English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ T ] / They're not happy

They're not happy traduction Turc

178 traduction parallèle
You can say what you like, but they're not happy.
Ne istersen söyleyebilirsin, ama mutlu değiller.
They're not always happy, Miss Betsy.
- Hep böyle mutlu değiller, Bayan Betsy.
This time they're not happy.
Bu sefer mutlu değiller.
That's why they're not happy about it.
O yüzden hiç memnun olmadılar.
You see, the Canadians would be happy to accommodate you but they can't because they're under orders, and they're not allowed to fight.
Gördüğün gibi Kanadalılar seninle ilgilenmeyi isterler fakat onlar emir altındalar, ve kavga etmeleri yasaktır.
Skinny people are happy because they're not fat.
Zayıf insanlar mutludurlar. Çünkü şişman değildirler.
They're not happy with each other.
Beraber hiç mutlu değiller.
They're not happy together.
Birlikte mutlu değillermiş.
But they're not happy about it.
Ama mutlu etmez.
I think they're not too happy with me.
Benden pek memnun değiller.
They're not happy with what we're doing.
Bizden memnun değiller.
They're not too happy.
Hiç mutlu değiller.
They are not geese but swans, and they're swimming and they're happy... that they have lots of air and water.
Onlar kaz değil kuğu yüzüyorlar ve mutlular çünkü çok fazla hava ve su var.
But the one thing I do know is, they're not happy if you don't spend the night.
Ama bildiğim bir şey varsa o da, yatıya kalmazsan mutlu olmadıklarıdır.
And they're not gonna be happy if he dies because he was blackmailed...
Ve şantaj yüzünden ölürse, kimse mutlu olmayacak...
Now, I'm gonna have to notify the insurance company. They're not gonna be too happy because this baby's gonna be hard to replace.
Bakın, bu durumu sigorta şirketine bildireceğim ve onlar da hiç mutlu olmayacaklar çünkü bebeğimin yerini doldurmak çok zor.
They're not happy about what happened.
Olan şeyden dolayı, hiç mutlu değiller.
They're not happy to see me here.
Beni gördüklerine hiç memnun olmadılar.
You may not have been paying attention... but very few people, unless they're psychotic... just sort of say, "Yesterday I was happy. Today, I'm outta here."
Dikkat etmiyor olabilirsin ama çok az insan, eğer deli değillerse böyle demez : " Dün mutluydum.
- They're not happy. No.
- Mutlu değiller.
- They're not happy?
Hayır.
They're not happy with the information collected by the Defiant.
Defiant sensörlerinin topladığı bilgilerden de memnun değiller.
They're not happy even in Paradise.
- Garip şey... Cennet'de bile mutlu değiller.
- They're not gonna be happy.
- Pek mutlu olmayacaklar.
It's just that they're not happy words, and it don't make me happy to hear them.
Sadece hoş kelimeler değiller, ve bunları duymak bana hiç iyi gelmiyor.
They're not happy.
Mutlu olmadıklarını.
They're not happy about the telepaths having found out most of their secrets.
Sırlarının telepatlarca ele geçirilmesinden hoşnutsuzlar.
- They're not happy for me... - to be involved in politics.
Politikaya girmemin doğru olmayacağını düşünüyorlar.
They're not happy unless they're outside, you know, raking'leaves or tapping'a tree for maple syrup.
Dışarıda yaprakları falan... temizliyorlar.
Our visitors have arrived and I'm happy to report they're not empty-handed.
Diğer evrendeki misafirlerimiz geldiler ve elleri boş gelmediklerini söylemekten gurur duyuyorum.
They're not happy.
Mutlu falan değiller.
They're not even happy with a big house.
Kocaman evde bile mutlu olmayı beceremiyorlar!
They didn't want anybody in there except for T'Pol, so they're not too happy right now.
T'Pol dışında orada kimsenin olasını istememişlerdi, şimdi ise pek mutlu değiller.
I have a feeling they're not gonna be happy about the information exchange.
Bu bilgi takası hoşlarına gitmeyecek, kendim açıklamalıyım.
- They're not happy.
- Ne olmuş?
They're so happy I'm not suing, I got an extra month paid maternity leave.
Dava etmediğim için çok mutlular ve fazladan bir ay ücretli doğum izni verdiler.
Like I said, they're not gonna be too happy... with me walkin'out.
Dediğim gibi, ben olmadan da... yola devam edilince çok mutlu olmuyorlar.
You tell'em you're not happy... with what they fuckin'pass as work down here.
Onlara bu işte artık eskisi gibi mutlu olmadığını söyleyeceksin.
And when you're not happy, they ain't gettin'paid.
Ve sen mutlu olmadığında onlarda para alamayacaklar.
I got to talkin'with the men and they were telling things they're not happy with.
Adamlarla konuştum ve bana memnun olmadıkları şeyleri söylediler.
Look, they're not happy.
Bak, mutlu değiller.
They're not gonna be happy anywhere right now.
Şuan hiçbir yerde mutlu olmayacaklar.
They're not happy they're occupied.
İşgalde olmaktan mutlu değiller.
- They're not happy.
- Mutlu değiller.
- They're not happy?
- Mutlu değiller mi?
They're not happy. Oh, Rory.
Mutlu değiller.
They're not too happy about that jeep, by the way.
Bu arada, cipi almandan çok mutlu değiller.
- Silence! - They're not too happy about that, then.
Sessizlik!
'Cause when we don't, our customers aren't happy. And when they're not, we suffer and our lives go to shit.
Çünkü öyle olmazsak müşterilerimiz mutlu olmaz.
They're not gonna be happy, so just...
Haklısın. Bundan hoşlanmayacaklar.
You're not pleased they're happy?
Pek hoşuna gitmemiş gibiydi, en azından mutlular.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]