They're not moving traduction Turc
91 traduction parallèle
They're not even moving.
Hareketten aciz fukara adamlar.
I can see some people, but they're not moving either.
Bir kaç kişi görüyorum ancak onlar da kımıldamıyor.
But they're not moving fast enough.
Ama yeterince hızlı ulaşmıyorlar.
I'm moving to within 30 to 60 feet of them and they're not afraid.
Onlara 10-20 m kadar yaklaşıyorum ve korkmuyorlar.
They're not moving.
Kıpırdamıyorlar.
- They're not moving. You're clear.
- Hiçbiri hareket etmiyor.
They're paying in cash, and they're not moving the money through the banks.
Peşin ödüyorlar ve parayı nakletmek için banka kullanmıyorlar.
I don't know why they're not moving it up to center ice.
Neden atak yapmadıklarını anlamıyorum?
They're not moving.
Bunlar neden durdu?
They're not moving away.
Uzaklaşmıyorlar.
- They're not moving.
- Hareket etmiyorlar.
You're not moving there. I looked at other places. They are simply not affordable.
Yemeklerini mutlu ve disfonksiyonel sessizlik içinde tüketen o çiftlerden biriymişiz gibi davranamaz mıyız?
They're not moving because of the Commandos.
Komandolar yüzünden hareket etmiyorlar.
- They're not moving the ball as usual.
Her zamanki gibi top çevirmiyorlar.
But listen, Monica and Chandler had a big fight and they're not moving in.
Monica ve Chandler kavga ettiler ve beraber yaşamayacaklar.
- I don't see them and they're not moving.
- Onları göremiyorum ve hareket etmiyorlar.
But they`re not | moving in together until after | the wedding.
Fakat onlar düğün olmadan, önce birlikte yaşamayacaklar.
My hunger strike will not end until Duff admits they're moving the team!
Duff, takımı taşıdığını kabul edene kadar açlık grevim sürecek!
This is no good. They're not moving.
Bu iyi değil.
They're not moving.
Hareket etmiyorlar.
But they're not moving.
Ama hareket etmiyorlar.
Looks like they're not moving.
Görünüşe göre kımıldamıyorlar.
- They're not moving.
- Kıpırdamıyorlar.
They're not moving forward.
İlerlemiyorlar.
Especially not if they're moving into print.
Özellikle hesaplarını tutmadılarsa.
Drug addicts who think they're on a trip, only the car's not moving.
Duran bir arabada seyahate çıktığını sanan uyuşturucu bağımlıları.
Caitlin, they're not moving.
Kıpırdamıyor!
Okay well, Steven and Samantha are moving back downstairs because they're not gonna stop fighting.
Pekâlâ, Steven ve Samantha alt katı taşınıyor çünkü kavga etmeyi bırakmayacaklar.
They're not actually moving?
Hareket etmiyorlar, değil mi?
A car's blocking the way. They're not moving.
- Arabanın biri yolu kesti.
They're not moving- - I don't understand.
Kıpırdamıyorlar. Anlayamıyorum.
They're not moving...
Hiç satmıyorlar.
They're not cheating, but one of them is moving.
Kopya çekmiyorlar. Bir tanesi bir yere gidiyor.
Not officially, but you know, they're moving kind of fast.
Resmi olarak değil ama bilirsin, biraz hızlı hareket ediyorlar.
If they suspect you're not 100 %, you'll be out or dead, and, well, we have no one moving up the inside like you.
Senden % 100 emin olmazlarsa ya şutlanırsın ya da ölürsün. Ve elimizde senin gibi başka kimse yok.
Who ever they are, they're not moving. They're incapacitated.
Onlar her kimse, hareket etmiyorlar, şu an acizler.
They're not elected, then don't serve a limited term, they don't report to anybody, and at the very top of the corporatocracy you really can't tell whether the person is working for a private corporation or the government because their always moving back and forth.
Seçilmemişlerdir, sınırlı bir süre için hizmet etmezler kimseye hesap vermezler ve Corprotocracy'nin en tepesindeki kişilerin özel bir şirket için çalışan biri mi yoksa hükümette mi görev aldığını ayırt edemezsiniz, çünkü dönüşümlü olarak öne çıkar ve geri çekilirler.
They're not moving.
Çekilmiyorlar.
It means that the salmon that are in the system now, they're not moving.
Bu somonların sabit olduğu anlamına geliyor. Hareket etmiyorlar.
They're not moving!
Hareket etmiyorlar!
You actually think they're not moving in together?
Gerçekten birlikte yaşamaya başlamayacaklarını mı düşünüyorsun?
I'm sorry, but they're not moving in.
Kusura bakma ama onlar buraya taşınmayacak.
They're not moving his legs enough.
Bacaklarını yeterince hareket ettirmiyorlar.
Hurry, they're not moving.
Acele et, hareket etmiyorlar.
! Do you not see how slow they're moving? !
Ne kadar ağır hareket ettiklerini görmüyor musunuz?
They're not moving on for years.
Yıllarca unutamayız.
Not only are they moving, but they're flying away from Earth at incredible speeds.
.. sadece hareket etmekle kalmayıp inanılmaz hızlarlar dünyadan da uzaklaştıklarını keşfetti. Bu, Büyük Patlamanın ilk gerçek kanıtıydı.
They're blaming us for not moving fast enough.
- Bizi, yeteri kadar hızlı olamamakla suçluyorlar.
They're not moving anything up.
Biliyorum.
Xavier's too smart to get tripped up on something like that. If they're moving money to help Price flee, it's not showing up. Nothing on the church accounts.
- Kilise hesabında da bir şey yok.
It's not bad enough they're moving into town. Now they want a housewarming gift?
Kasabaya taşınmaları kötü değilmiş gibi bir de hoş geldin hediyesi mi istiyorlar?
they're not happy 17
they're not going anywhere 43
they're not yours 24
they're not here 176
they're not stupid 24
they're not so bad 28
they're not 686
they're not mine 63
they're not the same 18
they're not bad 26
they're not going anywhere 43
they're not yours 24
they're not here 176
they're not stupid 24
they're not so bad 28
they're not 686
they're not mine 63
they're not the same 18
they're not bad 26
they're not home 27
they're not working 17
they're not there 40
they're not people 24
they're not responding 17
they're not coming back 41
they're not coming 82
they're nothing 23
they're not human 24
they're not dead 43
they're not working 17
they're not there 40
they're not people 24
they're not responding 17
they're not coming back 41
they're not coming 82
they're nothing 23
they're not human 24
they're not dead 43