The night of the murder traduction Turc
726 traduction parallèle
At the night of the murder, your wife saw a policeman on the corner.
Cinayet gecesinde, karınız köşede bir polis görmüştü.
The porter tells me it was missing on the night of the murder.
Kapıcı bana, cinayet gecesi bunun kayıp olduğunu söyledi.
We'll fix things just as we found them the night of the murder.
Eşyaları, cinayet gecesi onu bulduğumuz hale getirelim.
The night of the murder.
- Cinayet gecesi.
But two weeks later, a tip from another source... revealed that Zaleska had spent the night of the murder... with his friend Frank Wiecek.
Fakat iki hafta sonra, bir başka kaynaktan gelen bir ihbar Zaleska'nın cinayet gecesini arkadaşı Frank Wiecek ile birlikte geçirdiğini ortaya çıkardı.
Frank Wiecek admitted that Tomek Zaleska... had spent the night of the murder at his home... but insisted he knew nothing about the crime.
Frank Wiecek Tomek Zaleska'nın cinayet gecesini evinde geçirdiğini kabul etti, fakat cinayet konusunda bir şey bilmediğinde ısrar etti.
On the night of the murder, you spoke to the accused?
Cinayet gecesi sanıkla konuştunuz mu?
- And still in love with him on the night of the murder?
Ve cinayet gecesi de ona hala aşık mıydınız?
You and Madame Grandfort separated at 11 : 00 on the night of the murder.
Madam Grandfort'tan cinayet gecesi saat 11 : 00'de ayrıldınız.
He testified that his mother had beaten up the old man many times and how, on the night of the murder she not only smashed his radio, but hit him
Yaşlı babasının annesinden defalarca dayak yemiş olduğuna tanıklık ediyordu. Cinayet gecesinde, sadece radyosunu kısmakla kalmamış, onada vurmuştu.
That it was lost on the night of the murder, not "pinched" two months ago by any playful boy.
Yaramaz çocuklar tarafından aylar öncesinde aşırılmadı, cinayet gecesi düşürüldü.
They never asked me if you were there the night of the murder... so I didn't think it was wrong not to tell them anything.
Onlar bana cinayet gecesinde orada olup olmadığınızı sormadıkları için ben onlara bir şey söylememekle yanlış bir şey yapmadım
On the night of the murder, your son, Alec called for Jenny Cole. She is of course the- -
Cinayet gecesi oğlunuz, Alec Jenny Cole'u aramış.
The night of the murder, he was not with me.
Cinayet gecesi benimle birlikte değildi.
On the night of the murder, where were you?
Cinayet gecesi nerdeydiniz?
Robert Stanford was not with me the night of the murder.
Robert Stanford cinayet gecesi benimle birlikte değildi.
The defence may tum on establishing an alibi for the night of the murder.
Bence savunma, cinayet gecesiyle ilgili bir tanık ortaya çıkarabilir.
On the night of the murder your husband came home before 9.30.
Cinayet gecesi kocanız eve saat 9 : 30'dan önce geldi.
Lamentably, he had not been seen on the night of the murder but one week before.
Ne yazık ki, cinayet gecesi değil. Tam olarak bir hafta önce görülmüştü.
You remember the night of the murder?
Cinayet gecesini hatırlıyor musunuz?
Monsieur Ballon, did you not state... that, uh... on the night of the murder... you had, uh, just arrived from London on the 11 o'clock flight?
Mösyö Ballon! Cinayet gecesi siz on bir uçağıyla Londra'dan henüz gelmiş olduğunuzu belirtmemiş miydiniz?
I wanna know exactly where Sam was at all times on the night of the murder.
Sam'in cinayet gecesi tam olarak nerelere uğradığını bilmek istiyorum.
The night of the murder, he was not in his quarters.
Cinayet gecesi odasında değildi.
You see, on the night of the murder, each general had something to conceal.
Cinayet gecesi tüm generallerin saklayacak bir şeyi vardı.
The night of the murder was?
Cinayet gecesinin tarihi...?
Both of these men were at the cafe the night of the murder.
Bu adamların ikisi de cinayetin işlendiği gece cafedeydi.
You, for instance, were not in town the night of the murder!
Örneğin sen cinayet gecesi kasabada yoktun!
But I think, on the night of the murder, you said something.
- Ama sanırım, Cinayet gecesi, bir şey söylediniz.
It's just the night of the murder.
Tam da cinayet gecesi.
The gentleman alleges that he saw you leaving with the girl from the bar the night of the murder.
Bu beyefendi cinayet gecesi bardan o kızla beraber ayrıldığınızı iddia ediyor.
The fact is, the night of the murder I was hungry.
Gerçek şu ki, cinayet gecesi acıkmıştım.
I met this young man the night of the murder.
Bu genç adamla cinayet gecesi tanıştım.
On the night of the murder, after we left Belgrade, who were the last passengers to retire to their compartment?
Cinayet gecesi, Belgrat molasından sonra, hangi yolcuların kompartımanlarına en son gittiklerini söyler misiniz?
Anyway... Mrs. Hubbard, I overhead the whole of your conversation with Pierre about there being a man in your room soon after 1 : 00 on the night of the murder.
Cinayet gecesi, odanızda birinin saklandığını Pierre'e söylemişsiniz.
Shoot. On the night of the murder, did Mr. Beddoes leave the compartment?
Cinayetin olduğu gece, Bay Beddoes kompartımandan çıktı mı?
Ladies and gentlemen, we now come to my own reconstruction of the night of the murder or the night of the red herrings.
Cinayet gecesi neler olduğu hakkındaki kendi versiyonumu söyleyeceğim şimdi. Bu hikayeye ben "Sahte Sır" adını verdim.
Remember the other night, the night of the murder?
Geçen geceyi hatırladın mı, cinayet gecesini?
Could you tell me about the arrangements you made for Mrs. Hayward's surprise party the night of the murder?
Cinayet gecesi Bayan Hayward'ın sürpriz partisi için yaptığın düzenlemeleri bana anlatabilir misin?
The night of the murder?
Cinayetin olduğu gece mi?
We'll have to go into all the details of the night of the murder.
Cinayetin olduğu geceki ayrıntılara girmeliyiz.
Because he was not in Palm Springs the night of the murder.
Çünkü o gece Palm Springs'de değildi.
Now, the brutal murder, last night, of Janice Caldwell is a scathing indictment of the police department's failure, of our failure, to cope with crime on the most fundamental levels.
Şimdi, dün gece Janice Caldwell'in vahşice öldürülmesi polis şubesinin, ya da bizim en temel seviyelerde suçla baş etmede başarısız oluşumuzun acı bir göstergesidir.
And the night of the murder...
- Ve cinayet gecesi...
On the night of the Atkinson murder, you looked at Dix on Steele...
Atkinson cinayetinin işlendiği gece buraya gelip Dixon Steele baktınız...
I'm all mixed up... especially after what happened the night of the murder.
Sevgili Mr. Nash... size ihtiyaç duyduğumda herşeyi karıştırdım.. özellikle geceki cinayetden sonra.
Leonard Stephen Vole, did you or did you not on the night of October 14 last, murder Emily Jane French?
Leonard Stephen Vole, 14 Ekim gecesi Emily Jane French'i öldürdünüz mü, öldürmediniz mi?
On the night of July 19, 1944 in Paris, I was involved in the investigation of the murder of a prostitute. In the Rue Leandre.
1944'ün 19 Temmuz gecesi, Paris'te Rue Leandre'da bir hayat kadınının cinayetini araştırıyordum.
The police are now following up on a scorpion The police are now following up on a scorpion cuff-link left in the apartment by the attacker of the correspondent on the night of the attempted murder, in the hope of catching the person
Polis şahsı yakalama umuduyla saldırganın cinayete teşebbüs ettiği gece muhabirin dairesinde bıraktığı akrep şeklindeki kol düğmesinin izinden gidiyor.
Perhaps we shall never know the identity of the cowled figure... seen haunting the grounds of the old manor house on the night of the terrible murder, if living identity it had.
Korkunç cinayetin işlendiği gece eski malikanenin bahçesine dadanan rahip cüppeli şahsın gerçek kimliğini belki de hiç öğrenemeyeceğiz canlı bir kimliği varsa tabii.
In one black night, they suffered the murder of a beloved brother the horror of a wife and child blown from their beds.
Kara bir gecede, değerli bir kardeşin kaybı ve de bir eş ve çocuğun dehşeti.
He's the boy who told the police he was with me the night of that murder.
Cinayetin olduğu gece, benimle olduğunu söyleyen genç.