There's something else traduction Turc
1,919 traduction parallèle
Unless there's something else?
Gitmem gerekiyor. Başka bir şey yok değil mi?
Okay, well, there's got to be something else, then.
O hâlde başka bir şeyler olmalı.
I'm sorry, but there's gotta be something else you can do.
Üzgünüm. Ama yapabileceğiniz başka bir şeyler olmalı.
You know, it's just I heard there might be something else here.
Biliyor musunuz, burada başka bir şey olabileceğini duydum.
There's something else.
L.A'e bir bağlantı.
Yeah. But there's something else.
- Evet, fakat başka bir şey var.
You don't have to be Freud to suspect that there's something else going on here.
Başka bir şey döndüğünden şüphelenmek için Freud olmaya gerek yok.
There's something else you need to know.
- Bilmen gereken başka bir şey daha var.
Then if there's something else going on, tell me now,'cause things are about to get real complicated.
O yüzden başka bir şeyler döndüyse, şimdi söyle çünkü işler karmaşık bir hal alacak.
There's something else in here, too.
Başka bir şey daha var.
There's something else, isn't there?
Başka bir şey daha var, değil mi?
There's something else, isn't there?
- Başka şeyler de var, değil mi?
There's something else. What?
Bir şey daha var.
YOU KNOW, JOE, THERE'S SOMETHING ELSE I LOVE,
Öyle mi?
There's something else I would like him to wear.
Takmanı istediğim bir şey var.
There's something else going on here.
Burada başka bir şeyler dönüyor.
There's something else.
Bir şey daha var.
There's something else you should consider.
Dikkat etmeniz gereken birşey daha var.
There's also been something else.
ayrıca başka birşey daha var.
Yeah, but there's something else.
Ama başka bir şey daha var.
There's got to be something else. There has to be more to it.
Ben de başka bir şeylerin olduğunu düşünüyorum.
There's something else.
Sorun başka bir şey.
And then there's something else.
Bir şey daha var.
Someone's just going to write something else on there tonight.
Kesin birisi bu gece yerine başka bir şey yazacak.
No, there's something else going on here, and these zombies are connected to it.
Hayır, burada başka şeyler oluyor. ... ve şu zombiler bununla bağlantılı.
There's gotta be something else keeping him in lockport.
Onu burada tutan başka bir şey olmalı.
Vedat, there's something else I thought might grab your interest.
Vedat Abi, belki ilgi alanınıza girer diyerekten, şöyle bir şey yaptım...
There's something else you have to see.
Görmen gereken bir şey daha var.
Unless, I don't know, maybe there's something else you want to ruin.
Gerçi mahvetmen gereken başka şeyler de vardır belki!
- Maybe there's something else further on.
- Belki başka bir yerdeydi.
And there's something else.
Ve başka bir şey daha var.
No, there's something else.
Hayır, bir şey daha var.
There's something else that I don't think you know.
Ama bilmediğin bir şey daha var.
But there's something else, too. Isn't there?
Ama başka bir şey daha var, değil mi?
You're so good at so many things, you could do anything you wanted to do, you're good at everything that you do, isn't there something else you wanna do?
Pek çok şeyde başarılısın, yapmak istediğin her şeyi yapabilirsin. Yaptığın her şeyde gayet iyisin. Yapmak istediğin hiçbir şey yok mu?
Maybe there's something else that you'll find.
Belki bulacağınız birşeyler daha vardır.
But there's something else.
Ama başka bir şey var.
Okay, anybody else feel like there's something up with this guy?
Bir terslik olduğunu benden başka hisseden var mı?
I think there's something else.
Sanırım bir şey daha var.
I believe there's something else in their herring barrel for you, sir.
Varilde başka bir şey taşıdıklarını düşünüyorum, efendim.
Oh, and there's something else we've been thinking too.
Ayrıca düşündüğümüz başka bir şey daha var.
Actually, there's something else we're doing at school
Aslında, okulda yaptığımız bir şey var.
There's also something else.
Başka bir şey daha var.
Please... There's got to be something else I can do.
- En azından yapabileceğim bir şey olmalı.
There's something else I... Need to tell you.
Size söylemem gereken bir şey daha var.
But Mr. President, there's something else you need to know.
Ama Sayın Başkan bilmeniz gereken başka bir şey daha var.
And there's something else you should know.
O zaman, bilmeniz gereken bir husus daha var.
And there's something else. I don't think Russell's dead.
Bir şey daha var.
Look, I don't know if she's not talking to me and that's normal, or if there's something else going on because of, you know us.
Bak Lucy benimle konuşmuyorsa ve bu normal mi bilmiyorum ya da başka bir şey oluyorsa bizden dolayı biliyorsun.
- There's something else, okay? - Oh.
Ben başka bir şey söyleyecektim.
I think there's something else you should see out here, sir. I'm telling you, I'm telling you, in a matter of days, this place will be swarming with suits. Right away.
Bence hemen görmeniz gereken bir şey var.
there's something else going on 17
there's something 214
there's something wrong with me 39
there's something wrong with it 20
there's something wrong with him 27
there's something about him 23
there's something missing 20
there's something wrong with you 38
there's something wrong 107
there's something wrong here 21
there's something 214
there's something wrong with me 39
there's something wrong with it 20
there's something wrong with him 27
there's something about him 23
there's something missing 20
there's something wrong with you 38
there's something wrong 107
there's something wrong here 21
there's something i need to do 25
there's something you don't know 19
there's something out there 50
there's something i 17
there's something you should know 107
there's something there 54
there's something going on here 26
there's something going on 41
there's something here 70
there's something you need to know 82
there's something you don't know 19
there's something out there 50
there's something i 17
there's something you should know 107
there's something there 54
there's something going on here 26
there's something going on 41
there's something here 70
there's something you need to know 82