They're not human traduction Turc
147 traduction parallèle
They're not human.
İnsan değiller.
They're not human!
Onlar insan değil!
Those flying Gypsies look like you and me, but they're not human beings.
Beni dinle. O uçan göçebeler senin benim gibi görünüyorlar ama onlar insanoğlu değil.
They're not human.
Onlar insan değil.
We may never find the answer to that one... but the important point is, they're not human.
Bu sorunun cevabını asla bilemeyiz ama asıl önemlisi, bunlar insan değil.
They're not motivated by human emotion such as rage and pity.
Hiddet ya da merhamet gibi insani duygulara sahip değiller.
I'm just smiling, thinking about all the poor human beings who allow themselves to love, whether they're artists or famous people or not.
Sanatçı veya ünlü olup olmamalarına bakmadan kendilerini, aşık olmakta özgür sananları düşünüyordum da ondan gülümsedim.
Actors are not animals. They're human beings.
Oyuncular hayvan değil, insan.
You're right, they not human, ordinary mortals could not resist... the might of the Roman army.
Haklısın, değiller, sıradan ölümlüler Roma ordusunun kudretine dayanamazdı.
But they're not characteristically human.
Ancak karakteristik olarak insani değiller.
Those two are creatures. They're not human beings.
O iki adam birer yaratık.
They're not human.
Bunlar insan değil.
It's hard for me to believe that they're not actually human beings.
Gerçek insan olmadıklarına inanmak gerçekten çok güç.
- But they're not human.
- Ama insan izi değil.
Relax, they're ox heads, not human.
Panik yapma. Bu sadece öküz kafası.
Pike, they're not even human.
Pike, bunlar insan değil.
Whether or not we agree with that way of life, or whether they're human, is irrelevant.
Yaşam tarzlarını kabul edip etmememiz de, insan olup olmamaları da konu dışı.
They look human, but they're not.
İnsan gibidirler, veya değildirler.
They're not truly human.
Onlar gerçekten insan değiller.
I've given them every medical test I can think of but the only thing I can tell you for sure is they're not human.
Aklıma gelen bütün tıbbi testleri yaptım size kesinlikle söyleyebileceğim tek şey insan olmadıkları.
Those demons, they're not human.
- İblisler. Bunlar insan değil.
But I do know they're not human.
Ama insan olmadıklarından eminim.
- But they're not human.
- Ama onlar insan değil.
They're human beings, not animals!
Onlar insan, hayvan değil!
No otfense, honey, but really, they're not human.
Gücenmek yok tatlım, ama gerçekten insan değil onlar.
The hair follicles, they're not human.
Kıl folikülleri, insan kılı değil.
"Jews are not real human beings," or "They're a corruption of the race."
Dün gece notlarımı gözden geçirdim.
If you're not human, they would have mentioned it.
İnsan olmasan, bunu söylerlerdi.
Yes they do, or they're not human.
Zorunda, yoksa insan olmaktan çıkarız.
They're not human! You've got to be quiet.
Sakin olmalısın Vicki!
- They're not human.
- İnsan iskeleti değil.
But they're not infecting just any human cells... They seem to be focusing on one particular girl.
Ama sadece insan hücrelerini değil, özellikle bir kız üzerinde duruyorlar.
- They're not human.
Onlar insan değil.
But to say they're not human... Lieutenant, I don't have the right, nor the intention to point out your mistake.
Ama onların insan olmadığını söylemek... size hatanızı göstermek gibi bir hakkım ya da niyetim yok.
Reich said these things are not the way human beings are originally destined to be, they're the result of not permitting the original impulse to express itself.
Reich'e göre bunlar insanlığın kaderi değildi. Orijinal dürtülerin açığa çıkmasına izin verilmediği için böyle oluyordu.
You're human, they're not.
Sen insansın, onlar değiller.
- Because they're not human.
- Çünkü onlar insan değil.
Oh, there's no point in discussing human rights, since they're not human, so they don't have rights.
İnsan haklarını konuşmanın yararı yok, çünkü onlar insan değil, yani onların kuralları yok.
But they're not familiar with human physiology.
ama insan fizyoloji sine de alışık değiller.
Your toys may be a lot of fun, but... they're not human like us.
Belki oyuncakların çok eğlenceli, ama... onlar bizim gibi insan değiller.
But to say they're not human... nor the intention to point out your mistake.
Ama onların insan olmadığını söylemek Teğmen, size hatanızı göstermek gibi bir hakkım ya da niyetim yok.
They're human and not human at the same time.
Onlar insandır ve aynı zamanda insan değillerdir.
If they're not, then Mothra will declare war on the human race.
Aksi takdirde, Mothra insan ırkına savaş ilan edecektir.
They're not human anymore.
Artık insan değiller.
- They're human beings not viruses.
- Onlar virüs örneği değil, hepsi birer birey.
They're human beings. John. not sheep.
Onlar insan evladı John.Koyun değil.
Maybe they're not human.
Belki de insan değillerdir.
They're not seen as transformative forces that can change a human being, that can change a society.
Yazı ve sanat bir insanı, bir toplumu değiştirebilen dönüştürebilen birer güç olarak algılanmıyor.
It's almost like they're not real human beings.
Bu sanki neredeyse onların gerçek birer insan olmadığı izlenimini uyandırıyor.
Whatever they are, they're not human.
Her ne idilerse, insan degiller.
They're not human, Helo.
İnsan değiller, Helo.
they're not happy 17
they're not going anywhere 43
they're not yours 24
they're not here 176
they're not stupid 24
they're not 686
they're not so bad 28
they're not mine 63
they're not bad 26
they're not the same 18
they're not going anywhere 43
they're not yours 24
they're not here 176
they're not stupid 24
they're not 686
they're not so bad 28
they're not mine 63
they're not bad 26
they're not the same 18
they're not home 27
they're not working 17
they're not people 24
they're not there 40
they're not responding 17
they're not coming back 41
they're not coming 82
they're not answering 20
they're nothing 23
they're not dead 43
they're not working 17
they're not people 24
they're not there 40
they're not responding 17
they're not coming back 41
they're not coming 82
they're not answering 20
they're nothing 23
they're not dead 43