The good and the bad traduction Turc
882 traduction parallèle
Ther're lots of sides, not only the good and the bad Stop it
Pek çok taraf vardır, sadece iyi ve kötü değil.
The good and the bad.
İyisiyle kötüsüyle.
That's too bad. We could've lived together with me reading all the books that you'd recommend and with me teaching you all the sports that I'm really good at.
Sen bana kitap tavsiye ederdin ben de sana bildiğim sporları öğretirdim.
Our thanks is the vow to stand with you... in good days and bad... come what may.!
Şükranlarımız senin yanında olma yeminidir... iyi günde, kötü günde... ne olursa olsun!
Suppose we could break that chain, separate those two selves free the good in man, and let it go to its higher destiny and segregate the bad.
Eğer bu bağı kırıp ikisini birbirinden ayırabildiğimizi ve iyiliği serbest bırakabildiğimizi düşünürsek, ruhu yüksek kaderine ulaştırabilir ve kötülüğü ayırabiliriz.
The best ones aren't as good as you probably think they are, and the bad ones aren't as bad.
İyi sandıkların, büyük bir olasılıkla sandığın kadar iyi değillerdir. Kötü sandıkların da aynı şekilde, o kadar kötü olmayabilirler.
I ain't had me a good turnip since a year ago last spring and, oh, the good Lord only knows how bad I've wanted one.
Geçen bahardan beri iyi bir şalgam yemedim. Nasıl canım çekiyor Tanrı bilir.
Now hold the wire, Shaw, and explain to him that it's... good medicine for us, but it's bad for our enemies.
Şimdi teli tut, Shaw, ve ona bunun bizler için iyi bir ilaç... ama düşmanları için kötü olduğunu söyle.
Also... when the boys are inside they have to feel good otherwise they'll have bad memories and they become useless.
Çocuklar içerideyken, iyi hissetmeleri lâzım yoksa kötü anılarını unutamazlar ve verimsiz olurlar.
And the people, well, maybe they dress a little differently... or talk a little differently here... but underneath they're the same as your next-door neighbor, and you probably know them all - the cop on the beat, the kid selling papers... shopkeepers, lawyers, good people, bad people.
Ve insanlar belki de burada biraz farklı giyiniyorlar veya biraz farklı konuşuyorlar ama onların kapı komşunuzla aynı olduklarını bilirsiniz ve muhtemelen hepsini tanırsınız devriyedeki polis, gazete satan çocuk esnaflar, avukatlar, iyi insanlar, kötü insanlar.
I've seen the bad in them... and would condemn that, and rightly too... but what do we do when we find something that is good in them?
Ama içlerinde iyilik de bulduğumuzda ne yapacağız?
I wasn't bad at the game myself. I was sure I had shaken him loose, and I felt good.
Bu işte kendim de hiç fena sayılmazdım.
You know, I think that if a person is taught good things for a long time, and if it's done from the heart, anybody, even a very bad man, will change.
Bilirsin, bence bir kişi uzun zaman iyi şeyler öğretirse, ve bunu gönülden yapıyorsa, çok kötü bir adamı bile değiştirebilir.
Why don't they have all the good news on one station... and all the bad news on another station?
Neden bütün iyi haberler tek bir kanalda... tüm kötü haberler de başkasında değil?
You say there's only bad to start with... and the good must come from the bad.
Başlangıçta kötü vardır ve iyi, kötüden gelir diyorsunuz.
I brought him up as if he were my child and I have accepted the good and bad in him just as I accept them in my children.
Onu sanki çocuğumuz gibi büyüttüm ve tıpkı çocuklarımda yaptığım gibi iyi ve kötü yönleriyle onu kabul ettim.
Man just wants to forget the bad stuff and believe in the made-up good stuff.
İnsan yalnızca kötü şeyleri unutmak ister, ve uydurma iyi şeylere inanır.
The good ended happily and the bad unhappily.
İyi için mutlu sonla, kötü için mutsuz sonla bitti.
And you can't afford to waste the good part fretting'about the bad.
Ve sen kötü hakkında üzülürken, iyi taraflarını kaybetmeyi göze alamazsın.
Only children are on the receiving end of the attention and energy... of the parents, good and bad.
Anne ve baba tek çocuğun üstüne çok düşer. - Hem iyi hem kötü.
You know, showing the good years and the bad, all the fine vintages?
Benim bir çizelgem vardı. Bilirsiniz, iyi ve kötü yılları gösterenler. bütün güzel şarapları.
They frighten away the bad spirits and please the good ones.
Kötü ruhları korkuttular ve iyileri mutlu ediyorlar.
You, on the good side, and me on the bad side.
sen iyi olanları tarafındasın, ve ben de kötü.
And I keep on trying to switch them around have the good Anne outside and the bad Anne inside.
Ve onları değiştirmeye çalışmaya devam ediyorum. İyi Anne'yi dışarıya çıkarmaya, kötü Anne'yi ise içerde tutmaya.
# The good guys and the bad guys
İyi olanlarla kötü olanlar
The good guys and the bad guys.
İyi adamlar ve kötü adamlar.
'Tis said that hope is a bad supper, but makes a good breakfast, and in the morning Tom set off for Mrs Fitzpatrick to seek help.
Derler ki umut ana yemek değil ancak kahvaltılık aperatif olabilir. Sabahleyin Tom bir ümitle Bayan Fitzpatrick'e gider.
Good and bad is all the dowry you're going to get.
- Alacağın tek çeyiz bu.
Bad and good doctors are the same, then?
İyi bir doktorla bir şarlatan arasında fark yok o halde, değil mi?
The dream is not bad and not good.
Rüya ne kötü, ne de iyi.
One is good, and the other one is bad.
Biri iyi, diğeri de kötü.
- Don't talk like that. The Great Pumpkin knows what kids have been good and what kids have been bad.
Büyük Balkabağı, hangi çocuğun iyi ve hangi çocuğun kötü olduğunu bilir.
I don't understand the difference between bad goings-on and good.
Kötü ile iyinin farkını zaman zaman ayırtedemeyebilirim
Wake up and have a good time before the bad fairy comes and makes it midnight! Say, listen.
Kötü bir cin gelip hayatını karartmadan önce uyan ve iyi vakit geçir.
I tell you the truth, it was no good in hoeing the ground... and I'm bad off here, no change, no nothing.
Gerçeği söylemem gerekirse, toprak çapalamak da iyi değil... burada da hayat berbat, bir fark yok, her yer aynı.
The dagger's good for the one who has it, and bad for the one who hasn't it... at the right time.
Hançer ona sahip olanın iyiliğine bir şey iken ona doğru zamanda sahip olamayanın kötülüğüne olabilir.
Let him learn the errors of his way, and that a bad boy doesn't deserve such a good mum and dad as he's had.
Bırakalım da gittiği yolun hatalarını ve onun gibi kötü bir çocuğun sizin gibi iyi bir anne ve babayı haketmediğini anlasın.
The Eggdicator tells the difference between a good egg and a bad egg.
Yumurtacı iyi yumurtayla kötü yumurta arasındaki farkı bize söylüyor.
To you this is so much bad land, rock, scrub desert, and then more rock, a hard land that the sun has sucked all the good out of.
Burası çok berbat bir arazidir. Kayalık, ardından çöl ve tekrar kayalık. Arazinin durumu hiçbir şey için elverişli değildir.
You can't see the difference between good and bad.
Donny, sen iyiyle kötü arasındaki farkı göremezsin ama ben görebilirim.
Grandfather, you never really told the story to us just that one's the good lady, and the other is bad...
Büyükbaba, bize resmin öyküsünü hiç anlatmadın. Sadece birinin iyi, diğerinin kötü olduğunu söyledin.
And that's good and that's bad, because if the diversion's too big, it'll draw pedestrians.
Bu hem iyi hem kötü çünkü dikkat dağıtan şey çok büyük olursa, yoldan geçenleri de çeker.
Mr. Pilgrim, a pleasant way to spend eternity... is to ignore the bad times and concentrate on the good.
Bay Pilgrim, ebediyeti yaşamanın keyifli bir yolu kötü zamanları görmezden gelmek ve iyi zamanlara konsantre olmaktır.
And if we're going to survive, it's up to us to concentrate on the good moments... and ignore the bad.
Ayakta kalmamız, kötü anları bir yana bırakıp iyi anlara konsantre olmaktan geçiyor.
The world has gone mad today and good's bad today and black's white today and day's night today when most guys today that women prize today are just silly gigolos
Dört harfli kelimeler kullanıyorlar Ki öyle olsa Dünya çığırından çıktı ve iyilik bugün kötü
The world has gone mad today and good's bad today and black's white today and day's night today when most guys today that women prize today are just silly gigolos
Ki öyle olsa Dünya çığırından çıktı ve iyilik bugün kötü Bugün siyah beyaz ve gün karanlık bugün
And this is the bad guy... who's gonna get killed, because he shot the good guy's brother.
Ve bu da kötü adam öldürülecek çünkü iyi adamın kardeşini vurdu.
Taking life as it comes- - sharing the good things... And the bad things. Finding laughter and fun wherever they go.
Hayatı olduğu gibi kabullenen, iyiyi de kötüyü de paylaşan gittikleri her yerde kahkaha ve eğlence bulan bu iki kaygısız serseriyle başlıyor öykümüz.
It's a dirty lie to tell the people that if you're good, you stay, and if you're bad, you run, because she didn't stay!
İnsanlara, iyiyseniz orada durursunuz, kötüyseniz kaçarsınız demek iğrenç bir yalan çünkü o durmadı!
We've been together long time, good and bad, but... this could be the worst.
Birlikte iyi kötü nice badireler geçirdik ama bu en kötüsü olabilir.
The bad one's jealous, puts poison in her pancakes and puts her in hospital so she can take the good one's place at the wedding.
Kötü, kıskançlığından iyinin pastasına zehir koyup kızı hastanelik etmiş, böylece düğünde onun yerini alabilecekmiş.