Tivo traduction Turc
282 traduction parallèle
I got TiVo.
- Ben TiVo oldum.
- What's TiVo?
- TiVo nedir?
It's the TiVo of cancers.
Kanserlerin en ünlüsü.
Spence was hooking up his new TiVo.
Spence yeni TIVO'sunu bağlıyordu.
No, no, no, no, no. It's--it's my TiVo.
Hayır, hayır, TIVO'mu.
A whole list of shows TiVo recorded just for me. Oh.
TIVO benim için bir ton dizi kaydetti.
Never heard of it, but TiVo knows I like it.
Hiç duymadım ama TIVO beğeneceğimi biliyor.
TiVo thinks I'm gay!
TIVO benim eşcinsel olduğumu düşünüyor!
Um... remember, for some reason, TiVo thought I was gay?
TIVO'nun bir sebepten eşcinsel olduğumu düşündüğünü hatırlıyor musun?
I have a feeling TiVo won't be making any more dumb mistakes.
TIVO'nun artık böyle aptal hatalar yapmayacağını hissediyorum.
So... let's see what shows TiVo recorded now that it knows I'm a sports junkie.
Bakalım TIVO spor müptelası olduğumu öğrendikten sonra hangi programları kaydetmiş bir görelim.
No, you said TiVo was intuitive...
Hayır, TIVO'nun sezgisel olduğunu söylemiştin...
TiVo's wrong!
TIVO yanılıyor!
TiVo.
Seni? - TIVO.
And I've got a TiVo full of unwatched Dharma and Gregs.
Benim de izlenmemiş Dharma ve Greglerle dolu bir TiVo'm var.
Afraid you'll see some food in my teeth?
Ben TiVo'mu yeni aldım.
Right after we get TiVo.
TV işini hallettikten sonra.
I saw this great show the other night that I knew you'd love, but my TiVo went flooey.
Geçen akşam History Channel'da harika bir belgesel izledim. Bayılırdın eminim. Ama sonra TiVo'ma bir şey oldu.
I mean, I can't program my TiVo, but I can take care of a child.
Televizyonda kanal ayarlayamıyorum ama çocuk bakabiliyorum.
I can cook meals in advance TiVo 60 Minutes and when you get bored Jack and I are going to act out scenes from Moulin Rouge for you.
Önceden yemek pişirebilirim. TiVo "60 Dakika". Sıkıldığında da Jack'le sana "Moulin Rouge" dan sahneler oynarız.
Oh, crap! Did I TiVo Iron Chef?
Hay aksi! "Iron Chef" i kaydetmeyi unuttum mu?
Oh, me and this guy named TiVo, we're gonna curl up in front of the TV.
Şu TiVo denen adamla televizyonun önünde uzanacağız. Senin var mı?
Digital cameras, cell phones, and TiVo
Dijital kameralarla, cep telefonları ile ve TiVo ile olduğu gibi.
I have TiVo. - No.
- Bende TiVo da var.
No, you let me go home cos I forgot to set my TiVo for Behind the Music.
Behind the Music için videoyu ayarlamayı unuttuğumu söylediğim için beni eve göndermiştiniz.
- My boyfriend TiVo.
- TiVo.
With TiVo, when there's something I don't enjoy, I speed right through it.
TiVo'ylayken, hoşuma gitmediğinde, hızlı yapıyorum.
Unless you're in a problem-free relationship with TiVo.
TiVo'yla sorunsuz bir ilişki yaşamıyorsan tabii.
TiVo?
TiVo mu?
You sat on TiVo?
TiVo'nun üzerine mi oturdun?
Some things, like a broken TiVo, can be repaired.
Bazı şeyler, bozuk bir TiVo mesela, tamir edilebilir.
! I have programmed TiVo to record over fifty hours of the History channel.
TiVo'yu 50 saat boyunca Tarih Kanalı kaydedecek şekilde ayarladım.
When TiVo is full, both TiVo and I will be dropped into the water, combining our electrowhatever fields and sending me into a flashback of history!
TiVo dolduğu zaman, hem ben hem TiVo suya düşeceğiz ve elektro-filan alanlarımız birleşince ben tarihte bir geridönüşe gideceğim!
Your TiVo is full.
TiVo'nuz doldu.
There'd be no America, no electricity, no TiVo.
Ne Amerika, ne elektrik ne de TV.
I happen to know that the people from Harpo, Oprah's group TiVo every one of our shows.
Şovlarımızdan her birinde Harpo'dan, Oprah grubundan, TiVo'dan insanlar tanıma fırsatım oldu.
TiVo-ing the casino.
Oteldeki görüntüleriş kaydettin.
He TiVo's FRONTLINE.
- Frontline'ı kaydediyor.
We're getting TiVo.
Bağırsağında hava varmış.
If it's air, no bowel obstruction.
- TIVO alıyoruz. Hava varsa bağırsak tıkanıklığı yok demektir.
I've got Judge Hatchett on the TiVo.
Judge Hatchett'i TiVo'da izliyorum.
And what, if Grandpa, like, he did have to go to some white-collar prison with tennis and TiVo, then...?
Ve eğer dedem, yani, Beyaz yakalıların gittiği bir hapisaneye giderse tenis, TV falan...?
I TiVo-ed Leno.
Leno'yu kaydettim.
I've TiVo-ed some Leno. Seann William Scott's on.
TV'de Leno var, konuk olarak Sean William Scott!
Well, if you're ever feeling, you know too bitter and lonely, I TiVo-ed some Daily Shows.
Eğer kendini, bilirsin fazla yalnız ve üzgün hissedersen bazı günlük yayınları kaydettim.
I'm just saying, she's cluttering up the TiVo.
Sadece dediğim, TV'yi karıştırıyor.
Yes, we have lives I just got TiVo
Evet, haklısın.
- You've traded Steve-o for TiVo.
- Steve-o'yu TiVo'ya değiştin.
Did the TiVo guy come?
Selam, güzel kız. TiVo için gelen oldu mu?
( ding ) Your tivo is full.
Ormandan çıktığımızı sanmıyorum.
She's crammed that TiVo full of every E!
Uzaktan kumandamı geri alabilirim.