English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ T ] / They're gone

They're gone traduction Turc

3,063 traduction parallèle
They're gone.
Gittiler.
- Damn it, they're gone.
- Lanet olsun, gitmişler.
They're all gone.
Hepsi gitti.
You couldn't see it, but I could, so now they're all gone.
Sen bunu göremiyordun ama ben gördüm o yüzden hepsi gitti.
They're gone!
Gittiler.
They're - They're gone.
Gittiler.
They're just gone!
Gittiler işte!
They're... they're gone.
Onlar..
They're just gone!
Gittiler!
You know what, baby, they're gone. It's time for us to move on.
Onlar gittiğine göre biz önümüze bakalım artık.
We need to go back inside before they notice that we're gone, okay?
Gittiğimiz fark edilmeden içeri geri dönmeliyiz tamam mı?
I'm telling you, they're long... Gone.
Onlar çoktan gitmişlerdir.
I'll tell you it all when they're gone.
Onlar gidince sana hepsini anlatacağım.
Well I just wanna... I think we should, you know, you know, if they're gonna be gone forever, then we should... we should put a case forward.
Bence şey yapmamız gerekiyor sonsuza kadar ortadan kalkacaklarsa, en azından mantıklı sebepleri olsun.
They're gonna miss me when I'm gone.
Gittiğim zaman özleneceğim.
They're gone.
Gitmişler.
And once they're both gone, the Troubles in Haven stop.
Gittiği zaman da Haven'daki sorunlar son buluyor.
And once they're both gone, the troubles in Haven stop.
Gittiği zaman da Haven'daki sorunlar son buluyor.
Okay, claire, they're gone.You can come out now.
Claire, gittiler. Çıkabilirsin.
They're all gone now.
Onların hepsi şimdi gitti.
We'll talk about this when they're gone.
Bunu gittikleri zaman konuşacağız.
Yes, I'm grasping at straws, because if that file is gone, that means they're coming after you, and there's absolutely nothing I can do.
Evet, boşa kürek çekiyorum çünkü şayet dosya yandıysa bu senin peşine düşeceği ve benim de yapabileceğim hiç bir şeyim yok demek oluyor.
They're just showing some muscle now that she's gone.
Aggie'nin adamları. Sadece o gittiği için, biraz kas gösterisi yapıyorlar.
They're gone.
- Gittiler.
But they're gone now and so is any awareness of you or your neighbors who are getting evicted from their homes they've been making payments on for years.
Ancak şimdi gittiler, ve sizin ya da yıllardır ödeme yaptıkları evlerinden tahliye edilen komşularınızın çektiği ilgi de onlarla beraber gitti. - Hadi, hadi.
Every other firm that started out when we did, they're gone.
Bu işe başladığımızda bizimle birlikte başlayan diğer bütün firmalar, bittiler.
They're all gone, right?
Gittiler mi?
They're long gone.
Onlar gitti.
- No. They're all gone.
- Yok, kimse kalmadı.
Rodriguez and that other guy... they're gone!
Rodriguez ve diğer adam. Gittiler!
They're gone.
Gidiyorlar.
But they're both gone.
Fakat ikiside gitmiş.
Sorry, Detective, I think they're gone for the day.
- Üzgünüm Dedektif, çıktılar.
Get back to the infirmary before they realize you're gone.
Onlar, senin gittiğini anlamadan önce revire geri dön.
Bekir, they're gone.
Bekir, gittiler.
Sir, they're gone.
- Komutanım, hepsi gitmiş.
They're- - they're gone.
Hepsi... hepsi gitmiş.
Okay, I've got songs that have gone multiplatinum, and you still don't think they're good enough to play here.
Milyonlar satan şarkılarım var ve sen, yine de burada çalmak için yeterince iyi olmadıklarını düşünüyorsun.
They're my favorite things in the whole world, and now they're gone.
Hayatta en sevdiğim şeylerdir, ve şimdi yoklar.
They're all gone.
Hepsi gitmiş.
They're gone.
Orada yoklardı.
Once they're gone, they're gone.
Bitiyor, bitiyor.
They're gone!
Bitmişler!
When they're gone, I'm done.
Onlar bittiklerinde de kaçarım.
They're long gone.
Çoktan gitmişler.
- I think they're gone.
- Sanırım gittiler.
They're gone!
Gittiler!
They're all gone!
Hepsi gitti!
They're just gone.
Sadece gittiler.
Both phones, they're gone.
İki telefonla da bağlantı kesildi.
Once we're gone, they'll have nothing but dust and radiation.
Gittiğimiz zaman toz ve radyasyondan başka bir şeyleri olmayacak.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]