The love of my life traduction Turc
1,104 traduction parallèle
How could they think I killed the love of my life?
Onu öldürdüğümü nasıl düşünebilirler? O benim hayatımın aşkıydı.
Most people would if I told them I'd seen the love of my life in a psychic vision.
Hayatımın aşkını hayalimde gördüm desem, birçok kişi güler.
For your information. Will. Walter was the love of my life.
Bilgin olsun Will, Walter hayatımın aşkıydı.
More than that, she is the love of my life.
Bundan da ötesi hayatımın aşkıydı.
" To the love of my life.
" Hayatımın aşkına.
She was the love of my life, even though I hadn't actually met her... yet.
O benim hayatımın aşkıydı. Onunla henüz tanışmamış olsam da.
You're the love of my life.
Sen hayatımın aşkısın.
And now, I have a little something for the love of my life.
Şimdi de hayatımın aşkı için küçük bir şey.
The love of my life, rolling down the bluff in a fiberglass shithouse.
Hayatımın aşkı, fiber bir tuvalette yamaçtan aşağı yuvarlanmıştı.
Sebastian, I would like you to meet the love of my life.
Sebastian, hayatımın aşkıyla tanışmanı istiyorum.
my oldest and dearest friend... and Samir, this is Deepak the love of my life.
En sevgili ve en eski arkadaşım.. Samir, bu hayatımın aşkı Deepak.
And well, she was the love of my life, I guess.
Ve Hayatımın aşkıydı.
Kalinka is the love of my life.
Kalinka benim hayatımın aşkı.
But I have to admit, Pace you are the love of my life.
Ama itiraf ediyorum Pace sen hayatımın aşkısın.
She was the love of my life.
O hayatımın aşkıydı.
That's the love of my life- - kissing that guy.
İşte hayatımın aşkı bu... O adamı öpüyor.
The love of my life.
Hayatımın aşkı.
The love of my life.
Hayatımın aşkı
She could've been the love of my life.
Hayatımın aşkı o olabilirdi.
She might've been the love of my life.
Hayatımın aşkı olabilirdi.
Going to Harvard is the only way to get the love of my life back.
Harvard'a gitmek hayatımın aşkını geri almak için tek yol.
The love of my life... is a girl I knew 10 years ago.
Hayatımın aşkı 10 yıl önce tanıdığım bir kızdı.
You could be the love of my life and I'd still walk away from you.
Sen hayatımın aşkı olabilirsin ve ben yine de seni bırakıp giderim.
Give up on the love of my life to be polite?
Kibarlık adına, hayatımın aşkından vaz mı geçseydim?
Paige, we are not using the love of my life as bait.
Paige, hayatımın aşkını yem olarak kullanmayacağız.
I'm gonna meet the love of my life at a college frat party.
Sanki hayatımın aşkıyla öğrenci birliği partisinde tanışacağım?
And now just because, potentially, the love of my life... returns from Russia for one night...
Şimdi sadece hayatımın aşkı diye.. ... bir geceliğine Rusya'dan gelmiş diye..
You're also the love of my life.
Ayrıca hayatımın aşkısın.
The greatest love of my life I sent him away, 1 1 years, three months, and two days ago.
Hayatımdaki en büyük aşk... Onu kaybettim. On bir yıl, üç ay ve iki gün önce.
No, I keep my love life out of the workplace.
Hayır, aşk hayatımı işyerinden uzak tutuyorum.
He said that he was the true love of my life, though he'd never had the courage to say so.
Hayatımın gerçek aşkı olduğunu, ama bunu söylemeye cesaret edemediğini söyledi.
I would've been happy because I would spend the rest of my life with the woman I love.
Bunun için mutlu olacaktım çünkü sevdiğim kadınla hayatımın geri kalanını geçirecektim.
"Doug, I love you, " and I really don't want to spend the rest of my life " being the person who left the garage door open.
" Doug, seni seviyorum ve hayatımın geri kalanını garaj kapısını açık bırakan insan olarak geçirmek istemiyorum.
You know, the smell of the grass, leather mitt... first unnecessary thing I ever done in my life, and I fell in love.
Çimin ve deri eldivenin kokusu, 11 adam. Hayatımda yaptığım ilk gereksiz şeydi. Aşık oldum.
For the struggles of my life of the dangers, toils and snares of my childhood hymns loyalty and love are the best things of all and surely the most lasting.
Hayatımdaki mücadeleler tehlikeler, tuzaklar ve çocukluğum sadakat ve sevgi hatıralar içinde en iyileri ve en kalıcıları.
A fortune-teller once told me the love of my life is gonna have dark, curly hair. I just didn't know it was gonna be on your knuckles!
Senin kıllı parmakların olduğunu nereden bilebilirdim?
You're not only the person I love, you're also my best friend... and I want to spend the rest of my life with you.
Sen yalnızca sevdiğim kişi değil, aynı zamanda dostumsun ve hayatımın geri kalanını seninle geçirmek istiyorum.
I request you to please take over... and teach my students the essence of love and life.
Benden bu görevi devralın... Aşk ve yaşamın özünü öğrencilerime öğretin.
She had only known one man, my father, and had enjoyed the pleasures of love for only a few months and then, gave that all up for the rest of her life, creating in her a great sense of frustration.
Hayatta tanıdığı tek erkek babamdı ve onunla, aşkın tüm zevklerini sadece bir kaç ay yaşadıktan sonra tüm bu zevklerden, büyük bir hüsran ve hayal kırıklığı içinde tüm hayatı boyunca vazgeçmek durumunda kalmıştı.
If you tell her this, I'll love you for the rest of my life!
seni hayatım boyunca sevecegım!
Well, given the pathetic track record of my love life why would I expect any less?
Aşk hayatımın iğrenç gidişatına bakarsak, normal tabii.
The only love of my life.
Tüm hayatım boyunca sevdiğim adamın
Ladies and gentlemen, raise your glasses with me in toasting my brother and the love of his life, for she is truly the woman of his dreams.
Lütfen benimle birlikte kadeh kaldırın. Kardeşimin ve hayatının aşkının şerefine içelim. Babam ve ben tercihinden dolayı onu kutluyoruz.
As my own ministering angel... who mourned the love of his life while on holiday.
Benim koruyucu meleğim tatildeyken,... hayatının aşkının yasını tuttu.
I've spent my life writing songs about the power of love but up until right now, they've only been words.
Aşkın gücü hakkında şarkılar yazarak hayatımı geçirdim ama şimdiye kadar sadece kelimelerdeydi.
About a year ago, she was the love of my life.
Hayatımın aşkıydı.
Now, I love her with all my heart, and I promise to keep loving her and taking care of her for the rest of this life, the afterlife and whatever comes after that.
Şimdi, onu bütün kalbimle seviyorum hayatım boyunca, yaşamdan sonra ve daha da sonrasında da ona iyi bakacağıma söz veriyorum.
First of all, when discussing my love life don't use the word "juicy" or "morsel."
İlk olarak aşk hayatımdan bahsederken "sulu ve" detay " kelimelerini kullanmamaya çalış.
And it's really hard for me to do because I know a part of me is gonna be in love with you for the rest of my life, but....
Bunu yapmak benim için çok zor çünkü bir parçam hayatımın sonuna kadar hep sana âşık olacak.
Rory, honey, love of my life... you realize you've cut us off from Luke's where the happy coffee is.
Tatlım, hayatımın aşkı. Bizi Luke'un yerinden, yani, güzelim kahvelerin olduğu yerden tamamıyla kopartıyorsun.
That night when Kitty cast her rose at me and sent my admiration tumbling over into love, and this was another, the start of a new life.
O gece Kitty bana gülü atınca ona olan hayranlığım aşka dönüştü. Ve şimdi de başka bir yeni hayat başlıyor.