This is all i have traduction Turc
1,137 traduction parallèle
This is all I have.
Elimdeki her şey bu.
This is all I have left of him.
Yani, Richard'dan kalan tek şey.
This is all I have.
Tek sahip olduğum bu.
If this isn't gonna last, and this is all I have, and it doesn't last who am I?
Eğer bu biterse ve bittiğinde tek varlığım aşk olursa ben kim olacağım?
No question. " And this is all I have to do?
Tüm yapmam gerekenler bunlar mı?
This is all I have left of her.
Ondan kalanın hepsi bu.
Yes, Phoebe, but this is all I have, okay?
Evet, Phoebe ama bütün param bu, tamam mı?
And this is all I have!
Bende de bu kadarı var!
Well, this is all I have left for you.
Bütün diyeceğim bunlar.
- Look, this is all I have.
- Bak, hepsi bu.
This is all I have today.
Bugünün tüm hasılatı bu.
This is all my fault. Oh, what have I done to you?
Hepsi benim hatam.
All you have to do is get near me and I turn into this gibbering idiot.
Beraberken yaptığın tüm şeylerden sonra Aptal bir idiota döndüm.
Now all I have to do is put this card into the Atm, punch in my secret code, 1-2-3-4- - oh, no! It also has to be dinner out of the car. Yes.
Şimdi yapmam gereken bu kartı bir ATM'nin içine koymak gizli şifremi girmek ; 1-2-3-4.
All I have is this.
Tek varlığım bu.
I have to fill all the stockings... and eat all the cookies and in general... this is one of my busiest nights of the year.
Bütün çorapları doldurup... bütün kurabiyeleri yiyeceğim, aslında... bu gece senenin en yoğun olduğum gecesi.
This is my chance to show her how necessary I really am to her, and all I have to do is fix one small problem!
"İhtiyacı olduğu" için. Bu bana ne kadar ihtiyacı olduğunu göstermek için bir fırsat.
Now, all you have to do is get a higher grade than him on this project and I'll have my revenge.
Şimdi yapmam gereken ondan daha yüksek not almak bende intikamımı alacağım.
Odo, I have no idea what this is all about.
Odo, olup bitenler hakkında en ufak fikrim yok
Excuse me, may I have another? But the one good thing is that in all this fuss... you get lots of goodies to eat.
İşin güzel tarafı, tüm bu karmak içerisinde istediğin kadar tatlı yiyebiliyorsun.
I have this scar... that... that... that if you can put this back after, after all this is over...
Bu yara izim. Eğer bunu yerine koyabilirseniz, herşey bittikten sonra- -
We all have to live in the real world, or this place is gonna close... but I just want you all to know I intend to run this one business really well.
Ya hepimiz gerçekleri kabulleniriz ya da burası kapanır... Fakat hepinizin bilmesini istiyorum ki elimdeki bu yegane işi gerçek anlamda iyi yapmaya niyetliyim.
This body is all I have left, but it's enough to crush you.
Bu beden, sahip olduğum yegane şey. Ama seni ezmeye yeter.
Look, this job is all I have.
Bak, tek sahip olduğum şey işim.
This is all about the getting me, have I not been clear about that?
- Sağ olun. Orada uyuşturucu olduğunu var say.
Yeah. Yeah. If I didn't have all this hellish work every friggin'second...
Her saniye bir iş çıkmasa iyi olur.
And after all this time, and after all this work I suddenly have this feeling that none of this is in my hands.
Bunca zaman sonra, bunca çalışmadan sonra birden garip bir duyguya kapıldım sanki hiç bir şey elimde değil. Hiç bir şey.
All my life... this... this is the death I have always wanted.
Hayatım boyunca..... hep... hep böyle ölmek istedim.
Baby, I just want you to know that all this, Everything I did, is'cause I love you And I wanted you to have that wedding
Bebeğim, şunu bilmesin ki ne yaptıysam, seni sevdiğim için ve bu düğünün hep hayal ettiğin gibi olabilmesi için yaptım, tamam mı?
This is just about all that... all that I have.
Olan bundan ibaret.
All I have to do to gain France is to turn this boat about through 180 degrees and then sail southeast.
Fransa'ya gitmem için tek gereken kayığı 180 derece döndürmek ve güneydoğuya gitmek.
Well, the truth is... I know this is gonna sound horrible... but I feel I have to be open with you, and get beyond all the barriers, and the sibling nonsense.
Şey, gerçek şu ki... biliyorum kulağa korkunç geliyor ama... sana karşı açık olmam gerektiğini hissediyorum,... bütün sınırları aşmalıyız, ve şu kardeş saçmalığını.
Even though her mother is dead I still have my memories of all the afternoons on this bed.
Annesi ölmüş olsa bile bu yatakta olan o öğleden sonraları hala hafızamda.
Look, this is all very fascinating but the latest from Earthgov confirms I still have jurisdiction over the situation.
Çok keyifli bir sohbet ama Dünya'dan gelen haberlere göre yetkili kişi benim.
I know it's a little confusing, but all you need to know is Jen and I have something going on and it's raw and undefined, but this is my attempt to clarify the situation.
Biraz karısık biliyorum, ama bütün bilmen gereken Jen'le aramızda birseyler var daha adı konulmamıs, ama su anda durumu acıklıga kavusturuyorum.
Maybe I don't have a chance at winning but if I could take just one vote away from you and make you know how it feels to be a loser then this is all worthwhile.
Ama oylarından bir tanesini çalsam, sana kaybetme hissini yaşatabilsem... bütün bunlara değecektir.
I have a feeling this is what the paper wanted all along.
Bu gazetenin hep istediği bir şeymiş gibi bir his var içimde.
I'll get on with the job of announcing the winner who, today, has come first in this competition to see who the winner is in the king of the Sheep competition that we have all come to today
Uzun uzun konuşarak zaman harcamaktansa kazananı açıklayacağım. Bugün bu yarışmayı kazananı görmek için hepimizin Koyunların Kralı yarışmasına gelmesine ve büyük ödülün kimin olacağını düşünmesine sebep olan Koyunların Kralını açıklıyorum.
Now all I have to do is make this relatively simple shot,
Şimdi bu basit atışı yapmam yeterli olacak.
My mom says all I have to do is chow on this box.
Evet ahbap, annem kutudakilerin hepsini yememi söyledi.
All I know is that I have to get off this ship and go back down to the surface.
Benim tüm bildiğim bu gemiden çıkmak zorunda olduğum ve yüzeye aşağıya geri döneceğim.
And for all this, all I have to do is..... share my physical body.
Ve tüm bunlar için, tek yapmam gereken fiziksel vücudumu paylaşmak.
Anyway, all I know is, Chiltern, a serious shake-up in the Government looks inevitable now... and I have to tell you the Prime Minster himself was asking about you this morning.
Tek bildiğim, şu anda hükümette ciddi bir sarsıntının kaçınılmaz göründüğü. Bu sabah Başbakan bizzat seni soruyordu.
And this many Larry "Yogi" Berras... and... For four thousand dollars, all I have to do... is drive you to your hotel?
Ve birsürü Larry "Yogi" Berras... ve... 4.000 dolar için yapacağım tek şey..
All I have to say is to tell you that this lantern is the moon I'm the Man in the Moon, this thornbush, my thornbush and this dog, my dog.
Demek istediğim, bu lamba ay olacak. Ben aydaki adam bu dikenler, benim dikenim ve köpek de, benim köpeğim.
- I have no idea what this is all about.
Bu konuda hiçbir fikrim yok.
This is an Indian airport, all trolleys look alike here I must have accidentally placed my bag in her trolley
Burası Hindistan havalimanı ve burda tüm el arabaları birbirine benziyor Çantamı onun el arabasına yanlışlıkla koymuş olmalıyım
I have other ideas, even better than this one. All I need is an investor.
Bundan daha iyi planlarimda var Tek ihtiyacim bir yatirimci.
Something else I'm getting tired of is all this stupid bullshit we have to listen to all the time about children.
Canımı sıkan bir başka şey de çocuklarla ilgili devamlı duymak zorunda kaldığımız bütün bu palavralar.
All right, so all I have to do is say this incantation, and I'll be stronger.
Peki, yani tek yapmam gereken büyüyü söylemek, ve daha güçlü olacağım.
- I still have to work here when all this is over.
- Bütün bunlar bittiğinde burada çalışmaya devam edeceğim.