca, gergin olduğunda ya da en heyecan duyduğun anda, yani perde tam kalkmak üzereyken... kendine bunu hatırlat.
I mean, if we're gonna start a life together in L.A., then there is something that I need to tell you.
Yani, eğer Los Angeles'te bir hayata başlayacaksak, sana söylemem gereken bir şey var.
I hate that you're leaving.
Gitmen, hiç hoşuma gitmiyor.
You're the best thing that ever happened to me.
Başıma gelen en iyi şey sensin.
I say, I say, "Sweetheart, look, you're a once-in-a-lifetime beauty, no question, but you're talking about spending the rest of your life with me, and... as much as I love a quality fillet, I just ain't ready to give up that whole rack of ribs!"
Dedim ki, "Tatlım, bak, kuşkusuz sen çok güzel bir kızsın, ama hayatının geri kalan kısmını benimle harcamaktan bahsediyorsun, ve... her ne kadar göğüslerine bayılsam da, ama ben hazır değilim ciddi birşeylerin altına girmeye!"
'Cause, you know, I've had a few people say that to me, but I don't really see the re...
Evet, bunu çok kişi söylüyor, ama ben hala benzetemiyor...
I'm telling you, the guys that run it, they're bad guys.
Söylüyorum işte, orayı işleten adamlar, kötü adamlar.
So the next time you tell me that you love me, make sure you're not doing it just out of habit.
Bir dahaki sefere, beni sevdiğini söylediğinde bunu bir alışkanlık olarak söyleme.
Now, you're gonna be watching all this from that phone booth right there.
Şimdi, sen şuradaki telefon klubesinden burayı takip edeceksin.
I know what I want to do, you know, now that we're back.
Ne yapmak istediğimi biliyorum, yani döndüğümüze. İş olarak.
You're not seeing things that aren't there.
Orada olmayan şeyleri görmüyorsun artık.
It means that you're in here because somebody said you're not normal.
Biri senin normal olmadığını düşündüğü için buradasın demek oluyor.
Somehow I have a hard time believing your psychiatrist is gonna confirm the story that you're telling me now.
Her nedense psikoloğun tüm bu dediklerini doğrulayacağını sanmıyorum şahsen.
Is that what you're gonna do?
- Böyle mi yapacaksın?
So I'm just trying to... um, you're saying the girl... that you kissed the girl and she switched places with you?
Ben sadece... Yani diyorsun ki kızı öptün ve vücutlarınız değişti öyle mi?
I'll tell you everything soon, but that's not what we're gonna do now.
Yakında her şeyi anlatacağım sana. Fakat şu an bu konuşmayı yapamayız.
Sorry to interrupt, folks. I wanted to let you know that spectacular pork dish I mentioned, we're down to our last one if you'd like to order it.
Bölüyorum ama az önce bahsettiğim lezzetli domuz eti yemeğinden sipariş edecekseniz son bir porsiyon kaldı.
That's me, sir, if you're interested.
O benim, efendim, eğer ilgileniyorsanız.
Maybe that's why you're still a DS.
Belki de bu yüzden hala Müfettiş'sin.
Ah, well, that's great, but the issue here, DCI Huntley, is whether you're fit to be the one giving those orders.
Ah, tamam, bu harika, ama Dedektif Başmüfettiş Huntley buradaki mesele... bu emirleri veren kişi olmak için uygun olup olmadığınız.
We all appreciate that you're concerned for your officer's condition, but, come on, let's dial down the Ian Paisley!
Memurunuzun durumundan endişe duymanızı anlıyoruz, fakat haydi, Ian Paisley'i arayalım!
You're the one that's doing all the lying, not me.
Sen yalan söylüyorsun, yalan söyleyen ben değilim.
Instead... my husband was prowling the area that night and now they're wondering if you set up one of their officers to be killed.
Bunun yerine kocam o gece bölgeyi dolaşıyor.... ve şimdi polislerinden birini öldürüp öldürmediğini merak ediyorlar.
Do you know, Ted, my guess is that we don't know the half of Matthew Cottan's activities and the real reason you're keeping that full recording secret is because of the ammunition it'll give AC-12's critics.
Biliyor musun Ted, sanırım... Matthew Cottan'ın faaliyetlerinin yarısını bilmiyoruz... Ve kayıtların geri kalanını gizli tutmanın gerçek nedeni...
I'll be reporting to the DCC and the Chief Constable that AC-12 is more damaging to the Police Service than the officers you're meant to be investigating.
Emniyet Müdürüne, AC-12'nin, Teşkilata, soruşturma yapmak istediği... Polislerden daha çok zarar verdiğini rapor edeceğim.
Mr Lakewell, you're Nick Huntley's solicitor, is that correct?
Bay Lakewell, Nick Huntley'nin avukatısınız, bu doğru mu?
OK, you're angry and you're upset, and I get that.
Tamam, kızgınsın ve üzgünsün, anlıyorum.
We're going to talk about this when you're feeling better, but right now, I just need to know that the kids are safe.
Kendini daha iyi hissettiğinde bunu konuşacağız, ama şu anda, çocukların güvende olduğunu bilmeliyim.
Is that what you're going to say to the detectives at Fourth Street Station?
Dördüncü Cadde karakolundaki dedektiflere... böyle mi söyleyecekdin?
That's how you're gonna save your family.
Aileni bu şekilde kurtaracaksın işte.
Now you're gonna tell me, you don't wanna fight for that?
Bunun için savaşmak istemiyor musun yani? - Ne yapıyorsunuz?
Now that you're in the BAU, you might want to check it out.
Artık DAB'de olduğuna göre bakmak isteyebilirsin.
But it is hard to maintain that level or organization when you're high.
Ama kafalar güzelken bu seviyede organizasyon sağlamak zordur.
She sees that you're strong, she's gonna stay strong, too.
Güçlü olduğunu görürse o da güçlü olacaktır.
That's why you're starving her again.
Kurbanı o yüzden aç bırakıyorsun.
You're not getting off that easy.
Bu kadar kolay kurtulamazsın.
you're cute 195
you're welcome 5601
you're awesome 166
you're right 14205
you're so stupid 85
you're not my type 58
you're sorry 317
you're so pretty 112
you're so handsome 35
you're so sweet 212
you're welcome 5601
you're awesome 166
you're right 14205
you're so stupid 85
you're not my type 58
you're sorry 317
you're so pretty 112
you're so handsome 35
you're so sweet 212
you're so cute 124
you're so welcome 43
you're 4202
you're doing great 645
you're fired 1000
you're so mean 39
you're so cool 35
you're my rock 22
you're a good person 127
you're so sexy 27
you're so welcome 43
you're 4202
you're doing great 645
you're fired 1000
you're so mean 39
you're so cool 35
you're my rock 22
you're a good person 127
you're so sexy 27