There was nothing we could do traduction Turc
132 traduction parallèle
We can reproach ourselves until kingdom come, but there was nothing we could do.
Krallık gelene kadar kendimizi suçlayabiliriz ama elimizden gelen hiçbir şey yoktu.
There was nothing we could do.
Yapabileceğimiz bir şey yoktu..
There was nothing we could do.
Yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu.
There was nothing we could do.
Mermiler yağmur gibi yağıyordu.
There was nothing we could do.
Bizim geleceğimizi biliyorlarmış demek.
- There was nothing we could do.
- Yapabileceğimiz bir şey yoktu.
There was nothing we could do.
Yapabileceğimiz birşey yok
There was nothing we could do about it.
Bunun için yapabileceğimiz bir şey yok.
There was nothing we could do about it.
Yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu.
There was nothing we could do.
Yapabileceğimiz birşey yok.
By the time he got here there was nothing we could do.
Tercihen canlı ama gerekirse ölü.
By the time he got here there was nothing we could do.
Çok kan kaybetmiş. Hastayı kurtaramadık.
There was nothing we could do.
Yapabileceğimiz bir şey yoktu.
There was nothing we could do about it, it had to happen.
Bu konuda yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu, bu olmalıydı.
But there was nothing we could do about it, so we buried her.
Ama yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu, biz de onu gömdük.
And there was nothing we could do.
Ve yapabileceğimiz bir şey yoktu.
Ethan, there was nothing we could do.
Ethan, yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu.
'There was nothing we could do.'
Yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu.
- There was nothing we could do.
- Yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu.
There was nothing we could do.
Elimizden gelen hiçbir şey yoktu.
There was nothing we could do, so..
Yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu, o yüzden...
There was nothing we could do
Yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu
there was nothing we could do, it was fate, irrevocable destiny.
Yapabileceğimiz bir şey yoktu. Alın yazısı, değişmez kader.
There was nothing we could do.
Yapabilecek bir şeyimiz yoktu.
There was nothing we could do for them.
Onlar için yapabileceğimiz bir şey yoktu.
We tried to resuscitate him, but there was nothing we could do.
Kurtarmaya çalıştık, ama yapacağımız pek fazla bir şey yoktu.
I'm sorry, detectives, there was nothing we could do.
Üzgünüm, detektif, yapabileceğimiz hiçbir şey yok.
We tried everything. There Was nothing We could do.
Elimizden gelen her şeyi yaptık.
There was nothing we could do.
Yapabileceğimiz bir şey yok.
He got septic... and there was nothing we could do.
Kan zehirlenmesi oldu ve yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu.
We're gonna arrest these guys you're gonna Write a Witness report saying they leapt in front of our car and there Was nothing We could do.
Bu elemanları tutuklayacağız sen de, onların aniden önümüze çıktığını ve bizim elimizden bir şey gelmediğini belirten bir tanık ifadesi yazacaksın. Nasıl ama?
There was nothing we could do.
Yapabileceğimiz hiç bir şey yok.
Once I figured out what happened to you, I realized there was nothing we could do.
Ben sana ne olduğunu bulur bulmaz, fark ettim ki yapabilecek hiçbir şeyimiz yoktu.
There was- - there was nothing we could do.
Yapabileceğimiz bir şey yoktu.
There was nothing we could do, Kyle.
Yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu, Kyle.
But since they stopped on this side of the Arno, and there was nothing more we could do, we went and joined them.
- Ama Arno savaşı durduğundan ve artık yapacağımız başka bir şey kalmadığından gidip onlara katıldık.
They moved fast, we were outnumbered, there was nothing I could do.
Aniden davrandılar, sayıca azdık, yapabileceğim hiç bir şey yoktu. - Çavuş.
There was nothing we could do, mervyn.
Ben gidip onu görmeliyim.
Paul, there was nothing we or anybody else could do.
Paul, bu boşuna, biz ya da başka kimse bunu yapamaz.
We all know there was nothing you could do.
Orada yapabileceğin bir şey yoktu, bunu hepimiz biliyoruz.
There was nothing we could not do.
Yapamayacağımız şey yoktu.
There was really nothing much we could do, other than pray.
" Gerçekten yapabileceğimiz fazla bir şey yoktu, dua etmekten başka.
'There was obviously nothing we could do.'
Gerçekten yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu.
There was nothing more we could do for him.
Onun için yapabileceğimiz bir şey yok.
I mean, there was nothing that we could do to deserve...
Ne yaparsak yapalım böyle bir şeyi...
There was nothing we doctors could do.
Çevre garnizonlardan takım takım asker, kurtarma çalışmalarına katkı için gönderildi.
He could be a royal pain, I could be a brat, but when push came to shove, we were the fabulous fornoy boys and there was nothing- - nothing that I wouldn't do for him.
O tam bir baş belası, ben de yaramaz bir velet olabilirdim ama yeri geldiğinde Muhteşem Fornoy Çocukları'ydık. Ve onun için, onun için yapmayacağım hiçbir şey yoktu.
It wasn't reversible, there was no immunity to it, no vaccine, nothing we could do.
Tersine çevrilemezdi, bir panzehiri, bir aşısı yoktu. Yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu.
We ran over this body here. There was nothing I could do to avoid her.
Anlarsın bu kadının üzerinden geçmişiz ama onu ezmekten başka çarem kalmamıştı.
Christine, there was nothing I could do. We ran out of time.
Christine yapabileceğim bir şey yoktu.
i know, when we were stranded in the desert i felt like there was almost nothing i could do.
Biliyorum, çölde mahsur kaldığımız zaman yapabileceğim neredeyse hiç bir şey yokmuş gibi hissettim.