Think about that traduction Turc
11,108 traduction parallèle
- what do you think about that?
-... ne düşünüyosun? - Haklısın.
Now let's just stop and think about that for a minute.
Şimdi durup bir düşünelim.
I pray the media, the people that said, "Find him guilty," think about that.
Medyaya, "onu suçlu bulun" diyenlere yalvarıyorum düşünün diye.
Sit and think about that for a minute.
Otur ve düşün bir dakika.
Think about that.
Bunun hakkında düşün.
You know, I think about that... probably all the time.
Neredeyse sürekli bunu düşünüyorum.
What do you think about that?
Bu konuda ne düşünüyorsun?
So think about that.
Bu konuda düşünün.
Did you think about that?
Bunu düşündün mü?
What do your parents think about that?
Ebeveynlerin bu konuda ne düşünüyor?
You think about that.
Bunu bir düşün.
You ever think about that?
Hiç düşündün mü?
I let you in on the big-boy gift. In fact, now that I think about it, you owe me.
Ve bunu düşününce, asıl sen bana borçlusun.
But when you fantasize about something that much, I don't think it makes a difference.
Ama bir şeylerin hayalini bu kadar kurduğun zaman,... bunun pek fark yaratacağını sanmıyorum.
[woman] Not a day goes by that I don't think about Mr. Avery, his family and friends and the suffering they endured...
Bay Avery'yi, ailesini, dostlarını.. ... ve yaşadıkları acıları düşünmeden tek bir günüm geçmiyor.
I think about it all the time, except... except... when I know that something is dying that moment.
Hep düşünüyorum o anlar bazı şeylerin öldüğü zamanlar dışında.
You think about a long ship, the engine of that ship that's generating the noise and the propeller are all the way at the far end.
Oldukça uzun bir gemi düşünün gürültü yapan bir motor ve pervanesi hiçbirinin konuyla alakası yok.
Whatever his personal failings here, there have been a series of systemic failings that are... deeply troubling if you... think about them too much or... take them personally.
Kendi hatalarını bir kenara koyalım bütün bir sistemden kaynaklı yapılan bir dizi hata var ve bunların üzerinde çok fazla kafa yormak veya üzerine alınmak çok sakıncalı.
I need to worry about whether Steven is, sort of single-mindedly about that, I think, in some... in some way.
Şu anda Steven'ı düşünmem lazım. Bütün dikkatimi ona vermem lazım. Artık nasıl yapacaksam...
About what time do you think that you left to go hunting?
Saat kaç gibi ava gitmek için evden ayrıldınız?
The hardest thing about this case is trying to figure out, now that we've gotten Brendan Dassey out of the case, we think, unless they decide to call him on rebuttal or something, how do we deal with the fact that the jurors already know it all?
Bu davanın en zor tarafı, bir yolunu bulup da Brendan Dassey'nin de davanın dışında kalmasının ardından bize karşı tanık olarak çağırmaya karar vermezlerse tabii jüri üyelerinin zaten her şeyi bildiği gerçeğiyle nasıl baş edeceğiz?
[Fassbender] When I got there on Saturday, ultimately I got down by the car crusher about 2 : 25 I think it was, and the officers that were staged there, I told them, or I recommended that they start a log.
Cumartesi günü oraya vardığımda en son araba öğütücüsünün yanına, yanılmıyorsam 2 : 25 gibi gittim ve orada bulunan memurlara gelen gideni kaydetmelerini söyledim. Daha doğrusu önerdim.
That way they... can think about all that.
- Böylece uzun uzun düşünürler.
I think that what Mr. Avery did to Teresa Halbach should speak volumes as to the kind of person that... that Mr. Avery is, and that's why I'm very happy that the citizens of Manitowoc County won't need to worry about Mr. Avery being on their streets anymore.
Bana göre Bay Avery'nin Teresa Halbach'e yaptığı kendisinin nasıl bir insan olduğunu açıkça ortaya koyuyor. O nedenle ben de Manitowoc İlçesi sakinlerinin artık Bay Avery'nin sokaklarda yürümesinden endişe etmelerine gerek kalmayacağı için son derece mutluyum.
So that was her choice and I think that came across to the jury, and there's really not much we can do about it anymore.
Sonuçta onun tercihi ve sanırım jüri de fark etti ve artık bu konuda yapabileceğimiz pek bir şey yok.
That's all he's got to think about.
Onunsa düşünecek başka şeyi yok.
You can't really think that they're gonna let anybody live to tell about this.
Bu olanları daha sonra anlatmamız için birilerini sağ bırakcaklarına inanamazsınız.
But don't even think about trying that again.
Fakat bu denemeyi bir daha sakın aklından bile geçirme.
The more you think about it, the more you remember the parts that you liked.
Onu düşündükçe zevk aldığın bölümleri daha çok hatırlıyorsun.
And what's upsetting about that is I don't think you know that that's wrong.
Üzücü olan şey de bunu yanlış olduğunu bildiğini sanmıyorum.
Look, sir, I don't think... I don't know if this is the exact subject matter that you're looking for, but I think that this really showcases my abilities to recognize what's unique about an individual and how to foreground that for the marketplace.
Efendim haddimi aşıyor muyum bilmiyorum, aradığınız tam olarak böyle bir şey mi emin değilim ama bir saniye bakarsanız yaptıklarımın piyasada ne kadar eşsiz ve profesyonelce olduğunu görürsünüz.
All I'm saying is that I think maybe you ought to start thinking about more important things.
Bana sorarsan belki de daha önemli şeylere kafa yormaya başlamalısın.
I mean, yeah, we talked about it, but how many times you think we had that conversation?
Bu konuyu konuştuk tabii ama senin geleceğini annenle bin sefer konuşmuşuzdur zaten.
I think you'll realize that this is one of those very rare moments... where with the stroke of a pen... no one in your family, I'm talkin your childrens'grandchildren... will ever have to worry about money again.
Bunun aslında İnsanın başına Çok seyrek gelen o anlardan biri
I mean, I hope you say yes, but, you know, you can take that and think about it.
Umarım evet dersin ama düşünüp sonra karar verebilirsin.
I didn't think- - she actually talked about that?
Bunun hakkında konuştuğunu sanmıyordum?
And I don't think ya gotta worry about her gettin'a good look at ya... that ain't never been your problem.
Sana bakmayacak diye endişelenmen yersiz bence. Hiç böyle bir sorunun olmadı.
Of course, the White House here is, I think, about 55,000 feet. - Something like that.
Tabii Beyaz Saray sanırım 5100 metrekare gibi bir şey.
You'd think in a neighborhood like this you wouldn't have to worry about something like that.
Böyle bir mahallede... insan hiç bunu beklemiyor.
After my mother died, there hasn't been a single day that's gone by that I don't think about what it would've been like to share every single moment with her.
- Anne! Baba, anneme sürpriz olacak sanıyordum. - Olacak!
I mean, think about all those people been holding us down our whole lives, saying terrible things about us, that we're dumber than a suitcase full of buttholes.
- Ne var? Bizi hor ve hakir gören, arkamızdan kötü kötü konuşan insanları düşün. Tezek dolu bir çuvaldan daha pislik olduğumuzu düşünen insanları.
You got so excited about that little dot on the map, you didn't even think about them.
Haritadaki o küçük nokta seni çok heyecanlandırdı. Onlar aklına bile gelmedi.
I don't think the bank cares about anything but keeping that trust right where it is.
Bankanın güvenceyi doğru yerde tutmaktan başka bir şeyi önemsediğini sanmıyorum.
Yesterday, she said she was really hungry, but I didn't think there was anything weird about that.
Dün çok acıktığını söylemişti ama ortada tuhaf bir şey olmadığını düşünmüştüm.
Where you think that $ 10 you talking about comes from?
Şu sözünü ettiğin on dolar nereden geliyor sence?
But then I think about what Mike's gonna think about it all... And he's gonna hate that idea.
Sonra Mike ne düşünecek diye düşünmeye başlıyorum... bu fikirden nefret edecek.
Look, I knew about the containers, but my thing is, I didn't think further than that.
Bak, konteyner meselesini biliyorum, mesele şu ki, ötesini düşünemedim.
And so, Arkansas begins to think that this will be a major upset win, undefeated at 8-0, about to head back to Fayetteville 9-0.
Ve böylece, Arkansas yenilgisiz 8-0'lık serinin ardından, muhteşem bir galibiyetle, Fayetteville karşısına 9-0'la gitmeyi düşünüyor artık.
I'm pretty sure no one would ever think that about you.
Eminim kimse bunu senin hakkında düşünemezdi.
I think that probably means it's about time for me to stop talking, because I've said enough- -
Muhtemelen bunun zamanı olduğu anlamına geldiğini düşünüyorum Konuşmamayı bırakmam için Çünkü ben yeterince dedim- -
I think that if you add up all of the waking moments in the last four months of which you were not making any mistakes, it would probably add up to about six hours.
Çok rahatlatıcıydı. Sanırım uyanma anlarını tamamlarsan Son dört ayda
think about it 2390
think about this 117
think about what i said 29
think about something else 16
think about what 40
think about me 17
think about 28
think about what you're doing 63
think about what you're saying 26
about that 749
think about this 117
think about what i said 29
think about something else 16
think about what 40
think about me 17
think about 28
think about what you're doing 63
think about what you're saying 26
about that 749
that 10639
that's nice 2129
that's gross 203
that's enough 4716
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's nice 2129
that's gross 203
that's enough 4716
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that all started with a big bang 89
that's great work 19
that's my best friend 28
that'll be it 25
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that all started with a big bang 89
that's great work 19
that's my best friend 28
that'll be it 25
that's my sister 96
that's good to know 269
that's for sure 889
that doesn't seem fair 27
that's my baby 48
that's me 2273
that's my man 51
that is 2872
that's my line 54
that is so lame 16
that's good to know 269
that's for sure 889
that doesn't seem fair 27
that's my baby 48
that's me 2273
that's my man 51
that is 2872
that's my line 54
that is so lame 16