Toity traduction Turc
63 traduction parallèle
Hoity-toity, describing me like a ape.
Şımarık şımarık hareketler! Üstelik bir de beni maymuna benzetti!
A hoity-toity Commodore.
Süslü püslü Amiral.
Matron, you're real hoity-toity.
Matron, sen gerçek bir fırlamasın.
Hoity-toity, Mr. Godlike Smarty-Pants.
Kendini beğenmiş. Bay Ukala Alim.
Hoity-toity this morning, aren't we?
Bu sabah bira küstahız, değil mi?
Hoity-toity!
Vay canına!
You know, after all these hoity-toity, caviar-sucking egghead types you've been dating, I think a lady cop would be a nice breath of fresh air.
Çıktığın onca kibirli, havyar seven, entelektüel kadınlardan sonra polis memuru senin için hoş bir değişim olacaktır.
There's a new hoity-toity vampire sect in town.
Şehirde yeni bir vampir grubu var.
- Hoity-toity.
- Küstahlık ediyorsun.
- Hoity-toity, eh?
- Kaba şey, ha?
- What? - Amy can't be in the picture, but there's plenty of room for Hoity and Toity?
Neden Amy fotoğrafta olamıyor da o iki kendini beğenmişe yer var?
Lois'friend "yacht boy" and his lovely wife "Caca" invited us to some hoity-toity auction tomorrow afternoon.
Lois'in arkadaşı "yelkenci çocuk" ve onun sevgili eşi "Caca" bizi... . ... yarın öğleden sonraki zenginlerin açık artırmasına çağırdı.
You're so hoity-toity all of a sudden.
Düşüncelerinde ani gidip gelmeler oluyor sanki.
You live for this hoity-toity crap.
Böyle sosyetik saçmalıklara bayılırsın sen. Sağ ol.
Very hoity-toity.
Çok gösterişli.
Not until you have to shell out a six-figure donation to some hoity-toity New England college so they'll even consider your daughter whose academic record is the very definition of embarrassing.
Kızını kabul etmelerini düşünmeleri için İngiltere'deki kalburüstü bir koleje, altı sıfırlı bir ağış yapana kadar bunu anlayamazsın. Akademik kayıtların bile başlı başına utanç sebebi.
Well, I'm sorry it's not that hoity-toity crap you eat.
Kusura bakma ama ben de sizin züppe yemeklerinizden anlamıyorum.
What's the matter? A little hoity-toity for you? Huh?
Rahat mı?
The only reason I ain't signing'... is'cause you've turned into some hoity-toity Yankee bitch... and I'd like nothin'better right now than to piss you off!
Yanlış! İmzalamamamın tek nedeni... senin hoppa Kuzeyli bir fahişeye dönüşmüş olman... ve şimdi seni defetmekten başka yapabileceğim bir şey yok!
Aunt Louise was a big society hoity-toity in Atlanta.
Louise teyzem Atlanta'da yüksek sosyete grubundandı.
I realized something that all you hoity-toity types missed, drinking your coffee, smoking your cigarettes with your mistresses...
Ben sadece birşeyi keşfettim. Kahveni içersin, sigaranı içersin.
This hoity-toity school has made you so uptight.
Annemin seninle ilgili söyledikleri doğruymuş. Bu kalburüstü okulu seni çok tutucu yaptı.
And me and him don't spill the beans to your hoity-toity pal across the street.
Sokağın karşısındaki o hoppa dostuna ağzımızdan baklayı çıkarmayacağız.
[Irish accent] Hoity-toity-toity-toity-toi.
Hoity-toity-toity-toity-toi.
Hoity-toity.
Kendini beğenmiş.
I'm not like a hoity-toity kind of girl.
Öyle çok gösterişli tarzda bir kız değilim.
Get all that hoity-toity furniture out of here.
Şu süslü püslü şeyleri buradan götürün bakalım.
To hell with you, and to hell with this, and to hell with your stupid hoity-toity Park Avenue apartment.
Seninde, mirasının da süslü püslü Park Avenue dairenin de canı cehenneme.
Hoity - toity, hmm?
Kendini beğenmişin tekiydi değil mi?
And she was also hoity-toity.
Ayrıca oldukça hoppaydı.
It's so hoity toity.
Çok cafcaflı.
You fucking hoity-toity fucking...
Seni kendini beğenmiş pislik...
Hey, Moe, what is that hoity-toity beer they're drinking?
Hey, Moe, içtikleri şu bira da neyin nesi?
Don't turn your back on me, thinking you're all hoity-toity.
Dostum, bana sırtını dönme. Bu, Donkey Kong gibi!
I'm sure that when you're out there in the city with all your hoity-toity rich friends, I bet you can throw'em back with the best of'em.
Eminim şehirde o zengin züppe arkadaşlarından en iyisini cebinden çıkarırsın.
Very hoity-toity.
Çok burnu kalkık bir yerdir.
You're gonna let her hoity-toity education intimidate you?
O kibirli profesörün seni aşağılamasına izin mi vereceksin?
Miss Hoity-Toity.
Bayan kendini beğenmiş.
I was one of those hoity-toity women That like to have their babies in a hospital.
Benim de bebeğini hastanede doğurmak isteyen o kibirli kadınlardan biri olduğumu düşünmüş.
Miss Hoity Toity!
Kendini beğenmiş.
You think you're too good for me, miss Hoity-Toity?
Sence bana göre çok mu iyisin, bayan önemli?
Oh, she's in a hoity-toity private school.
Burnu havada bir özel okula gidiyor.
My friend Ronnie's having this party on Sunday night, and it's like a real hoity-toity thing, and his wife Veronica's a real stickler for...
Arkadaşım Ronnie Pazar akşamı bir parti veriyor ve çok havalı bir şey olacak. Karısı Veronica da çok titizdir. Bilemiyorum.
They're going to have this big fundraiser party-thing on Friday and all the young, hoity-toity couples are going to come.
Cuma günü büyük bir bağış gecesi düzenleyecekler ve bütün burnu havada genç çiftler gelecek.
Hoity-toity.
Kibirli...
- Hoity-toity. - Nice.
- Kibirli.
To be a hoity-toity interior decorator.
- Kendini beğenmiş iç mimara bak sen.
Corwyn Roderick got wind of some hoity-toity moneyraising party for negroes.
Corwyn Roderick bazı züppelerin zenciler için para toplayacakları bir partiye dair duyumlar almış.
She acts so hoity-toity British, and she's really an Aussie.
Kendini beğenmiş bir İngiliz gibi davranıyor... ama gerçekte Avustralyalıymış.
Some woman with a hoity-toity accent called here for you yesterday like three times.
Dün seni üç kere kibirli bir aksana sahip olan bir kadın aradı.
Hoity-toity!
Ne kasıntısın!