There's nothing we can do traduction Turc
1,374 traduction parallèle
There's nothing more we can do here!
Burada başka yapabileceğimiz bir şey kalmadı!
Dr Fraiser tells me there's nothing more we can do for Dr Jackson at the moment.
MERİDYEN ( Dorukta Olan ) Dr Fraiser, şu anda Dr. Jackson için yapabileceğimiz başka birşey olmadığını söylüyor.
There's nothing we can do at this time.
Bu defa yapabileceğimiz birşey yok.
There's nothing we can do.
Yapabileceğimiz bir şey yok.
hundreds of starve sharks are hang out like street gang in the canyon we were being swept into them and there is nothing we can do about it
Açlıktan kıvranmış yüzlerce köpek balığı sokak çetesi gibi bu küçük kanyonda takılıyor. Onların içine doğru sürükleniyoruz ve bununla ilgili yapabileceğimiz bir şey yok.
There's nothing more we can do.
Yapabildiğimzden başka hiçbirşey yok.
But you belong with your family, and I belong here, and there's nothing we can do about it.
Sen ailene aitsin, ve ben ise buraya.
There's nothing we can do.
Elimiz kolumuz bağlı.
And there's nothing we can do about that, I mean- - I don't think we can change that stuff.
Onu ne kadar görmezden gelirsen gel, bu hiç değişmez.
Too young, in fact and I'm afraid there's... there's nothing we can do.
Çok genç, aslında ve korkarım... yapabileceğimiz birşey yok.
Hub... there's nothing we can do.
Hub... yapabileceğimiz bir şey yok.
Is it possible that there's nothing we can do?
Yapabileceğimiz hiçbir şey yok mu?
There's nothing we can do for us
İkimiz için yapabileceğimiz hiçbir şey yok.
No, there's nothing more we can do
Yapabileceğimiz başka hiçbir şey yok.
There's nothing we can do for each other.
Siz bana yardım edemezsiniz, ben de size.
There's nothing we can do.
Hiçbir şey yapamayız.
There's nothing we can do.
Yapabileceğimiz hiçbir şey yok.
Once someone's exposed and is incubating the virus, there's nothing we can do.
Eğer virüs bir kez bulaşıp kuluçkaya yatarsa, yapabileceğimiz hiçbirşey olmaz.
That's probably true, but there's nothing we can do about that now.
Biliyorsun David, bu muhtemelen doğru ama şu an bunun hakkında yapabileceğimiz hiç bir şey yok.
Now that she's gone, there's nothing we can do to change her mind.
Ama gittiğine göre fikrini değiştirmemiz imkânsız.
Well, we've got enough to hold this Jansson kid, but the other guy... unless she writes a number down, there's nothing we can do.
Elimizde şu Jansson`ı tutmak için yeterli delil var, ama öteki... eğer teşhisi yapmazsa, yapabileceğimiz hiçbirşey yok.
Maybe that's the point, that we just don't get past it, we realize that we can't go back to the way things used to be and there's nothing we can do about that because the guys we are now are so far from the guys we were back then.
Bunu unutmak zorunda değiliz. Arkadaşlığımızın eskisi gibi olmayacağının farkındayız. Bu konuda yapabileceğimiz hiçbir şey yok.
There's nothing else we can do. At this point...
Peki, o halde...
There's really nothing much we can do until... morning.
Sabaha kadar yapabileceğimiz bir şey yok.
There's nothing we can do today.
Bugün yapılacak birşey yok.
There's nothing we can do about that.
Yapabileceğimiz bir şey yok. O bir çocuk.
I'm afraid there's nothing more we can do.
Korkarım yapacak daha fazla şeyimiz yok. Bu arada...
There's nothing we can do.
Yapabileceğimiz hiç bir şey yok.
We've been waiting to see if the chemotherapy helped, but they just found out recently that there's nothing else they can do.
- Kemoterapi yardımcı olur diye bekledik ama... - Sadece yeni anladılar ki yapacak başka bir şey yok
The doctor's sayin'there's nothing they can do, so we got to do it ourselves.
Doktor yapabileceği bir şey olmadığını söylüyor, yani iş başa düştü.
There's nothing we can really do for her.
Onun için yapabileceğimiz bir şey yok.
There's nothing we can do, Dora. Please.
Yapabileceğimiz hiçbir şey yok, Dora.Lütfen.
There's nothing we can do for you here.
Sizin için yapabileceğim hiçbirşey yok.
Anyway there's nothing else we can do.
İçmekten başka yapabileceğimiz fazla da bir şey yok.
There's nothing we can do about that now.
Bu konuda yapabileceğimiz bir şey yok.
There's nothing we can do for the moment.
Şu an yapabileceğimiz bir şey yok.
- There's nothing we can do.
- Yapacağımız hiçbir şey yok.
There's nothing we can do now.
Artık yapacağımız bir şey kalmadı.
There's nothing more we can do.
Bizim daha fazla yapabileceğimiz bir şey yok.
It's a nuisance, but there's nothing we can do about it. Two messages.
İki mesaj.
There's nothing we can do in this position.
Bu pozisyonda yapabileceğimiz hiçbir şey yok.
Well there's nothing we can do about that, Yuji.
Yapamıyorsun işte, Yuji.
There's nothing we can do.
Üzerinde adımın baş harfleri yazılıydı.
There's nothing we can do right now.
Şu anda yapabileceğimiz bir şey yok.
Unfortunately, there's nothing we can do for them.
Michelle, ne yazık ki, şu an onlar için yapabileceğimiz hiçbir şey yok.
Unfortunately, there's nothing we can do for them.
Onlar için yapabileceğimiz hiçbir şey yok.
But for now, there's nothing we can do.
Ama şimdilik yapabileceğimiz bir şey yok.
With these resources there's nothing we can't do.
- Evet! Elimizde bu imkanlar varken yapamayacağımız şey, kurtaramayacağımız kimse yok.
There's nothing that we can do.
- Yapabileceğimiz bir şey yok.
Okay, I know this is really hard for you, Piper, but there's nothing that we can do to help Leo.
L Bu Piper, sizin için gerçekten zor olduğunu biliyorum. Ama Leo yardımcı olmak için yapabileceği hiçbir şey yok.
And by then, maybe there's nothing we can do about it.
Ama iş işten geçmiş olur.