Thousand traduction Turc
17,084 traduction parallèle
Big veins, feet that feel like they're a thousand years old.
Büyük damarlar, binlercesine benzeyen ayaklar.
So imagine what a thousand might do together?
Peki binlerce insan birlikte ne yapabilir?
This house of a thousand tragedies required only a single tragedy all its own to become complete.
Binlerce trajedinin bu evi tek bir trajedi gerektirdi Tamamlanmak için kendi.
You can fly in, in a bunch of helicopters and dress up in a thousand suits, but to everybody, including me, you'll always just be the fat kid.
Bir grup helikopterle buraya uçarak gelebilirsin ve üst üste bin tane takım elbise giyebilirsin... ama ben dahil burdaki herkes için, sen daima şişman çocuk olarak kalacaksın.
- Ten thousand downloads already.
- Şimdiden 10,000 indirme yapıldı.
- Ten thousand?
- On bin mi?
- That's a hundred thousand.
- Bu 100,000 yapar.
- I've seen it a thousand times.
- Bunu binlerce kez gördüm.
Us. Let's give these people what they came a thousand miles to see.
Bu insanlara sırf görmek için binlerce mil geldikleri şeyi gösterelim :
There's a thousand cars.
Bin tane araba var.
- A thousand.
- Bin.
Don't stand under any thousand-pounders.
Bin pounder'ın altında durma.
A thousand times
Bin kere
" Sometimes a thousand twangling instruments...
" Bazen binlerce tıngırdayan enstrüman
It's a thousand other things, all profoundly important to him.
Binlerce farklı şeyler, hepsi derinden önemli onun için.
" Thirty thousand copies.
" Otuz bin kopya.
The average middle-class American spends almost a thousand bucks on each of those teeth in their lifetime.
Orta sınıfa ait sıradan bir Amerikalı hayatı boyunca dişlerinden herhangi biri için neredeyse bin dolar harcar.
In charge of more than 70 thousand men.
70,000'den fazla adamdan sorumlu.
Five thousand?
5.000 mi?
Ten thousand dollars should get us there.
10.000 dolarla bunu başarabiliriz.
A thousand feet up... over the Kencana...
300 Metre yükseklikte Kensana üzerinde
- They go, "ok, here's a thousand dollars."
- Sonra da "Al sana bin dolar."
Three thousand, plus expenses.
Üç bin, artı giderler.
Five thousand, but you pay for your ticket.
Beş bin, ama uçak biletini kendin ödüyorsun.
- Twenty-five thousand, plus expenses.
- Yirmi beş bin, artı giderler.
Whether your Jane Doe died last week or a thousand years ago... Theresa was under the supervision of the finest doctors at Saxa Vord when she passed.
Jane Doe, geçen hafta da yıllar önce de ölmüş olsa Theresa, öldüğünde Saxa Vord'da ki en iyi doktorların gözetimi altındaydı.
This year, over a thousand people in New York alone have died from narcotic related deaths.
Bu sene sırf New York'ta binden fazla insan uyuşturucudan öldü.
I'm sorry, a client just offered me a thousand dollars for a lesson.
\ bir müşteri bana sadece bin dolar teklif etti. \ Bir ders için. \
Does it feel like you could take on a thousand warriors... and emerge unscathed?
Tek bir çizik bile almadan tek başına bin savaşçıyı haklayabilirmişsin gibi hissettiriyor mu?
7 million... 145... thousand, 600.
7 milyon... 145... Bin, 600.
9 million, 989 thousand, 423?
9 milyon 989 bin 423?
I've seen this a thousand times.
Buna binlerce kez şahit oldum.
Well, we got $ 5,000 here, and it's close to another thousand right there.
Burada beş bin var, burada da bine yakın var.
Some said fifteen thousand.
15.000'in üzerinde gelen var diyorlar.
They say that over six hundred thousand men have perished.
Savaşta 600.000'in üzerinde kayıp olduğunu söylüyorlar.
Two thousand, four hundred and sixty-four.
İki bin dört yüz altmış dört. İşe alınmadın.
One thousand, four hundred and fifty-two.
Bin dört yüz elli iki.
Six thousand dollars.
Altı bin dolar.
Hundred thousand for eight men.
Sekiz erkek için yüz bin.
Eight-hundred thousand march on Washington to protest the government's handling of the crisis.
Devletin krizi nasıl ele aldığını protesto etmek için sekiz yüz bin kişi Washington'a yürüdü.
A thousand times yes.
Binlerce kez evet.
Plus, they're just hitting the drawers for a few thousand.
Ayrıca sadece birkaç bin dolar için soyuyorlar.
Three thousand gold pieces.
3 bin altın sikkesi.
A thousand broken sticks and swords won't teach as much as the one that bends to your will.
Binlerce kırık sopa ve kılıçlar iradeni büken şey kadar öğretemez bize.
Five thousand meters at mach 1.
Mach 1'de beş bin metre.
Twenty thousand and mach 2.
Mach 2'de yirmi bin.
Maria, your face, it wears a thousand sorrows.
Maria, yüzünden bin bir keder akıyor.
- Fourteen thousand.
- 14 bin.
Fourteen thousand pesos for this mangy old cow?
Bu uyuz, yaşlı inek için 14 bin mi?
Think "a thousand million"... If you can't get your head around a billion.
Eğer aklın milyarları almıyorsa sen binlik olarak düşün.
Five thousand.
Beş bin.