There's no way out traduction Turc
1,400 traduction parallèle
There's no way I'm not going to Mexico and hanging out on the beach with you in your bikini.
Meksika'ya gitmemi hiçbir şey engelleyemez. ve sen bikininleyken plajda takılmamı.
There is no way out down there.
Oradan aşağı çıkışı yok.
If there's no way to get our fugitives quietly, you need to take them out.
Kaçaklarımızı sessizce yakalamanın yolu yoksa onları vurmanız gerekebilir.
- There's no way out.
- Kaçışın yok.
There's no way to get him out.
Onu buradan çıkarmanın yolu yok.
CEO's generally, don't just resign out of the blue without a well orchestrated PR campaign beforehand to pave the way so there's no disruptions, there's no questions, there's no front page stories,
CEO'lar genellikle güzel bir halkla ilişkiler kampanyası. ... yürütülmeden istifa etmezler ki. ... bir karışıklık olmasın sorular sorulmasın manşetleri şirketin adı süslemesin ki istifanın ardından tam da böyle oldu.
There's no way out.
Sadece bir saat var. Öleceğiz.
Well, let me assure you... there's no way out.
Pekala, size temin ederim ki buradan çıkış yok.
There's no way this was ever gonna work out.
Bunun yürümesinin imkânı yokmuş.
... you'll be released. This is the way it is, there's no other way out.
Bu böööle hazırlanmış artık, buradan geriye dönüş olmaz.
If you can just get it so I can drive it out of here... oh, there's no way we can do anything tonight.
Biliyor musun ne? Sadece buradan gidebileceğim kadar bir baksan... oh, bu gece bakabilmemizin hiç yolu yok.
There's no way out.
Oradan çıkamazsın.
There's no other way out.
Bu imkansız.
There is no other way out.
Başka çıkış yolu yok.
But tell him there's no way out.
Ama, başka çarem olmadığını da söyle.
- There's no way out of here.
- Buradan çıkış yok. - İşte.
- There's no way I'm camping out.
- Dışarıda kamp yapmayacağım.
We're in a black tunnel... and there's no way out for us.
Karanlık bir tüneldeyiz, yolun sonu görünmüyor bize.
There's no way I'm coming out now! Do whatever you want.
Ne yaparsan yap çıkmıyorum.
Well, there's no way I can weasel out of that or lie.
Kaçamak konuşma ya da yalan söyleme şansım yok desenize.
There's no way out.
Başka yolu yok.
- There's no way he stood a chance out in the real world.
- Dışarıdaki hayata tutunma şansı yok.
Well, sweetheart, there's no way to know, but I want to get you out of here anyway.
Bilmemize imkân yok tatlım.
And what if, no matter what anybody did, or how hard they tried, there's absolutely no way out?
Peki, herkes ne olursa olsun, eğer Ya da çalıştı ne kadar zor, hiçbir yolu var orada?
There's no way you can't let an innocent girl sit out there and die alone. You can't do it.
İmkanı yok, masum bir kızın orada kalıp ölüp gitmesine müsaade edemezsin.
Oh no, that's way out in Fairview. I have family there.
O hayır, orası Fairview Ailem orada yaşıyor.
I "m not talking close scrapes, I mean... when you" re in a bad situation... and you know this is it, there " s no way out... and you have time to think about it.
Sıyırıp geçmekten bahsetmiyorum, demek istediğim... kötü durumda olduğunu... ve kurtulmanın bir yolu olmadığını biliyorsun... ve düşünecek zamanın var.
There's no way out.
Atlatamam. Yolu yok.
There's no way out.
Artık bundan kaçış yok.
There's no way they got out through any of the exits.
Kaçmak için çıkışları kullanmalarına imkan yok.
I would definitely ask myself out as a woman, and if I were a woman there's no fucking way that I would ever ask myself out as a woman.
ve eğer kadın olsaydım bir kadın olan kendime çıkma teklif etmemin lanet olası hiçbir yolu yok.
See, this air ducts on the perimeter there's no way for the gas to vent out.
Teorik olarak en fazla ölüme yol açacak bir şekilde salınmış. Bakın, çevredeki bu hava kanalları, gazın dışarı çıkmak için hiç yolu yok.
I'm sorry, but there's no way I can sign her out.
Özür dilerim, taburcu etmem mümkün değil.
I appreciate how passionately you feel about your friend but there's no way I can sign her out.
Bakın, arkadaşınıza duyduğunuz aşırı tutkuyu takdir ediyorum ama onu taburcu edemem.
- There's no way to B-Wing. We're locked out.
- Kapılar kilitli.
There was no way out.
Çıkış yoktu.
There's no way they could have got out.
Onların çıkabilecekleri hiç bir yol yoktu.
Look, there's no other way out of this room.
Bu odadan başka bir çıkış yok.
So there's no way of knowing whether you blacked out or not.
Yani kendinden geçip geçmediğini bilmenin bir yolu yok.
No. It's the only way you're gonna get out of there.
Hayır.Oradan çıkmanın tek yolu bu.
There's no other way out.
Başka çıkış yok.
- Let the kid go. There's no way out.
- Çocuğu bırak. kaçışın yok.
There's no way out.
Yapacak bir şey yok.
There's probably no other way in or out.
Büyük ihtimalle, içeri giren ve dışarı çıkan başka bir yol yok.
- Listen honey, this isn't just any egg, it's My egg! - Once you're in the duck yard... -... there's no way out.
Ördek bahçesine bir girdin mi çıkamazsın.
There's just no way out.
Hiç çıkış yok.
There ain't no easy way out
Yoktur kolay çıkış yolu.
There's no way he'd come to Cali and not check out the waves.
California'ya gelip, dalgaları denememe ihtimali yok.
There's no way they're gonna let him out of this shit hole.
Onu o bok çukurundan çıkarmalarına imkan yok.
There's no way that you're getting this guy out.
Bu herifi oradan çıkarmanızın hiçbir yolu yok.
There is no way out.
Buradan çıkış yok.
there's no way out of here 19
there's no way out of this 17
there's no time like the present 22
there's no way 389
there's nothing to see here 35
there's nothing here 275
there's nothing to it 48
there's nothing to see 65
there's nothing i can do about it 58
there's nothing in here 52
there's no way out of this 17
there's no time like the present 22
there's no way 389
there's nothing to see here 35
there's nothing here 275
there's nothing to it 48
there's nothing to see 65
there's nothing i can do about it 58
there's nothing in here 52
there's nothing to be scared of 52
there's nothing wrong with that 87
there's nothing we can do 240
there's nothing i can do 295
there's nothing to do 49
there's nothing in it 38
there's nothing there 265
there's nothing to tell 117
there's nothing you can do 232
there's nothing left 101
there's nothing wrong with that 87
there's nothing we can do 240
there's nothing i can do 295
there's nothing to do 49
there's nothing in it 38
there's nothing there 265
there's nothing to tell 117
there's nothing you can do 232
there's nothing left 101