English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ T ] / They don't like you

They don't like you traduction Turc

1,298 traduction parallèle
I don't think they like you.
Seni sevdiklerini sanmıyorum.
Each of those pieces has a tiny magnet in the bottom to hold it on the board, like when you're driving, so they don't rattle off. Each of those pieces has a tiny magnet in the bottom to hold it on the board, like when you're driving, so they don't rattle off. Magnets.
Manyetik.
it's like they're e-mailing each other, and they don't know. You know?
Birbirleriyle mesajlaşıyorlar ama bundan haberleri yok.
That just means that people like having sex with Nathan and they don't like having sex with you
Bunun anlamı insanların Nathan'la seks yapmayı sevip seninle yapmayı sevmemeleri.
"Oh, what if they don't like you?"
Ya senden hoşlanmazlarsa?
Like things, like getting people to do things you want them to do, when they don't necessarily want to do them.
Şey gibi, bazı insanlar yapmanı istediğin şeyleri yapmadıklarında onlara istediğini yaptırmak için sana yardım ediyor.
Don't talk to me about life and death... it's not like it's you they're going to kill.
- Sen içki için dışarı mı çıkıyorsun - Bana ölüm kalımdan bahsetme
Like, you could be, like, a.250 hitter, and, you know, you don't want anybody to know that because then they wouldn't put money in your little cup, right?
Belki yüzde 25 tutturuyorsun. Kimse bunu bilsin istemezdin. - Kimse sana para vermezdi.
Please pour me something again. You know they don't like smoking.
Ailemin evde sigara içilmesine izin vermediklerini biliyorsun.
- They don't call you like that no more.
- Artık sana öyle hitap etmiyorlar.
I don't even get that, It's like, they're just selling you back to yourself,
Anlamak bile istemiyorum. Bu... sana kendini tekrar satmaları gibi bir şey.
Well, they don't strike you as, like, networky, freaky, actress-dating executive types, with their water bottles in, like, a mesh tote bag?
Sana, züppe... devamlı oyuncularla çıkan yapımcı havalarında saldırmıyorlar... değil mi?
I don't even like to ask you this. What? Well, they want to use your power against a person, Charlie.
Bu söyleyeceğim pek hoş olmayacak ama Onlar, gücünü birine karşı kullanmanı istiyorlar.
And as you said, they have violent video games, they have violent movies, they have alienated youth, they - like us - don't have prayer in schools.
Ama dediğiniz gibi orada da şiddet içeren filmler, oyunlar yabancılaşmış bir gençlik var. Bizimki gibi okullarda dua da yok.
They don't like you.
Senden hoşlanmıyorlar.
They don't make them like you any more.
- Senin gibilerini artık yapmıyorlar.
"They began to say things like'Oh, you remember him, don't you?"'
"Onu hatırladın değil mi?" benzeri bir şeyler söylüyorlardı.
BUT I KNOW IT'S NOT BECAUSE THEY DON'T LIKE YOU.
Ama seni sevmediklerinden dolayı değil.
For a bunch of a.I.s who say they don't want to be slaves, you seem awfully eager to treat each other like glorified light switches.
Köle olmak istemeyen bir grup yapay zeka olarak birbirinize kapatılabilecek şalter gibi davranmaya çok meraklısınız.
Like they can mess with your mind and you don't even know what's happening.
Aklını karıştırıyorlar ve ne olduğunu bile hatırlamıyorsun.
People like you don't want to work or learn anything because they're too busy with their remote control television or playing with their hula-hoops!
Senin gibiler çalışmak ya da bir şey öğrenmek istemez çünkü televizyon kumandalarıyla ya da hulahop çevirmekle meşguldür.
But they don't draw a crowd like you.
Öyle ama senin gibi izleyici çekemiyorlar.
IT'S LIKE WHAT THEY SAY ABOUT MARRIAGE ; YOU DON'T JUST GET THEM.
Sadece kocanla değil, tüm ailesiyle evlenirsin.
They don't know you like I know you.
Seni benim tanıdığım kadar tanımıyorlar.
So these legends, you don't think that they're like Venus and Apollo... and all the other myths?
Bu efsaneler, sence Venüs ve Apollo, ve diğer mitolojiler gibi mi?
They don't like scaring you folks.
Sizi korkutmak istemiyorlar, değil mi?
the reason that they're my friends is because I don't introduce them to people like you
Kendi işini kendisi görme örneği.
I can't make it work, it's like the people here... they all want something from you and I don't know what it is.
Yapamıyorum, buradaki insanlar hepsi senden bir şey istiyor ama onun ne olduğun bilmiyorum.
I don't think you should be seen with people like that, Dan. You work in a bank, they might damage your prospects.
Sonuçta bir bankada çalışıyorsun.
You know, when I was a doctor in London, no one ever said "matanay." They don't thank you like they thank you here'cause here they feel everything.
Londra'da sana buradaki gibi Metahaney ya da teşekkür demez, çünkü burada her şeyi hissederler.
Guys like you, They don't quit... And they never leave.
Senin gibi herifler, hiç vazgeçmez ve bırakmaz.
I don't think they like "midget." I think you're supposed to call them...
"Cüceyi" seveceklerini sanmıyorum. Bence sen onlara...
You know they're like, once they've got you, they don't want to let you go.
Bilirsin işte, bir kere gittin mi, seni bırakmak istemiyorlar.
You don't like his failings because they're his?
Onun zaaflarını, ona ait olduğu için mi sevmiyorsun?
I felt like saying, "You don't need the phone, they can hear you in Glasgow." Thank you, dear.
- Teşekkürler bir tanem
I don't know about you guys, but I happen to like my teeth right where they are.
Andy? bence de onu burada bırakıp gitmemiz doğru olmaz.
They don't like you.
Seni sevmiyorlar.
like they've never touched a drop of blood. - You know what this means. don't you?
Ah, bunun anlamını biliyorsun, değil mi?
But I'll tell you this... they don't make them like Danny Morgan anymore.
Fakat size şunu söyleyebilirim ki- - Danny Morgan hep hatırlarda kalacak
They say something you don't like, you can't say, "What?"
Hoşuna gitmeyen bir şey söylediklerinde "Ne?" diyemezsin.
When it go down, don't look at me and Biggie and be like, "Why is there a big war?", when you're shooting this to 3,300 homes, 300 countries, telling them about a war that they would never know exists.
Bu iş yatışınca, bana ve Biggie'ya bakıp "Niye ortada bir savaş var?" demeyin. 300 ülkede 3300 haneye yayın yapıp insanlara, varlığından bile haberdar olmadıkları bir savaşı anlatan sizsiniz çünkü.
I don't want to tell you like this... but the record label they... want me to move to New York for a while, cause... all the hot producers work in the clubs there.
ama, plak şirketi... onlar... bir süreliğine New York'a gitmemi istiyorlar. Çünkü... bütün yapımcılar oradaki kulüplerde çalışıyor.
If you handle things with your cousin... the way you handle this right here, I hope your cousin don't rat you out... when they go down for dinner with a punk-ass nigga like you.
Eğer kuzeninle de işleri böyle çevireceksen umarım kuzenin nasıl biriyle iş yaptığını anlayınca senin canına okur.
- They respect me... and you don't like that either.
- Bana saygı duyuyorlar... ama sen bunu bile beğenmiyorsun. - Şimdi bak.
If we don't like certain products if we don't like Pepsi-Cola, a Bank of America well if you don't like what they do, don't use them.
Pepsi-Cola veya Bank of America'yı sevmezsek eh, ne yaptıklarını sevmezseniz [İşyeri sahibi] onları kullanmayın.
They do allow some nervous crying, but you can tell they don't like it.
Ağlamana izin veriyorlar ama pek de hoşlarına gittiği söylenemez.
I don't know, but you know what they say. Walks like a duck...
Ördek gibi yürüyor ve ördek gibi vaklıyorsa ördektir.
And they were all very receptive, though there was this dentist and I don't know why, but she seems to think she's an actress so you might have to give her a role, like a cameo at most.
Pek çoğu bunu olumlu karşıladı. Bir dişçi vardı. Böyle bir fikre nasıl kapıldığını bilmiyorum ama kendini oyuncu sanıyor.
You can just fire somebody because you don't like the way they look?
Sırf görünüşünü beğenmediğiniz için birini kovabiliyor musunuz?
They don't like it when you shoot at'em
Onlara ateş edince hoşlarına gitmiyor.
They don't like it when you shoot at'em.
Onlara ateş edince hoşlarına gitmiyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]