There's something you need to see traduction Turc
143 traduction parallèle
There's something you need to see.
Görmen gereken birşey var.
There's something you need to see.
Görmen gereken bir şey var.
There's something in me that you need to see.
İçimde görmen gereken bir şey var.
There's something I need you to see so you're properly motivated.
Görmenizi istediğim bir şey var böylece doğru motivasyonunuz olur.
There's something in my apartment that you need to see.
Evimde görmeni istediğim bir şey var John.
There's something I think you need to see.
Senin görmen gereken bir şey olduğunu düşünüyorum
I need you to look at the evidence and just see if there's something I'm missing.
Delillere bir bakman gerekiyor sadece birşeyler kaçırmışsam diye.
I just had to. Something told me,'There's something in there you need to see.'
İçimden bir ses içeri girmemi söyledi.
Michelle, I found nothing in Jack's records, but there's something you need to see.
Michelle, Jack'in kayıtlarında hiç bir şey bulamadım. Ama görmen gereken bir şeyler var.
There's something you all need to see.
Hepinizin görmesi gereken bir şey var.
There's something you need to see.
Yarbay Carter, görmeniz gerek en bir şey var.
Aang, there's something you need to see.
Aang, bunu görmen gerek.
Anyway, there's something you need to see.
Her neyse, görmeniz gereken bir şey var.
Ok, JJ, I need you to see if the originating detective can meet us at the house'cause there's just something really funky about this whole investigation.
Pekâlâ, JJ. Araştırmayı yapan dedektifin bizimle olay yerinde buluşup buluşmayacağını öğrenmeni istiyorum. Bütün bu soruşturmada tuhaf olan bir şeyler var.
There's something else you need to see.
Görmen gereken başka bir şey daha var.
Danny, there's something here you really need to see.
Danny, burada bir şey var. Mutlaka görmelisin.
I said there's something you need to see.
Mutlaka görmen gerek, dedim.
Clark, I think there's something you need to see.
Clark, sanırım görmen gereken birşey var.
Detective, there's something in here I think you need to see.
Dedektif, burada görmeniz gereken bir şey olduğunu düşünüyorum.
Boss. Think there's something you need to see.
Patron, görmen gereken bir şey var.
There's something that you need to see.
Görmen gereken bir şey var.
I think there's something you need to see.
Sanırım görmen gereken birşey var.
- There's something that you need to see, dad.
- Görmen gereken birşey var, baba.
There's something you two need to see.
İkinizin görmesi gereken birşey var.
So, great to see you... Listen, Jez, there's something I need to tell you.
Dinle Jez, sana söylemem gereken bir şey var.
Henry, there's something you need to see.
Henry, görmen gereken bir şey var.
There's something you need to see. Oh, my God!
Görmen gereken bir şey var.
There's something I need you to see.
Görmeni istediğim bir şey var.
You said there's something you need us to see?
Görmemiz gereken bir şey olduğunu mu söylemiştin?
There's something you need to see.
- Bin dedim, görmen gereken bir şey var.
Second, there's something you need to see.
İkinci olarak ise görmen gereken bir şey var.
There's something you need to see.
Bunu görmeniz gerek.
Faora, there's something you need to see.
Faora, görmen gereken bir şey var.
There's something you need to see.
Görmeniz gereken bir şey var.
Hotch, there's something you need to see.
Hotch, görmen gereken bir şey var.
But there's something you need to see.
Ama görmeniz gereken birşey var.
Lieutenant, there's something you really need to see.
Komiserim, görmeniz gereken bir şey var.
There's something you need to see.
Görmeniz gereken şeyler var.
There's something that you need to see.
Görmeniz gereken bir şey var.
There's something I need you to see.
Görmenizi istediğim bir şey var.
Hey, there's something over here you need to see.
Burada görmen gereken bir şey var.
Actually there's something you need to see.
Asıl senin görmen gereken bir şey var.
There's something you need to see first.
Önce görmen gereken bir şey var.
It's something like, "Sometimes you need to see the snake " in the bush to know it's really there. "
"Bazen çalılıktaki yılanı bilmek için onu görmen gerekir.", gibi bir şeydi.
There's something I think you need to see.
Görmen gerektiğini düşündüğüm bir şey var.
Gentlemen, there's something you need to see.
Beyler, görmenizi istediğim bir şey var.
- There's something you both need to see.
- İkinizinde görmesi gereken bir şey var.
There's something you need to see.
Görmen gereken bir sey var.
There's something you need to see.
Burada görmeniz gereken bir şey var.
There's something you need to see.
Burada görmen gereken bir şey var.
There's something you need to see.
- Görmen gereken bir şey var.