Tiff traduction Turc
251 traduction parallèle
- We've had a bit of a tiff.
- Biraz atıştık.
I'm sorry about that little tiff last night.
Dün geceki kavga için üzgünüm.
A lover's tiff.
Sevdalıların atışması.
Lovers'tiff.
Aşık usandırması.
Today we had a tiff right before you came in.
Evet, bugün, sen gelmeden hemen önce küçük bir tartışma yaşamıştık.
Must have been more of a tiff then.
Sıkı bir kavga çıkmış o hâlde.
Squabble, tiff.
Dalaşma, kavga.
Welcome home, Tiff.
Eve hoş geldin, Tiff.
We got into a tiff, and he threatened me with a dead fish.
Biraz atıştık ve beni ölü bir balıkla tehdit etti.
You two have a tiff?
Aranızda problem mi var?
You and the wife had a tiff about the boyfriend yesterday.
Karının sevgilisi yüzünden dün tartışmışsınız, değil mi?
A family tiff seems to be developing.
Bir aile anlaşmazlığı oluyor.
Caspar wants to fix his tiff with Leo, which he'd hardly do if he was warring.
Caspar Leo'yla barışmak istiyor, savaş istese böyle yapmaz.
Little lovers'tiff?
Aşıkların arası açık mı?
- that this is about as quabble or a tiff of some kind.
- Bu tarz kavga ettiğine inanmak biraz güç ama ben...
Lovers'tiff?
İlişki sorunları!
Oh, I had a little tiff with Bonnie about the roommate.
Ev arkadaşı hakkında Bonnie'yle tartıştık.
I'm not gonna have my son go to jail over some silly tiff with Australia.
Avustralyalılarla aptal bir anlaşmazlık yüzünden oğlumu hapse göndermeyeceğim.
Tiff, I really don't want you to go up there.
Tiff. Gerçekten oraya çıkmanı istemiyorum.
- Just had a tiff with my ex.
- Eski kocamla biraz tartıştık.
That's one hell of a tiff.
Fena bir atışma olmuş.
Now, don't fight with me! I think, they are having a tiff.
Dur1 Şimdi benimle tartışma!
So Jefferson Keane's sister dies because you and the cardinal had a tiff?
Yani kardinalle aran gergin olduğu için Jefferson Keane'in kız kardeşi ölmeli.
Apparently Peggy down in Design got into a little bit of a tiff yesterday with somebody named Susie.
Anlaşılan Tasarımdaki Peggy dün Susie adında birisiyle atışmış.
- Tiff?
- Tiff...
Tiff?
Tif!
Come on, Tiff.
Hadi, Tiff.
- You look great, Tiff.
- Harika görünüyorsun, Tiff.
Tiff, what the hell is that?
Tiff, Bu da ne böyle?
Face it, Tiff.
Gör artık, Tiff.
Tiff...
Tiff....
- Tiff!
- Tiff!
- Tiff.
- Tiff.
- Tiff?
- Tiff?
- Could be a tiff between man and wife
Karı kocanın arasında bir atışma olabilir.
Let's start with your little tiff.
Küçük sürtüşmenizle başlayalım.
Look, I know you and Felicity had a little tiff about, you know...
Bak, Felicity'yle tartıştığınızı biliyorum -
Folks, we're just having a little family tiff.
Bir aile atışması yaşıyoruz arkadaşlar.
Jewel and I had a little bit of a tiff.
Jewel ile ufak bir tartışmamız oldu.
I have no desire to get into another tiff about our ever-widening ideological differences.
Sürekli büyüyen ideolojik anlaşmazlıklarımızla ilgili bir tartışmaya daha girecek havada değilim.
- All right, good, Tiff.
- Tamam, Tiff.
One minute, Tiff
Bir dakika Tiff.
- One minute, Tiff
- Bir dakika Tiff.
A tiff?
Kızdın mı?
I think you two have had a lover's tiff.
Sanırım ikiniz de birbirinize darılmış aşıklarsınız.
Yeah, she had a tiff with her boyfriend, Michael Blake.
Evet, sevgilisiyle kavga etti, Michael Blake.
Tiff, we're just going to meet you outside.
Tiff, seni dışarıda bekliyoruz.
Take it, Tiff and Britt.
Haydi Tiff and Britt.
Come on out, honey.
Tiff, haydi çık tatlım.
Check it out.
Şuna bak Tiff.
Well, their little tiff's over.
- Anlaşmazlıklarını çözdüler.