There's nothing wrong traduction Turc
2,414 traduction parallèle
Walter, there's nothing wrong with the blood sample.
Walter, kan örneğinde bir şey çıkmadı.
There's nothing wrong with you.
Senin ona ihtiyacın yok.
There's nothing wrong with you.
Sende bir sorun yok.
There ain't nothing wrong with that.
Bunda yanlış bir şey yok.
There's nothing wrong with that, g.
Bunda yanlış bir şey yok, G.
There's nothing wrong with my eyes.
Gözlerim ilgili bir sorunum yok.
* When there's nothing wrong *
* Her şey yolunda gittiğinde *
No, there's nothing wrong with your potato salad, I love it
Hayır, patates salatanda bir sorun yoktu, patates salatını çok seviyorum.
There's nothing wrong with the teacher Kakashi
Kakashi-sensei garip davranıyor.
Step into the light, Lemon There's nothing wrong with being fun and popular and just giving people what they want
Aydınlığa çık, Lemon. Eğlenceli ve popüler olup, insanlara istedikleri şeyi vermenin hiçbir yanlış yanı yok.
There's nothing wrong with living my religion.
Dinime bağlı olmanın hiçbir yanlış tarafı yok.
There's nothing wrong in wanting her, especially since she's 22 years of age.
Onu istemesinde yanlış olan bir şey yok özellikle de kız 22 yaşında olduğunda.
There's nothing wrong with dating a younger woman.
Daha genç bir kadınla birlikte olmakta yanlış bir şey yok.
There's nothing wrong with it.It's like me and Sloan.
- Bunda yanlış bir şey yok.
There's nothing wrong with that, right?
Bunun yanlış bir tarafı yok, değil mi?
Oh, thank you, but there's nothing wrong with my old watch.
Teşekkür ederim, ama eski saatimle hiçbir sorunum yok.
There's nothing wrong with enjoying the good things in life, peter.
Hayattaki güzel şeylerle eğlenmenin yanlış bir tarafı yok Peter.
( Chase ) I told you there's nothing wrong.
Sana söyledim, bir sorun yok.
Yeah, there ain't nothing wrong with a little window-shopping, either, right?
Biraz vitrinlere göz atmakta da yanlış olan hiçbir şey yok, değil mi?
There's nothing wrong with you.
Senin bir şeyin yok.
There's nothing wrong with your eyes.
Gözlerinde hiçbir sorun yok.
There's nothing wrong with that.
Bunda yanlış bir şey yok.
- There's nothing wrong -
Hiçbir terslik yok- -
- Oh, there's nothing wrong.
Ah, hiçbir terslik yok.
There's nothing wrong.
Yanlış bir şey yok.
There's nothing wrong with rare chicken.
Az pişmiş tavuktan ne olur ki?
- There's nothing wrong with me
Benim bir şeyim yok.
There's nothing wrong with big women.
Kilolu kadın olmak suç değil.
There's nothing wrong with my prostate.
Prostatımın bir şeyi yok.
Yes, I am, and there's nothing wrong with that.
Evet, Öyleyim ve bunda yanlış bir şey yok. Tim'le gurur duyuyorum.
- There's nothing wrong with her.
Onun birşeyi yok.
There's nothing wrong with a girl named Doug.
Bir kızın adı Doug olabilir.
Boss, you know there's nothing wrong with the occasional cocktail.
Patron, arada sırada birkaç duble içmenin kötü bir tarafı yok.
There's nothing wrong with getting older, So do yourself a favor- - get a prostate exam, Stop wring ironic t-shirts and just let it happen.
Yaşlanmak doğal bir şeydir bu yüzden kendinize bir iyilik yapıp, prostat muayenesi olun ironik tişörtler giymeyi kesin ve bırakın, kendiliğinden oluversin.
There's nothing wrong with me!
Benim hiçbir sorunum yok!
There's nothing wrong with your feet, maam.
Ayağınızın bir sorunu yok hanım efendi.
There's nothing wrong with not being able to hear.
Bence duyamıyor olmasında yanlış bir şey yok.
There's nothing wrong with her having a little dog.
Küçük bir köpeğe sahip olmasında hiçbir sorun yok.
There's nothing wrong with the brain and we must do everything in our power to preserve his life.
Beyninde bir sorun yok. Onu hayatta tutmak için elimizden geleni yapmalıyız.
There's nothing wrong with me.
Sorunum falan yok.
The hospital said there's nothing wrong, right?
Hastane de kötü birşey var demediler değil mi?
There's nothing wrong with that rug.
O halıda bir sorun yok.
There's nothing wrong with her.
Sorun onda değil.
There's nothing wrong with fear, right?
Korkunun ecele faydası yok, değil mi?
Sir, there's nothing wrong with having a chip in your head.
Efendim, kafanızda çip falan olduğu yok.
There's nothing wrong with a beautiful woman like yourself having head shots in her car if you were back in Australia.
Senin gibi güzel bir bayanın arabasını çarpması Avustralya'da olsa sorun olmazdı.
There's nothing wrong with your face.
- Hiçbir şey yok.
Apart from that, there appears to be nothing wrong with her.
Bunun dışında ters giden hiçbir şey yok.
There's nothing wrong with what I said.
Kötü bir şey söylemedim.
There's nothing wrong with being cautious sweetie,
Önlem almakta hiçbir sorun yok tatlım.
There's nothing wrong with the card.
Kartta bir sorun yok. Sorun bende.
there's nothing wrong with that 87
there's nothing wrong with it 53
there's nothing wrong with me 90
there's nothing wrong with you 87
there's nothing wrong with him 32
there's nothing to see here 35
there's nothing here 275
there's nothing to it 48
there's nothing to see 65
there's nothing i can do about it 58
there's nothing wrong with it 53
there's nothing wrong with me 90
there's nothing wrong with you 87
there's nothing wrong with him 32
there's nothing to see here 35
there's nothing here 275
there's nothing to it 48
there's nothing to see 65
there's nothing i can do about it 58
there's nothing in here 52
there's nothing to be scared of 52
there's nothing we can do 240
there's nothing i can do 295
there's nothing to do 49
there's nothing in it 38
there's nothing there 265
there's nothing you can do 232
there's nothing left 101
there's nothing to tell 117
there's nothing to be scared of 52
there's nothing we can do 240
there's nothing i can do 295
there's nothing to do 49
there's nothing in it 38
there's nothing there 265
there's nothing you can do 232
there's nothing left 101
there's nothing to tell 117