English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ T ] / There's nothing to say

There's nothing to say traduction Turc

644 traduction parallèle
You say that like there's nothing to it.
Çok kolaymış gibi anlatıyorsun.
I know how you feel. And there's nothing I can say or do to help you, except that well, I wish it wish could have been me instead of Frankie.
Neler çektiğinin farkındayım ve acını hafifletmek için ne yapabilirim, ne söyleyebilirim bilmiyorum.
There's nothing to say.
Söyleyecek bir şey yok.
- There's nothing else to say!
- Söyleyecek başka bir şeyim yok!
There's nothing more to say.
Söylenecek bir şey kalmadı.
If that's your attitude, there's nothing more to say.
Tavırınız bu olacaksa, söylenecek bir şey kalmadı.
Well, I guess there's nothing more for me to say.
Sanırım daha fazla söyleyecek bir şey yok.
Well, I guess there's nothing else to say.
Söyleyecek başka sözüm yok sanırım.
There's nothing more to say.
Söyleyecek başka bir şey kalmadı.
There's so many things I wanted to say and... now nothing seems appropriate.
Söylemek istediğim pek çok şey vardı. Ama sanırım söylemek için uygun bir zaman değil.
If Penny don't wanna trade, there's nothing say he got to.
Eğer Penny eğitmek istemiyorsa, ona söylenecek sözüm yok.
There must be at least 12 people before me to say nothing of the ones who haven't been born yet.
Benden önce en az 12 kişi olmalı. Henüz doğmamış olanları saymıyorum bile.
There's nothing you have to say that will do any good.
Söyleyeceğin hiç bir şey, bir işe yaramayacak.
I guess there's nothing more to say.
Sanırım söyleyecek başka bir şey yok.
And, I guess there's nothing else to say except I hope you'll understand.
Umarım bizi anlayışla karşılayarsın ve herhangi bir sorun çıkmaz.
- There's nothing more to say.
- Diyecek bir şeyim yok.
There's nothing to say.
Söylenecek fazla bir şey yok.
There's nothing I can do or say or pray for... that will bring him back to you.
Onu sana geri getirebilecek ne bir şey yapabilirim ne bir şey diyebilirim, ne de dua edebilirim.
There's nothing more to say.
Söyleyecek fazla bir şey yok.
There's nothing more to say.
Söylenecek bir şey kalmamış.
No, there's nothing you have to say to me.
Hayır, bana söylemen gereken bir şey yok.
- Angie, there's nothing to say.
- Angie, söylenecek bir şey yok.
We meet for an instant and there's really nothing to say nor time to say it in.
Birden karşılaştık ve ne söyleyecek bir şey var ne de kaybedecek zaman.
There's nothing to say.
Anlatılacak bir şey yok.
Well, if that's how you people feel about it, I guess there's nothing left for me to say.
Peki, eğer öyle düşünüyorsanız, sanırım bana söyleyecek bir söz kalmadı.
If there's nothing to say, let's have a minute of silence.
Konuşacak bir şey yoksa bir dakika sessiz kalalım.
You've all been briefed on the mission, so there's nothing more to say.
Hepiniz görevinizi biliyorsunuz, başka birşey demeye gerek yok.
Well, sir, they do say that when there's nothing to say, all you can say...
Söyleyecek bir şey olmadığında tek söyleyebileceğiniz efendim
There's nothing left to say about that.
Bunun hakkında konuşulacak bir şey kalmadı.
There's nothing more to say, Bruno.
Eğer... Söyleyecek bir şey yok, Bruno.
There's nothing to say that you don't know.
Her şeyi sen de biliyorsun.
I guess there's no crime when there's nothing to spy on, is there?
Sanırım, gözetlemeye değecek bir şey yoksa, casusuluk yapmak suç sayılmaz, değil mi?
Then there's nothing more to say but... Prosit.
Demek ki söylenecek son söz Şerefe.
- Then there's nothing else to say
- Öyleyse konuşacak birşey kalmadığını...
There's nothing else to say.
Söylenecek bir şey yok.
Well it's a disgrace, it's a shame... it's absurd, ridiculous and its just plain silly and there's nothing else... to add unless it's to say that your stable is infamous, oh Caesar! But you really do have to face the facts oh Queen, that Egypt is decadent.
Ama Kraliçe, yüzleşmek zorunda olduğunuz gerçek, Mısır'ın itibarını yitirmekte olduğudur.
There's nothing more to say
Artık söylenecek bir şey yok
There's just nothing to say, Oscar.
Söylenecek bir şey yok, Oscar.
You've been told everything, there's nothing else to say.
- Söyleyecek bir şey yok.
Let her rant. There's nothing to say.
- Söylenecek bir şey yok.
There's nothing to say.
Söylenecek hiçbir şey yok.
There's nothing to say, is there?
Ucuz atlattık, değil mi?
If there's nothing you want, don't be hurt... because I must say good-bye to you now.
Eğer istediğin hiçbir şey yoksa o zaman bağışla beni, çünkü gidiyorum.
There's nothing I want to say to an emperor who slaughters the innocent.
- Hayır. Masumları katleden bir imparatora söyleyecek sözüm yok.
There's nothing to say.
Söylenecek birşey yok.
Then, there's another heaven for those who beat their chests, who always try to understand and say a lot of prayers, and they'll have nothing at all.
Ve dövünenler için, başka bir cennet var. .. her zaman anlamaya çalışan, sürekli yakaran.. ve hiçbir şeyi olmayacak olanlar için.
There's nothing to say. It's all over between you.
Aranızdaki her şey bitti söylenecek bir şey yok.
There's nothing more to say.
Söylenecek baska bir sey kalmad.
WELL, I GUESS THERE'S NOTHING MORE TO SAY.
Sanırım Söylenecek başka söz yok. Hoşçakalın Bay Dixon
They say there's nothing to be concerned about.
Endişelenecek bir şey olmadığını söylüyorlar.
- Then there's nothing more to say.
- Öyleyse daha fazla konuşacak bir şey yok.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]