To escape traduction Turc
7,019 traduction parallèle
That she only married me to escape Russia.
Benimle Rusya'dan kaçmak için evlenmiş.
If you're lock inside of a house, Jenkins. How would you try to escape?
Bir evin içinde kilitli kaldıysan nasıl kaçmaya çalışırsın, Jenkins?
How easy it used to be to escape?
Kaçmak için ne kadar kolat olduğunu?
And then we figure out a way to escape.
Sonra bir şekilde kaçmayı başarıyoruz.
We needed to escape our former life to reinvent our relationship.
İlişkimizi yeniden keşfetmek için, eski yaşantımızdan kaçmamız gerekiyordu.
2.5 minutes to switch the security profile. 30 seconds to escape through the service hatch.
2,5 dakika, güvenlik protokolünü değiştirmek için 30 saniye servis kapağından kaçmak için.
And then you, you had to give me a chance to escape.
Sen ise benim kaçmama izin vermeliydin.
I did everything I could to make that world come true to escape my world.
Bu dünyayı gerçek hâle getirmek, kendi dünyamdan kaçmak için elimden gelen her şeyi yaptım.
Then when I wanted to escape from it...
Sonunda kaçmak istediğimde..
[Jimmy's Voice] My parents had to escape from China during the Communist Revolution.
[Jimmy'nin Ses] Ailem Komünist Devrimi sırasında Çin'e kaçmak zorunda kaldı.
Not that one needs an excuse to escape the six weeks of warm rain that constitute an English summer.
Gerçi altı haftalık ılık yağmurlardan ibaret İngiltere yazından kaçmak için bahaneye lüzum yok.
Okay, so Adam shoots Lou, and then uses the hot tub to escape somewhere in time
Adam, Lou'yu vuruyor ve sıcak su havuzuyla herhangi bir zamana kaçıyor.
It was so exciting to escape the hard life we had in Beijing during that troubled period.
O sıkıntılı dönem boyunca Pekin'de zor bir hayatımız vardı ve neresi olursa olsun kaçıp gitmek çok heyacan vericiydi.
He got obsessed with the way they can break off their tails, you know, to escape from danger.
Tehlikeden kaçmak için kuyruklarını koparmalarına kafaya takmış.
And do not think that I forgot you tried to escape.
Ve kaçmaya çalıştığını da unuttum sanma.
That I tried to escape doesn't mean that the story's not true.
Kaçmaya çalışmam hikayenin doğru olmadığı anlamına gelmez.
He tried to escape.
- Kaçmaya çalıştı.
Each day, hundreds cross the border to escape war.
Her gün savaştan kaçan yüzlerce insan sınırı geçiyor. Selamün aleyküm.
Did you consider taking your own life, just to escape.
... kaçmak için intihar etmek hiç aklından geçti mi?
- He tried to escape.
- Kaçmaya çalıştı.
You said he tried to escape.
Bill'in kaçmaya çalıştığını söylemiştin.
I was supposed to escape with him.
Beraber kaçacaktık.
There we can see if the little Miss tries to escape.
Yani olur da hanım kızımız kaçmaya çalışırsa görürüz.
And if someone you worked for had helped Qasim to escape, that would matter, right?
Ve çalıştığın biri Qasim'in kaçmasına yardım ettiyse bu bir sorun olurdu, değil mi?
I thought this was how you intended to escape.
Kaçış için plan yapıyorsun sandım.
Records show an illegal jump into Infini, assumably to escape the lockdown.
Kayıtlara göre Infini'ye yasadışı sıçrama yapmış. Büyük ihtimalle tecritten kurtulmak için.
Don't try to escape.
Kaçmaya çalışmayın.
My crazy will take your crazy, shove it in a metal tube, fill it with rats, then blowtorch it until the rats have no way to escape except eating their way through your crazy.
Benim çılgınlığım seninkini alır, metal bir kutuya tıkar, farelerle doldurup, sonra da ateşe verir ta ki fareler kaçacak yer bulamayıp çılgınlığını yemeye başlayana kadar.
Looks just like essay to escape from the mother's womb
Tanrılar adına. Ana rahminden kaçmak gibi.
You did all this to escape your lonely and boring life. And I was such a fool to think that I had come here for my own needs.
Bunların hepsini yalnız ve sıkıcı hayatınızdan kaçmak için yaptınız ve ben de buraya kendim ihtiyaçlarım için gelecek kadar aptaldım.
- I told father my story and asked him for his help to escape.
Peter'e hikâyemi anlattım. Kaçmak için ondan yardım istedim.
The first man ever to escape Central Police Station.
Merkez Polis Karakolu'ndan kaçmayı başaran ilk kişi!
Why would I stop trying to escape this prison?
Bu hapishaneden kaçmaya çalışmayı neden bırakayım?
I would love to chain all of them to their lockers in a manner that would make sure that they would not escape.
Hepsini dolaplarına zincirle bağlayıp, kaçamayacaklarından emin olmak isterdim.
I'm here to tell you that whatever else is coming to you, you will never... ever escape what you are.
Buraya, başına başka ne gelirse gelsin asla ama asla benliğinden kaçamayacağını söylemeye geldim.
This has to look like an escape.
Kaçış gibi görünmesi gerekiyor.
I need tears to tear me in two and let this nightmare escape, but..
Bu kabustan kurtulmak için bana gözyaşı lazım.
I want to hear all about your travels to Africa and your escape from France.
Afrika'ya kadar tüm hikâyelerinizi ve Fransa'dan kaçışınızı duymak istiyorum.
You can't escape this stinking place because you don't know when they call you... and you're paid to be here, it's bullshit.
Bu s * ktuğumunun kokuşmuş yerinden kaçamayız. Bizi arayıp aramadıklarını bilmiyoruz çünkü. Buraya para vererek geldik.
I knew that the only way I could ever truly escape him was... to disappear completely.
Ondan kurtulmak için tek yapabileceğim şeyin ortadan yok olmak olduğunu biliyordum.
Block their escape to the west.
- Batıya kaçmalarını engelle.
I-I saw a story where a guy went nuts on house arrest and he cut off his own foot so that he could escape to Mexico.
Bir hikâye okumuştum. Ev hapsinde tutulan bir adam, kafayı sıyırıp ayağını kesmiş ki Meksika'ya kaçabilsin.
When Henry pulled me to the escape pod, trying to get me out of the lab, no matter what.
Henry Beni o kapsüle çektiğinde, ne olursa olsun beni, laboratuvardan çıkarmak istiyordu.
I want to know who helped you escape.
- Kaçmana kimler yardım etti bilmek istiyorum.
One of you will tell me what I want to know, receive this gold as reward, be escorted to the beach for your escape.
Biriniz öğrenmek istediklerimi anlatacak. Ödül olarak bu altını alacak. Kaçabilsin diye sahile kadar kendisine eşlik edilecek.
My parents managed to help me escape.
Ailem kaçmamı sağlamaya çalıştı.
My guinea pig is easy to take care of, now he realized that he can not escape.
Kobaylar bizden kaçamayacaklarını bildiklerinden yakalanması kolay hayvanlardır.
Sheriff Edward Knowles sustained a bullet wound in the escape, but is expected to fully recover.
Şerif Edward Knowles firar sırasında tek kurşunla yaralandı ama hayati tehlikesi bulunmuyor.
You can escape through the kitchen. I'll see to the packing.
Eşyalarını toplarım ben.
To think you came to rescue me and you didn't plan an escape?
Beni kurtarmayı düşündün ama kaçış planını düşünmedin mi?
What if you didn't escape from the police station but you agreed to become a spy for Japan?
Karakoldan kaçmayıp Japonya için casusluk yapmayı kabul etseydin.