This isn't a good time traduction Turc
275 traduction parallèle
I know this isn't a very good time to tell you.
Bunu söylemek için iyi bir zaman olmadığını biliyorum.
Look, maybe this isn't a good time.
Bakın, belki bu iyi bir vakit değil.
Haru, I know this isn't a good time... but you know those papers and the seal?
Haru, hiç zamanı değil biliyorum ama evrakların nerede olduğunu biliyor musun?
This isn't a good time.
Hiç zamanı değil.
This isn't a good time.
Bu iyi bir zaman değil.
Isn't this as good a time as any to start?
Şu an, başlamak için iyi değil mi?
Sorry, this isn't a very good time.
Üzgünüm, pek iyi bir zamanda gelmedin.
I guess this probably isn't a very good time for you, either.
Sanırım şu anda sizin için de uygun bir zaman değildir.
This just isn't a good time.
Şu anda uygun bir zaman değil.
- Look, Bill, I'm sorry, but this really isn't a good time.
Bak Bill, kusura bakma ama hiç zamanı değil.
Chuck, this isn't really a good time to get depressed.
Chuck, bunalıma girmen için uygun bir zaman değil.
This isn't a good time for bad news.
Kötü haberin hiç sırası değil. Ne oldu?
Look, this... this really isn't a very good time right now.
Bunun için uygun bir zaman değil.
That isn't a good part of town to be in at this time of night.
Orası şehrin iyi bir bölgesi değil!
This isn't a good time.
Şimdi zamanı değil.
I know this isn't a good time for this, but, uh... I have the results of your test here.
İyi bir zamanlama olmadığını biliyorum ama, testlerinin sonuçlarını aldım.
This really isn't a good time.
Bu gerçekten iyi bir zaman değil.
Actually, this isn't a good time to start with new plans.
Aslında yeni planlarla başlamak için iyi bir zaman değil.
I guess this isn't a good time to tell you nobody's ever made it to the center of the maze.
Sanırım bu, sana şimdiye kadar kimsenin labirentin merkezine ulaşmayı başaramadığını söylemek için pek de iyi bir zaman değil.
- This isn't a good time.
Bu iyi bir zaman değil.
Dennis, this isn't such a good time for me.
Dennis, benim için iyi bir zamanlama değil.
Miss Demeanor, this isn't a good time to lie.
Bayan Demeanor, yalan söylemek için iyi bir zaman değil.
I'm sorry, this isn't a good time.
Korkarım ki kötü bir zamanda geldiniz.
I suppose this isn't a good time to tell you that number three turbolift has broken down again.
Sanırım üç numaralı turboasansörün tekrar bozulduğunu söylemek için iyi bir zaman değil.
I guess this isn't a good time to tell him I haven't been comfortable with my sexuality lately.
Son günlerde cinsel yaşamımdan mutlu olmadığımı söylemek için pek uygun bir zaman değil galiba.
- This isn't a very good time, George.
- Bu iyi bir zaman değil George.
Maybe this isn't a good time for a visit.
Belki de bu ziyaret için iyi bir zaman değil.
This isn't a good time to be selling your kind of salvage.
Senin sattığın türden enkazları satmak için şu an uygun zaman değil.
Look, this isn't a good time.
Zamanlaman pek iyi değil.
Look, this just isn't a really good time.
Bence bunu başka zaman konuşsak iyi olacak.
This isn't a good time, ambassador.
Hiç uygun bir zaman değil, büyükelçi.
If this isn't a good time....
Bu iyi bir zaman değilse...
This isn't a good time. So....
Uygun bir zaman değil.
I guess this isn't a good time to thank you for seeing us, huh?
Sanırım bizi gördüğünüze sevinmediniz.
This isn't a good time.
Kötü bir zamanlama.
this isn't a good time.
şu an pek uygun değilim.
Um, this, this isn't a good time.
Şu an, pek iyi bir zaman değil.
Look Geoff, this really isn't such a good time for me.
Geoff, tam vakiti değil. - Neil buradamı?
This isn't a good time.
Zamanlaman kötü.
This isn't a good time.
- Kötü zamanlama.
- Gee, Lis, I'd love to but this really isn't a good time.
Tanrım, Lis, çok isterdim ama, gerçekten iyi bir zaman değil.
Neelix, Neelix, this really isn't a good time.
Neelix, Neelix, şu an hiç iyi bir zaman değil.
I know this isn't really a good time to talk, but... you know, when you're ready, we should... we should figure out what we're going to do this year, you know.
Konuşmak için doğru bir zaman değil, biliyorum ama sen hazır olduğunda, biz bu yıl neler yapacağımızı gözden geçirmeliyiz.
But more than anything, isn't this game about being with your friends and having a good time?
Ama asıl önemlisi : Burada arkadaşlarla birlikte keyif almak değil mi?
- Look, this isn't a good time.
- Bak bu hiç iyi bir zaman değil.
Elizabeth, this isn't a good time for me.
Elizabeth, iyi bir zaman değil.
- This isn't a good time for this.
- İnan, şimdi sırası değil.
This isn't really a good time for me.
Şu an hiç uygun bir durumda değilim.
This isn't a good time to ask.
Bunu istemek için iyi bir zaman değil.
Look, Ma, maybe this isn't a good time.
Bak, anne, bu bunun için doğru zaman olmayabilir.
This isn't a good time for me.
Uygun bir zaman değil.