Too soft traduction Turc
385 traduction parallèle
- Sam was too soft.
- Sam fazla yumuşak.
It's too soft and I hate sweating between sheets.
Ayrıca çok da yumuşak. Bunun yanında çarşaflar üzerinde terlemekten de nefret ederim.
I've been too soft with you... but that shall be mended.
Sana karşı çok yumuşak oldum. Ama artık bu son bulmalı.
You're too good Like with Pierrot, you're too soft
Çok iyisin. Pierrot'e karşı da çok yumuşaksın.
The army's too soft nowadays.
Günümüzde ordu çok yumuşak.
If music's too soft, I can't tell what they're playing.
Müzik çok yumuşaksa, ne çaldıklarını söyleyemem.
Too soft. Might get you hurt someday.
Bir gün canını yakabilir.
Too soft.
Yumuşaktım.
I told you you were too soft.
Sana çok uysal olduğunu söylemiştim.
Harry, you're too soft-hearted.
Harry, çok yumuşak kalplisin.
Pewter and aluminum were too soft.
Kurşun ve alüminyum bu iş için fazla yumuşaktı.
Our engineer has made a study of the site and decided that the river bottom there is too soft.
Mühendisimiz bölgeyi inceledi ve oradaki nehir tabanının çok yumuşak olduğuna karar verdi.
Too soft?
Çok mu yumuşak? Çamur!
That bed is probably much too soft.
Yatak muhtemelen çok yumuşak.
You know me, much too soft-hearted.
Beni bilirsin, çok yumuşak kalpliyimdir.
His head is too soft.
Kafası çok yumuşakmış.
I'm too soft.
Bence de.
You're too soft on her.
Ona karşı fazla yumuşaksın.
You're right, Papa, too soft.
Haklısın baba. Çok yumuşak.
We can draw back here to softer ground too soft for cavalry and make our stand against their infantry.
Süvarileri karadan çok hafif hareket ettirip piyadeleriyle dövüştürebiliriz.
He says your heart is too soft to be a real Gypsy.
Gerçek bir çingene için kalbin yumuşak diyor.
- You're too soft for real work.
- Gerçek iş için çok yumuşaksın.
It's too soft.
Çok yumuşak.
L'm too soft.
Ama ben fazla iyiyim.
Your shoulders are still too soft, they haven't hardened with corn.
Omuzların hala çok yumuşak, onlar mısır ile sertleştirilmemiş.
They'll say I was too soft.
- Çok yumuşak olduğumu söyleyecekler. - Yakında kral olacaksın!
The ground is too soft to move my cannon.
Zemin, toplarımı taşımak için çok yumuşak.
It was too soft for her.
Onun için çok yumuşaktı.
Your bed's too soft, my dear.
Yatağın çok yumuşakmış sevgilim!
Mr. Reynolds is too soft on niggers.
Bay Reynolds zencilerine çok yumuşak.
All our reports indicate that this terrain here is too soft for glider landings.
Raporlarımız, arazinin inişler için fazla yumuşak olduğunu belirtiyor.
- Only in the beginning. The rest was too soft.
- Sadece başlangıçta, sonra sesinizi alçalttınız.
You're too soft.
Çok yumuşaksın.
You're getting soft too.
Sen de yumuşuyorsun.
You leave it in too long, it gets soft and falls off.
Kahvenin içinde fazla tutarsan yumuşar ve dağılır.
My heart, too, is very soft for this Nazi.
Bu Nazi benim de kalbimi parçaladı.
I've got a soft spot for him, too.
Ben de ondan hoşlanıyorum.
You soft on her too?
Ona karşı çok yumuşaksın
It's much too soft.
Kalbin.
Listen, I'm a soft touch, too.
Ben de hassas bir adamım.
Can't recollect her hair too well, but couldn't have been near as soft or as black as yours.
Saçlarını çok iyi hatırlamıyorum ama sizinki kadar yumuşak ve siyah olamazdı.
- They will say I was too soft.
- Çok yumuşak olduğumu söyleyecekler.
If it's soft you need soles too.
Yine kenarlara toprağı tutacak bariyerler koyman gerek.
Some soft drinks too, okay? Cokes!
Alkolsüz içekler, tamam mı?
If you don't fall soft, you'll be dead, too.
Eğer yavaşça düşmezsen, ölürsün, sen de.
Friend, in such circumstances you should not speak too much, or you'll get soft and can't bear to kill
Arkadaşım, bu tür durumlarda konuşmamak gerekiyor yumuşar ve öldüremezsin sonra.
Because Posturepedic is designed in cooperation with leading orthopedic surgeons for no morning backache from sleeping on a too-soft mattress.
Çünkü Posturepedic... çok yumusak bir yatakta yatmanin neden oldugu sirt agrilarini önlemek için... ortopedi uzmanlari ile birlikte tasarlandi.
She was so soft too, under her chin and I used to press my lips against it.
O da çok yumuşaktı... ve ben dudaklarımı çenesinin altına bastırırdım.
Something too... soft about it. I'm lookin'for something that'll break through, you know?
Çığır açacak şeyler arıyorum.
Full moon, the boat, a few drinks too many, soft music, uh, a little sudden onboard romance.
Dolunay, tekne, bir iki fazladan içki, yumuşak müzik güvertede biraz ani romantizm...
maybe you're too soft.
Belki sen çok uysalsın.