There's nothing to worry about traduction Turc
641 traduction parallèle
There's nothing to worry about.
Yani endişe edecek bir durum yok.
I want to sit under a linden tree with nothing more important to worry about... than the temperature of the beer, if there is anything more important.
Biramın sıcaklığından daha önemli bir şey hakkında ki öyle bir şey var mı bilmiyorum, kafa patlatmadan ıhlamur ağacının altında keyif yapmak istiyorum.
- Father, there's nothing to worry about.
- Baba, endişelenecek bir şey yok.
There's nothing more to worry about.
Endişelenecek bir şey kalmadı.
There's nothing to worry about.
Endişelenecek bir şey yok.
I tell you, there's nothing to worry about.
Endişelenecek bir şey yok.
You've convinced me there's nothing to worry about.
Kaygılanacak bir şey olmadığına beni ikna ettin.
Now, really, there's nothing to worry about.
Şimdi, gerçekten endişelenecek bir şey yok.
There's nothing to worry about now.
Şu anda endişelenecek bir şey yok.
But there's nothing to worry about.
Ama endişelenecek bir durum yok.
Because there's nothing to worry about, nothing.
Çünkü korkacak hiçbir şey yok, hiçbir şey.
But there's nothing to worry about.
Endişelenecek bir şey yok.
There's nothing to worry about.
Endişelenmeni gerektirecek bir şey yok.
There's nothing to worry about.
Endişelenecek hiçbir şey yok.
Then there's nothing to worry about.
O zaman endişelenecek birşey yok.
Well, if that's all that holding us up there's nothing to worry about, huh?
Eğer sadece buysa, merak edilecek bir şey yok.
There's nothing for you to worry about.
Endişelenmenizi gerektirecek bir şey yok.
THERE'S NOTHING TO WORRY ABOUT.
Endişelenecek bir şey yok.
There's nothing for us to worry about.
Korkacak bir şey yok.
There's nothing to worry about.
Endişelenecek bir şey yok ki.
I'm going to do the choreography, so there's nothing for you to worry about.
Koreografiyi ben yapacağım, o yüzden kaygılanman gereken hiçbir şey yok.
There's nothing to worry about. I worked before we got married.
Evlenmeden önce de çalışmıştım.
So there's nothing to worry about.
- Yani endişelenecek bir şey yok.
But there's nothing to worry about yet.
Fakat şimdilik endişelenecek bir şey yok.
There's nothing to worry about.
Meraklanacak bir şey yok.
STOP WORRYING. THERE'S NOTHING TO WORRY ABOUT.
Endişe edecek bir şey yok.
Now, look here, my dear fellow, there's nothing to worry about.
Şimdi, bak, sevgili dostum, merak edecek bir şey yok.
Of course, there's nothing to worry about.
Kuşkusuz, endişelenecek bir şey yok.
There's nothing to worry about.
Merak edecek bir şey yok.
Oh, there's nothing to worry about.
Oh, endişelenecek bir şey yok.
There's nothing to worry about.
Endişelenecek hiç bir şey yok.
- There's nothing to worry about.
- Endişelenecek bir şey yok.
Now he is leaving, there's nothing to worry about.
Artık buradan gidiyor, üzülecek bir şey kalmadı.
Keep quite calm. There's nothing to worry about.
Sakin ol Endişe edecek bir şey yok.
There's nothing to worry about at all. 104 °.
Merak edecek bir şey yok.
There's nothing to worry about as long as you're careful.
Dikkatli davrandığın sürece endişe edecek bir şey yok.
There's nothing to worry about, my dear.
Hiç merak etmeyin.
- Yes. There's nothing to worry about, don't...
Merak edecek bir şey yok...
But there's nothing to worry about.
Ama önemli bir şey değil.
Don't worry... there's nothing to worry about.
Korkma. Korkacak bir şey yok.
There's nothing to worry about.
Endişe edecek bir durum yok.
There's nothing for you to worry about.
Korkacak birşey yok.
There's nothing to worry about - the tests are quite routine.
Endişelenecek bir şey yok - tamamen rutin testler.
But there's nothing to worry about?
Ama merak edecek bir şey yok, dedin?
There's nothing to worry about
Haydi!
So there's really nothing left to worry about, Sanyemon.
Bu yüzden endişelenecek hiçbir şey kalmadı, Sanyemon.
So you don't worry about it? There's nothing to worry about?
Senin için mi çalışıyor, acaba?
So there's really nothing to worry about, is there.
Öyleyse, endişe edecek bir şey yok, değil mi?
Believe me, there's nothing to worry about.
İnanın bana, endişeye yer yok.
Look, if you like, I'll pop down myself and make certain, but I'm sure there's nothing to worry about.
Bakın dilerseniz kesinleştirmek için aşağıya inip kendim bakacağım ve endişeye gerek yok eminim.
- Relax, there's nothing to worry about.
- Sakin ol, endişe edecek bir şey yok.