There's nothing wrong with you traduction Turc
384 traduction parallèle
Oh, Bianca, there's nothing wrong with you.
Bianca, bir şeyin yok.
I'll have you know he said there's nothing wrong with me.
Bir şeyim yokmuş. Sağlığım yerinde.
There's nothing wrong with you, Buzz.
Hiç bir şeyin yok, Buzz.
You know, there's nothing wrong with your dancing.
Gayet güzel dans ediyorsun.
If there was nothing wrong, why did you have such a violent argument with Villette the next morning?
Yanlış bir şey yoksa..... ertesi sabah Villette'le neden sert bir tartışmaya girdiniz?
There's nothing wrong with you, Lisa.
Sende hiçbir sorun yok Lisa.
Young man, there's nothing wrong with you, except you lost a lot of blood.
Genç adam, önemli bir şeyin yok ama, çok kan kaybetmişsin.
With the end of all the troubles in the world... right there over you to prove that nothing can go wrong.
Dünyadaki bütün sorunların sona ermesiyle, Hiçbir şeyin yanlış olmayacağını kanıtlamak için.
There's nothing organically wrong with you, Cary.
Organik olarak hiçbir rahatsızlığın yok, Cary.
There's nothing wrong with you trying.
Denemekte yanlış bir şey yok.
Are you crazy? There's nothing wrong with your car.
Pes doğrusu!
You see, sir, if there's nothing wrong with them why do you want them destroyed?
Eğer onların hiçbir sakıncası yoksa neden yok edilmelerini istiyorsunuz?
MR. BEDEKER, THERE'S NOTHING WRONG WITH YOU EXCEPT THESE AILMENTS YOU MANUFACTURE FOR YOURSELF.
Bay Bedeker, kendi kendinize yarattığınız hastalıklar dışında hiçbir sorununuz yok.
Madeline, there's nothing wrong with you that leaving this house won't cure.
Oh Madeline, inan bana, bu evi terk etmende yanlış bir şey yok.
There's nothing wrong with hating evil, but you're sacrificing innocent bystanders.
Yanlış bir şey yok, ama sen bu şeytani öfkeyle, masum seyircileri de feda ediyorsun.
There's nothing wrong with me, I assure you.
Sizi temin ederim bir sorunum yok.
Emily, there's nothing whatever wrong with you.
Emily, seninle ilgili herhangi bir sorun yoktu.
You better examine your own conscience. Ya, well there's nothing wrong with my conscience, thank you.
- Vicdan muhasebesi yapın.
There's nothing wrong with you.
Senin bir hatan yok.
I can swear to you that there's nothing wrong with my bodily fluids.
Sana yemin edebilirim ki benim vücut öz suyumun hiç yanlış tarafı yok.
There's nothing wrong with my back if you'd just get off it!
Belimin hiçbir şeyi yok. Bu konuyu kapatırsan sevinirim.
There's nothing you can do about what's wrong with me, Louise.
Bu sorunla ilgili yapabileceğin hiçbir şey yok Louise.
There's nothing wrong with you that hasn't gone wrong with every other human male since the model first came out.
Ters gittiğini düşündüğün şey, insanlığın başından beri her erkekte ters gitmiştir.
Physically, there's nothing wrong with you.
Fiziksel olarak, bir sorunun yok.
You see, there's nothing wrong with my walk.
Bakın, yürüyüşüm hiç de komik değil.
There's nothing wrong with you.
Senin hiçbir sorunun yok.
You know, I really should be allowed to go home! I... There's nothing wrong with me!
Kore'ye gideceğim.
I am sure you would if you got desperate enough. I'm sure there is nothing wrong with their pussies'even if they are very small.
Eminim çok ufak olmaları dışında uzuvlarının bir şeyi yok.
There's nothing wrong with you.
Hasta değilsin.
I want you to tell me that you know for a fact there's nothing wrong with my daughter except in her mind!
Söylemenizi istediğim tek şey... kızımın sorununun sadece kafasında olduğu!
Physically, there's nothing wrong with you.
Fiziksel olarak bir sorununuz yok.
There's nothing wrong with you.
Senin hiçbir şeyin yok.
There's nothing wrong with you, Cosmo.
Sende yanlış bir şey yok, Cosmo.
There's nothing wrong with you except you snore too much
Çok sigara içmen dışında hiçbir sorunun yok senin.
There's nothing wrong with you as far as I can tell.
Aslında bir şeyiniz yok.
There's nothing wrong with you.
Senin bir sorunun yok.
I'm sorry to disappoint you, but there's nothing wrong with me.
Seni hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm ama, ben yanlış yapmam.
There's nothing wrong with you.
- Sende sorun falan yok.
- There's nothing wrong with you.
- Bir kusurun yok.
You see, if it's fun, there's nothing wrong with it.
Sende görüyorsun. Bu sadece bir eğlence. Bunda yanlış bir şey yok.
If you discount the angina, the migraines and the gastritis, there's nothing wrong with me.
Anjin, migren ve gastriti saymazsan, hiçbir şeyim yok.
There's nothing wrong with that, except you got caught, sport.
- Yakalandığın zaman hariç.
You are not a decorator! There's nothing wrong with being a decorator.
Sen bir avukatsın, dekoratör değil.
Oh, there's nothing wrong. What is the matter with you?
Bir şey olduğu yok.
Then there's nothing wrong with you.
O zaman hatan yok.
- There's nothing wrong with you.
- Senin hiçbir sorunun yok.
C'mon, help me down there. There's nothing wrong with you.
Hadi çocuklar yardım edin.
There's nothing wrong with Max. I don't know why you don't want me...
Max'ın nesi var ki, anlamıyorum neden benim...
You should be pleased there's nothing wrong with me.
Bir şeyim olmadığı için, memnun olmalısın.
You see, Doctor, there's nothing wrong with my hearing.
Gördüğünüz gibi Doktor, işitmemde hiçbir sorun yok.
There's nothing necessarily wrong with hostile conflict. All I ask is that you use my patented aggression therapy mallets. - Good idea.
Dondurmaları ödedikten sonra "Teşekkürler" dedim ve yoluma devam ettim.