English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ T ] / Then you should go

Then you should go traduction Turc

341 traduction parallèle
Then you should go back to your table.
O halde masana dönsen iyi olur.
Then you should go soon.
O halde bir an evvel gitmelisin.
With a sword? Then you should go away quickly. Now, when the ground's empty, why should I go?
ama şimdi gitmelisin burada bizden başka kimseler yok, neden gitmeliyim?
Then you should go there
Sen oraya gitmeliydin.
Well, then you should go back to him, by all means.
O zaman ona geri dön.
Then you should go for it.
- Öyleyse üzerine git derim.
Then you should go home and be his father.
O zaman eve dönüp ona babalık yapmalısın.
Well, then you should go before me.
- O zaman benden önce konuşun.
Then you should go.
Öyleyse gitmelisin.
Then you should go and live there!
O zaman gidin de orada yaşayın!
Well, then you should go rest, crash in the on-call room.
Peki. O zaman dinlenmelisin. Nöbetçi doktorların odasında uyu.
I think perhaps you should go back to the asylum... until you're all well again, and then...
Diyorum ki, tekrar tımarhaneye dönsen... İyileşene kadar, sonra...
And if things don't go right for you - If we should win, then I'll come back.
Ve eğer işler sizin istediğiniz gibi gitmezse, eğer biz kazanırsak işte o zaman geri dönerim.
If one of you should be that maid, - Then go round our village.
İçinizden biri o Bâkire ise köyümüzün etrafından dolaşın.
Hmm. Dick Stuart told me last night that he arranged with you that he should try it first... then if anything went wrong, you should have a go.
Dick Stuart bana dün akşam sizinle planlama yaptığını ve ilk önce kendisinin deneyeceğini ve bir şeyler ters giderse sizin olaya el atacağınızı söylemişti.
My friend, if you really want my advice you should spend a few pleasant days with us here in Istanbul, and then then go home.
Dostum, gerçekten tavsiyemi istersen, İstanbul'da bizimle birkaç güzel gün geçir ve sonra... sonra evine git.
It seems to me, if you're so frightened of being castrated... you should go to the source of your fear and then work it out with her.
Eğer kuvvetten düşmekten bu kadar korkuyorsan Johnny korkunun kaynağına inmeli ve o kadınla yüzleşmelisin.
I should just go on... What, alone? I can travel a lot faster alone and then I'd come back here for you...
- yalnız gitmeliyim - yalnız yalnız hdaha hızlı gidebilirim, geceleri gıda, bir at ve temiz çorap ile sana birini yollarım
If you should win then you may go anywhere you wish, live wherever you wish...
Kazanırsan dilediğin yere gidip yaşayabilirsin.
Steve, then maybe you should go further?
- Stephen, belkide burdan gitmeliyiz?
You should go or else I'll die before you. I swear, if you refuse to leave this place and go you'll only see my dead body then.
gitmessen kendimi öldürürüm yemin et bu yeri terk edeceğine... yoksa sadece bir ceset görürsün.
If, however, you have had a body in the house for more than five days and if it is safe to go outside, then you should bury the body for the time being in a trench or cover it with earth and mark the spot of the burial.
Bir ceset, evin içinde beş günden fazla kaldıysa... ve dışarı çıkmak güvenli ise... cesedi bir süreliğine bir çukura gömmeli... ya da üstünü toprakla örtüp defin yerini işaretlemelisiniz.
Then I think you should go on the cruise.
O zaman bence bu yolculuğa çıkman gerek.
And then, after Vince kicked down our door and threatened us, I went to sleep because I said to myself, I said, "Balki, you should go to sleep because tomorrow, you're going to have to go to court and testify and you don't want to have those big black circles under your eyes, like..."
Sonra Vince kapımızı tekmeleyip bizi tehdit ettikten sonra, uyumuya gittim. Çünkü kendi kendime durmadan "Uyumalısın Balki" diyip duruyordum. Çünkü yarın, yarın mahkemeye gidip tanıklık etmek zorundasın ve gözlerinin etrafında koyu renk halkalar oluşsun istemezsin.
Then maybe you should go home.
O zaman, belki eve gitmelisin.
Then you should definitely go out, Abe.
O zaman senin hemen gitmen gerekiyor.
- Then I think you should go to school.
- Öyleyse okula gitmelisin.
You should have something to eat and then go to bed.
Bence yemek yiyip uyumalısın.
- Well, then, I think you should go.
- Öyleyse gitsen daha iyi olur.
You got to go there, you got to do whatever- - eat, talk about where you should have eaten, and then come home.
Oraya gidersin, Ne yapman gerekiyorsa yaparsın birşeyler yersin, nerde yemen gerektiği konusunda konuşursun, ve eve dönersin.
Maybe then you should just go take care of Henry once and for all, Hugh.
Belki de gidip Henry ile ilgilenmelisin tam olarak, Hugh.
- You should go in and see him, then.
- O zaman yanına git.
Then I should go, not Green Ranger. Baboo, will you put a cork in it already?
Ben gitmeliyim, Yeşil Ranger değil.
If you don't want to talk to me in that way then I think I should go.
Benimle o tarz konuşmak istiyorsan gitmeliyim.
Listen, Molly, I think you and I should both go to the airlock and welcome Mommy back and then after we've hugged and kissed and... you can tell her what happened.
Dinle Molly, sanırım sen ve ben beraber hava kapısına gitmeli ve anneye hoşgeldin demeli arkasından kucaklayıp ve öpmeliyiz... Ne olduğunu sen söyleyebilirsin.
You should just go and check it, then.
Gidip kontrol etmen gerekiyor öyleyse.
Then I guess you should go all the way.
O hâlde sonuna kadar gitmelisin.
I THINK YOU SHOULD SAVE FOR A FEW MONTHS AND THEN GO.
Sadece birkaç ay para biriktimeli ve sonrada gitmelisin.
You should probably go, then.
O halde artık gitmelisin.
- Then I should go with you.
- Öyleyse ben de seninle geleyim.
If you're telling the truth then your friend is innocent and should go free.
Eğer gerçeği söylüyorsan o zaman dostun masum ve serbest bırakılmalı.
You know, you should go out every now and then.
Arada bir dışarı çıkmalısın Gus.
- Then I should go with you.
- Hayır. - Öyleyse seninle gelmeliyim.
All right, I see. Then I think you should go.
Peki, anlıyorum.
And I know that sometimes I'd be in one Starbucks you'd be in the other Starbucks, and then I'd think I should go over to that Starbucks next.
Bazen ben bir Starbucks'ta, sen diğerinde oluyordun. Bir dahaki hafta sonu diğerine gidiyordum, bu sefer sen öbüründe oluyordun.
Then, forget it.If it's his interest we're looking out for, then, I don't think you should go near him.
- Teşekkür ederim, Ling.
Then you should probably go to a party store... where you can get gift-wrapping paper.
O zaman hediye paketi almak için bir parti dükkânına gidebilirsin.
If you're gonna start being a tattletale and trying to get me into trouble, then maybe you should go to a different high school.
Bak eğer dedikoducu biri olup, başımı belaya sokacaksan ; belki başka bir liseye transfer olmalısın.
Ok, then, don't you think you should go?
- Tamam, gitmen gerekmez mi sence?
Oh, then by all means you should go.
Öyleyse dönmelisin.
You should go to her then.
O zaman gitsen iyi olur.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]