There's something wrong with him traduction Turc
126 traduction parallèle
- There's something wrong with him.
- Onun bir derdi var.
But, Robert, I'm sure there's something wrong with him.
Ama Robert, onda bir sorun olduğuna eminim.
There's something wrong with him, we both know it.
Onun bir sorunu var, ikimiz de biliyoruz.
- There's something wrong with him.
- Onda ters bir şey var. - Hep böyleydi.
There's something wrong with him.
Onda garip bir şeyler var.
So... o you think there is something wrong with him
Yani... burada yanlış bir şey olduğunu mu düşünüyorsun?
There must be something wrong with him.
Demek en kötüsüne oynamış.
There's something wrong with him!
Bir şey olmuş galiba!
I think there's something wrong with him.
Bir şeyi var herhalde diye düşünüyorum.
There's something wrong with him.
Bu köpekte yanlış bir şeyler var.
If he's interested in me, there's something wrong with him.
- Neden? Çünkü eğer benden hoşlanıyorsa, onda bir sorun var demektir.
Of course there's something wrong with him...
Tabii ki onda bir sorun var...
- Can't you see there's something wrong with him?
Onda birşeylerin yanlış olduğunu göremiyor musun?
There's something wrong with him.
Bir şeyi var.
There is something wrong with him.
Bir sorunu varmış.
There's certainly something wrong with him... even though he said this morning that there wasn't.
Kesinlikle ters giden bir şey var... bu sabah orada olmadığını düşündüğünde bile..
This is all about David. There's something wrong with him.
- O çocukta bir tuhaflık var.
There's something wrong with him!
Ona bir şey oldu!
There must be something wrong with him.
Onunla ilgili yanlış bir şeyler var.
I knew there was something wrong with him.
Canını sıkan bir şeyler olduğuna eminim.
There's something is really wrong with him.
Onun çok büyük sorunları var.
There's something wrong with him.
Angel'ın bir sorunu var.
There's something wrong with him.
Bir sorunu var.
There's something fucking desperately wrong with him and he needs fucking help.
O adamda yolunda gitmeyen seyler var. Yardima ihtiyaci var.
There's obviously something wrong with him.
Ayakkabılarını ve çoraplarından birini çıkarıyor.
Any guy can't make it work with you, there's something wrong with him.
Seninle anlaşamayan adamın bir sorunu vardır.
Any guy can't make it work with you, there's something wrong with him.
Eğer biri seninle iyi anlaşamıyorsa inan bana sorun ondadır.
Harald, there's something wrong with him.
Onda bİr yanlışlık olduğunu görmüyor musun? - Hayır görmüyorum, o Munnik'in oğlu.
But there's something seriously wrong with him.
Ama onda ciddi bir sorun var.
There's something wrong with him.
Onda bir gariplik var.
There`s something wrong with him.
Onun bir sorunu olmalı.
- Yes, but what if there's something wrong with him.
Haklı. Öyle ama ya bir sorunu varsa.
There's something either very wrong with you or something very wrong with him.
Yatmadınızsa ya senin ya da onun büyük bir sorunu var demektir.
I don't want him to think there's something wrong with him.
Onun kendisinde bir terslik olduğunu düşünmesini istemedim.
There's gotta be something wrong with him.
Hadi, onun da falsolu birşeyleri olmalı.
If the Lupron causes respiratory problems, it means he's not on steroids. Which means there's something else wrong with him.
Lupron solunum sorunlarına yol açarsa bu kortizon kullanmadığı ve başka bir sorununun olduğu anlamına gelir.
I mean... you can't handle the fact that my kid is better than your kid at building blocks, so you... tell me there's something wrong with him? !
Benim çocuğumun yapı taşlarını dizmede seninkinden daha iyi olduğunu kabullenemiyorsun ve onda bir sorun olduğunu söylüyorsun!
There's something wrong with him, you just don't wanna see it.
Kardeşinde bir sorun var. sadece bunu görmek istemiyorsun.
Don't you understand there's something wrong with him?
Onda bir terslik olduğunu anlamıyor musunuz?
But he's a whore, there must be something wrong with him
Fakat o bir orospu, onda birşeyler yanlış.
There's something wrong with him.
Onunla ilgili bir sorunu var.
She said there's something wrong with him.
Onun bir sorunu olduğunu söyledi.
I think there's something wrong with him.
Bence onda bir sorun var.
I spent the entire day worrying about Burke, like there was something wrong with him.
Tüm gün Burke'e üzülerek geçirdim, sanki ters bir şeyi varmış gibi.
- I can't breathe. There's something wrong with him.
Yolunda gitmeyen bir şey var.
- Dr. Bailey, there's something wrong with him.
Dr. Bailey. Bir sorun var.
There's something definitely wrong with him.
Onda yanlış giden birşey olduğu kesin.
No, there's something wrong with him.
Hayır, onda başka bir sorun var.
And when he was a little boy, I took him to doctor after doctor after doctor, and they all said the same thing... that there's something wrong with him.
O ufak bir çocukken, onu doktor doktor dolaştırdım, hepsi aynı şeyi söyledi, onda bir sorun olduğunu.
there's something wrong with him.
Bir terslik var.
There's something wrong with him.
Onunla ilgili bir sorun var.