English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ T ] / Toblerone

Toblerone traduction Turc

50 traduction parallèle
Can you pick me up one of those Toblerone bars at the airport?
Havaalanına gitmişken bana şu çikolatalardan alır mısın?
Some MMs, Toblerone.
Biraz MM, Toblerone.
- Hey, do you want to split a Toblerone?
Hey, Toblerone'u paylaşmak ister misin? Ah canım!
I'm Chiquita Banana and I'm here to say I will eat this Toblerone and I will not pay
Ben çikita muzum ve size şunu söylemek istiyorum : bu çikolatayı yiyip parasını ödemeyeceğim.
Don't forget you wanted to go to the gift shop, get a Toblerone.
Hediye satan dükkâna gitmeyi unutma, Toblerone al.
A poopy or a Toblerone?
Pupa mı, Toblerone mi?
Toblerone?
Toblerone?
- Is it as good as Toblerone?
- Toblerone kadar güzel mi?
It's better than Toblerone.
- Toblerone'dan iyi.
You compared it to Toblerone.
Toblerone'la kıyasladın.
You brought up Toblerone.
Toblerone konusunu sen açtın.
It looks like a Toblerone!
Aynen Toblerone çikolatasına benziyor.
For the past few weeks, after I have checked a room... and found the honor bar intact, the next day Toblerones are missing.
Son birkaç haftadır,.. ... bir odayı kontrol ediyorum, mini bara dokunulmamış oluyor. Ertesi gün Toblerone'lar gitmiş oluyor.
- Only Toblerones... and only in certain rooms.
- Sadece Toblerone'lar. Ve sadece belli odalarda.
They're waiting till I check my list and they are waiting... till I initial my list and only then do they steal the Toblerones.
Listemi kontrol etmemi,.. ... imzalamamı bekliyor ve sonra Toblerone'ları çalıyor.
And Celia's put on weight. Perhaps one too many Toblerones?
Belki fazla Toblerone yemektendir.
Maybe we have ghosts having sex and then eating Toblerone.
Belki de seks yapıp çikolatalarımızı yiyen hayaletlerdir.
And can you think of things illogical.
İsviçre'ye gel, Toblerone ye!
Necco?
- Necco ve Toblerone.
And Toblerone. I love Toblerone.
- Toblerone'a bayılırım.
The closest you'll come to getting one of those is buying a fucking Toblerone.
Bunlardan birine sahip olmaya en yakın şey gidip bir Toblerone almaktır.
I like a line the size of a fucking Toblerone.
Uzun kokain çizgilerine bayılırım.
Toblerone.
Toblerone.
I'll give you a Toblerone.
Sana Toblerone veririm.
- and the giant Toblerone.
- ve büyük bir boy Toblerone.
Fully stocked, except for the peanut m ms and toblerone.
Fıstık ve bademli çikolata hariç ne ararsan var.
The rooms here got Toblerone candy in the minibar.
Odalardaki mini barda Toblerone da var.
Now, I'm'bout to go home and have a threesome with two toblerones, and then hit the sack.
Şimdi, eve gidip üçlü yapmak üzereyim İki toblerone, ve ardından yatak. - Al bunu.
Tobleroooone...
Toblerone...
You mind if I take the Toblerone?
Çikolatayı almamın bir sakıncası var mı?
Yeah, is Toblerone the fanciest thing in the world?
- Toblerone dünyanın en güzel şeyi mi?
Can I offer you a Toblerone from the minibar?
Mini bardan Toblerone vermemi ister misin?
- You? - No. But if you're cracking open that Toblerone.
- Yok, ama su Toblerone'u açacaksan bir parça alirim.
- Toblerone.
- Toblerone.
Will you bring me one of those big Toblerone bars?
Bana şu büyük Toblerone'lardan bir tane getirir misin?
The people of Cordovia need you and I need that Toblerone.
Cordovia halkının sana ihtiyacı var. Benim de o Toblerone'a ihtiyacım var.
Oh, there's Toblerone.
Toblerone var.
Straight in the Toblerone, eh?
Hemen Toblerone'a daldın.
I brought you a Toblerone.
Sana Toblerone getirdim.
Of course, she can't eat Toblerone right now.
Elbette şu an Toblerone yiyemez.
Seems stupid to bring a Toblerone in here.
Buraya Toblerone getirmem çok aptalca.
Before Caramel, they almost took out poor Toblerone.
Karamel'den önce, neredeyse zavallı Tobleron'u ortadan kaldırıyorlardı.
Split a $ 10 Toblerone?
10 dolarlık Tobleron'u paylaşırız.
When I was a kid, I used to steal Toblerone triangles from my mom's PMS stash... And, this one time, she caught me and she made me eat a whole jumbo bar as punishment.
Küçükken annemin regl zulasından üçgen Toblerone parçaları çalardım, bir kere beni yakalayıp ceza olarak koskoca çikolatanın hepsini yedirmişti.
And she brought me this duty-free Toblerone.
Ve bana bu gümrükten muaf Toblerone'u getirdi.
I cannot believe Leonard mentioned the Toblerone but left that part out.
- Hayır. Leonard'a inanamıyorum. Toblerone'dan bahsetti ama bu kısmı atlamış.
All I got from Leonard was the Toblerone bar had nuts.
Gerçekten mi? Leonard'ın tek söylediği, Toblerone'un fınıdıklı olmasıydı.
It was an hour all to myself, and the next week... it was another good episode, and I just kind of- -
Toblerone falan da vardı ve çok iyi vakit geçirdim. Kendi başıma bir saat geçiriyordum. Ertesi haftaki bölüm de iyiydi.
Uh... Toblerone.
Toblerone.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]