English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ T ] / There's something else going on

There's something else going on traduction Turc

142 traduction parallèle
There's something else going on.
Başka bir şeyler oluyor.
There's something else. Once we get going, you're on your own.
Unutmayacağın bir şey var, dışarı çıktıkığın anda kendi başınasın.
Well, it's just possible there's something else going on but I don't know what it is.
Başka şeyler de dönüyor olabilir ama ben ne olduğunu bilmiyorum.
There's something else going on.
Başka bir şey olmalı.
This may look like a suicide, but my gut tells me... there's something else going on here.
İntihara benziyor ama duygularım bana sanki..... başka birşeyin döndüğünü söylüyor.
- No, no, I think there's something else going on here.
Hayır, hayır. Sanırım bunu bu kadar büyütecek başka bir şey var.
Like she was just going through the motions... like there was something else on her mind all the time?
Sanki sadece duygularıyla hareket ediyormuş... Sanki kafasında sürekli başka şeyler varmış gibi?
There's something else going on here.
Burada başka şeyler oluyor.
It's too convenient, there's something else going on here.
Dosyaları çok kolay verdiler. Bu işin içinde, başka bir iş var.
- There's something else going on.
- Başka birşeyler dönüyor.
There's something else going on.
Burada başka şeyler oluyor.
There's something else going on.
Başka bir şeyler dönüyor.
But I do think there's something else going on here.
Fakat buralarda birşeyler döndüğünü hissediyorum.
There's something else going on.
Yoksa başka bir şey mi dönüyor?
I mean, I feel like there's something else going on.
Başka bir şey dönüyor sandım. Yoksa benden hoşlanmıyor musun?
Lana, I just think there's something else going on here.
Lana, sadece garip bir şeyler oluyor diyorum.
There's something else going on.
Bir şeyler oluyor.
I mean, either you're really evil or there's something else going on.
Yani, ya gerçekten kötü birisin ya da başka şeyler var.
The animals are eating the bacteria, but there's something else going on here too.
Hayvanlar bakterileri yiyorlar, ama burada olan başka şeyler de var.
There's something else going on here.
Burada başka bir şeyler dönüyor.
There's something else going on. I just don't know what.
Başka bir şeyler dönüyor ama bilmiyorum ne.
I don't think you're interested in sex unless there's some sort of risk or someone's watching or something else is going on!
Ortada bir risk yoksa veya etrafta birileri yoksa, veya başka bir şeyler olmuyorsa, seksle ilgilendiğini düşünmüyorum.
If that's what you really believe, then we'll go, but if you think there's even a possibility that something else could be going on here,
Eğer inandığın buysa, gideceğiz, ama az da olsa başka bir şeyler döndüğünü düşünüyorsan,
There's something else going on here, and we're missing it.
Bu işin içinde bir iş var ve onu göremiyoruz.
There's something else going on here, Jake.
Buralarda bir şeyler dönüyor, Jake.
- There's something else going on.
- Başka bir şeyler dönüyor.
There's something else going on here.
Burada bir şeyler oluyor.
But was there something else going on with him, or was Doakes just trying to shake me up?
"Ama onunla ilgili başka bir şey de var mıydı,..." "... yoksa Doakes yalnızca beni allak bullak etmeye mi çalışıyordu? "
Wolfe can babysit the girl all week for all i care. There's something else going on.
Wolfe'un maaş çekiyle mi ilgili?
there's something else going on here.
Başka birşeyler dönüyor.
There's something else going on here.
Burada başka bir şey oluyor.
- There's something else going on.
! - Burada bir şeyler dönüyor.
Believe me, there's something else going on here.
İnan bana, işin içinde başka şeyler var.
IT'S LIKE THERE'S SOMETHING ELSE GOING ON.
Sanki başka bir şeyler dönüyor.
I think there's something else going on here.
Sanıyorum orada birşeyler dönüyor.
There's something else going on.
Daha fazla zamana ihtiyacımız var.
No. There's something else going on.
Hayır başka bir şeyler oluyor.
But if Erica did do that, there's got to be something else going on.
Ama Erica böyle yaptıysa işin içinde başka iş vardır.
Okay, brooke, I understand that you're upset, but is there something else that's going on?
Pekâlâ, Brooke üzgün olmanı anlayabilirim, ama bunun dışında olan bir şey mi var?
I just feel like there's got to be something else going on here.
Ama burada başka bir şeylerin döndüğünü hissediyorum.
I know I made the call, but there's something else going on.
Hayır, çağrı yaptığımı biliyorum ama burada başka bir şeyler dönüyor.
Yeah, but... I just can't shake the feeling that he's right, that there's something else going on that we just can't see.
Evet, ama haklı olduğunu hissini üstümden atamıyorum, başka bir şey oluyor ve biz bunu göremiyoruz.
We can solve the problem of what's in the refrigerator, but I think... You know, I think there's something... There's something else going on here.
Buzdolabında neler olduğu sorununu çözebiliriz bence ama bence burada başka bir durum var.
Yes, well, there's something else going on.
Aslında konu başka.
There's something else going on with him.
Onunla ilgili başka bir şey var.
Therere's something else going on there. Mm.
Burada başka bir şey var.
You don't have to be Freud to suspect that there's something else going on here.
Başka bir şey döndüğünden şüphelenmek için Freud olmaya gerek yok.
Then if there's something else going on, tell me now,'cause things are about to get real complicated.
O yüzden başka bir şeyler döndüyse, şimdi söyle çünkü işler karmaşık bir hal alacak.
Someone's just going to write something else on there tonight.
Kesin birisi bu gece yerine başka bir şey yazacak.
No, there's something else going on here, and these zombies are connected to it.
Hayır, burada başka şeyler oluyor. ... ve şu zombiler bununla bağlantılı.
Look, I don't know if she's not talking to me and that's normal, or if there's something else going on because of, you know us.
Bak Lucy benimle konuşmuyorsa ve bu normal mi bilmiyorum ya da başka bir şey oluyorsa bizden dolayı biliyorsun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]