English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ T ] / There's something wrong with it

There's something wrong with it traduction Turc

160 traduction parallèle
There's something wrong with him, we both know it.
Onun bir sorunu var, ikimiz de biliyoruz.
It's too big, Johnny. There's something wrong with it. - Chicken.
Çok büyük iş, onda yanlış olan bir şey var.
There's something wrong with her. She makes stuff up. Is it her?
Enteresan çünkü, birincisi... adamda şimdiye kadar gördüğüm en büyük eller vardı, ikincisi de... bir kadınla çocuğunu ölümden kurtardığın konusunda bir hikaye anlattı eski kocası tarafından öldürülmek istenen.
Now, if he don't laugh, if he don't think the show is any good then I know there's something wrong with it something people just ain't a-gonna take to.
Eğer o gülmüyorsa, eğer gösterinin güzel olmadığını düşünüyorsa demektir ki yanlış giden bir şeyler var insanların kabul etmeyeceği bir şeyler.
Well, if it is, it sounds like there's something wrong with its insides.
Eğer otomobilse, İçindekilerin bir şeyi var gibi görünüyor.
- There's something wrong with it.
- Önemli değil.
There's something wrong with it.
Keşke o mektubu bizzat ben götürseydim.
And I have a sneaking suspicion... there's something wrong with it.
Ve bir sorun olduğunu fark ettim.
Now, I don't know why, but there's something wrong with it. It stinks.
Niye olduğunu bilmiyorum, ama bunda yanlış bir şeyler var.
There's something wrong with the starter, so I hid it here.
Marş basmıyordu, ben de onu buraya sakladım.
No, if there's something wrong with it it's your fault... and you will hang for it.
Eğer bir sorunu varsa, sizin suçunuzdur... ve asılarak cezasını çekersiniz.
There must be something wrong with it.
Onunla ilgili yanlış birşeyler olmalıydı.
Mr. Simpson, if you have to talk it over with those humans out there, there's something wrong with all of us.
Bay Simpson, eğer oradaki insanlarla konuşmak zorundaysanız, hepimizde bir yanlışlık var demektir.
The unbelievers try to make it seem... like there's something wrong with us... that we're stupid.
Kâfirler bizde sorun varmış, aptalmışız gibi görünmesini sağlamaya çalışır.
If there's something wrong with Mikey, Neil and I will deal with it.
Eğer Mikey'de bir problem varsa Neil ve ben bununla ilgileneceğiz.
There's something wrong with it.
Burada birşeyler yanlış
There's something wrong with it!
Bu işte bir yanlışlık var!
No, there's probably something wrong with it. Think it through.
Hayır büyük ihtimalle bir eksiği falan vardır, iyi düşün.
Did it ever occur to you that the fact that so many people want to leave might mean that there's something wrong with your society?
Toplumunuzdan bu kadar fazla kişinin ayrılmak istemesi toplumunuzda bir sorun olduğu fikrini, hiç sende oluşturdu mu?
Look, like I said, maybe I don't want to admit there's something wrong but if he's got this thing we'll deal with it.
Bak, söylediğim gibi, belki bunu ona yakıştıramıyorum ama bu şeyden varsa ilgileneceğiz.
There's something wrong with it.
Bir problem var.
- I tried to call, but it seems there's something wrong with your phone.
Aramayı denedim. Ama telefonunda bir sorun var.
- Listen, I can wrap it up- - l can't do it because there's something wrong with my stomach.
- Dinleyin, sizin için paket yapıp - Yiyemem çünkü midemle ilgili bir sorun var.
There's definitely something wrong with it.
Birada kesinlikle bir sorun var.
And your instincts tell you there's something is wrong with Kaya, or is it with Malone?
Ve içgüdülerin de sana Kaya ile ilgili yanlış bir şeyler var diyor. Yoksa Malone ile mi ilgili?
There's something wrong with it.
Yanlış olan birşeyler var.
Any guy can't make it work with you, there's something wrong with him.
Seninle anlaşamayan adamın bir sorunu vardır.
Any guy can't make it work with you, there's something wrong with him.
Eğer biri seninle iyi anlaşamıyorsa inan bana sorun ondadır.
If there's something wrong with your pipe... the Dan D. Fine will clean it out.
Eğer kamışınla ilgili bir problemin varsa... Dan D. Fine onu çözecektir.
- Is there something wrong with it?
Onun ne yanlışı var?
There's something wrong with your ass, it came from when your dad spanked you as a child!
Senin poponda yanlış birşeyler var. Sanırım baban seni küçükken fazla pataklamış!
If there is something wrong with me that I don't know about, then you owe it to me as my best friend to tell me!
Eğer bende yanlış olan şeyler varsa, en iyi arkadaşım olarak bunları bana söylemekle yükümlüsün!
No, but if you need it to do more then maybe there's something wrong with your life.
Hayır. Ama daha fazlasını istiyorsan yaşamında ters giden bir şeyler olabilir.
There is something wrong with you, Ensign... and I intend to find out what it is.
Sende bir şeyler var, asteğmen... ve bende ne olduğunu bulmaya çalışıyorum.
There's something wrong with it if you're letting it out of your hands.
Bunu elinden çıkarıyorsan gerçekten ters bir şey olmalı.
So either the stock market crashed or there's something wrong with me and no one is willing to talk about it.
Neler oluyor? Ölüyor muyum?
There's something wrong with your story, but I can't put my finger on it.
Söylediklerinde bir tutarsızlık var ama ne olduğunu bulamadım.
- There's something wrong with it.
- Bununla ilgili bi sorun var.
Chris had this autopsy pulled, Duck, he must've suspected there was something wrong with it.
Chris, raporu arşivden çıkarmış. Yanlış bir şey olduğundan şüphelenmiş olmalı.
It's just that there's something wrong with my left foot.
Sol ayağımda bir sorun var.
If Clark's right and there's something wrong with you, then take care of it.
Eğer sende yanlış olan bir şeyler olduğu konusunda Clark haklıysa bence bunu halletmelisin.
Hi, I've tried this number all morning and I wonder if you can find out if there's something wrong with the line, if it's disconnected, or if I can make an emergency breakthrough.
Merhaba, sabahtan beri bu numarayı arıyorum ve acaba, arızalı mıdır yoksa kapatılmış mıdır ya da meşgul ise acilen araya girmek mümkün müdür öğrenmek istiyorum.
She works for it though. Is there something wrong with working for it?
Çok güzeldir.Bunun için çok çalışır ama.
It's not like there's something wrong with her and she's got an illness where she really needs the jacket.
Sapasağlam kadın, hasta masta değil. Monta ihtiyacı yoktu ki.
If the Lupron causes respiratory problems, it means he's not on steroids. Which means there's something else wrong with him.
Lupron solunum sorunlarına yol açarsa bu kortizon kullanmadığı ve başka bir sorununun olduğu anlamına gelir.
There's something wrong with him, you just don't wanna see it.
Kardeşinde bir sorun var. sadece bunu görmek istemiyorsun.
If there's something wrong with this Gate, I wanna know what it is before anyone else walks through it.
- Geçitte bir sorun varsa oradan başka biri geçmeden önce ne oldugunu ögrenmek istiyorum.
Look, there was something wrong with 2485 now maybe you sensed it, maybe you didn't, but there's something wrong with this flight, too.
Bak, 2485'le ilgili bir sorun vardı. Belki hissetmişsindir ama bu uçuşla da ilgili bir sorun var.
"you know if you're criticizing the president it's unpatriotic and there's something wrong with you and you may be a terrorist..."
Siz de biliyorsunuz, Başkan'ın vatanseverliğini eleştirirseniz eğer, ya sizde bir takım tuhaflıklar vardır, ya da belki bir terörist bile olabilirsiniz.
There must be something wrong with it. "
"Burada yanlış bir şeyler olmalı."
What makes you think there's something wrong with it?
Onda bir şey olduğunu size düşündüren nedir?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]