Tools traduction Turc
3,874 traduction parallèle
Way to use your tools.
Bilgini iyi kullanıyorsun.
We need better tools!
Daha iyi araç gereçlere ihtiyacımız var!
I'll provide you with the tools you need, but you had better deliver.
İhityacın olan şeyleri sağlayacağım, ama işini yapsan iyi edersin.
Tools, essentially, that you've created.
Sizin yarattığınız birer araçlar.
♪ The autotrophs began to drool, Neanderthals developed tools ♪
Ototrofların ağzı sulandı İlk insanlar icatlara dadandı
He comes from a long and distinguished line of insufferable tools.
Dayanılmaz salakların olduğu bir aileden geliyor.
We did training drills and wiped down the tools every day
Her gün yangın talimleri yapar, bütün alet edevatı temizlerdik.
Well, maybe we need to rethink handing you the power tools.
Belki elektrikli el aletleri kullanmanı yeniden düşünmeliyiz.
You have taught me the tools that I have needed to succeed.
Bana başarıyı yakalamam için gereken adımları öğrettiniz.
I was worried about tools being left out.
Aletler çalınacak diye düşündüm.
No problem. As long as my dad has all the right tools.
Babam doğru aletlere sahip olduğu sürece.
You need any other tools?
Alet lazım mı?
Let's see if we can get some tools or something.
- Bakalım alet filan alabiliyor muyuz.
To make me a perfect one they put 7 secret tools in my body
Beni kusursuz bir hale getirmek için vücuduma 7 tane gizli araç yerleştirdiler.
These are my new tools, Undead Mutants.
Bunlar benim yeni araçlarım, Ölümsüz Mutantlar.
No matter how these tools get damaged, they will always get up again!
Bu araçlar ne kadar hasar alırsa alsın tekrar ayağa kalkacaklardır.
Such tools.
Onlar böyleler.
Yeah, but that was before we were reconstituted with new artistic tools.
Evet, fakat bu sanatsal aletlerimizi yeniden yapılandırmadan önceydi.
I will not be faulted for using the tools at my disposal.
Ulaşabildiğim her imkanı kullandığım için suçlu sayılacak değilim.
In the case of apes, what we think is that they're especially good at cognising things about the physical world and understanding space, and causal relations like when using tools, what causes something to move and whatever.
Kuyruksuz maymunlara gelince özellikle iyi olduklarını düşündüğümüz şeyler fiziki dünyaya ilişkin şeyleri ayırt etmeleri, mekân tanımaları alet kullanırken olduğu gibi gelişigüzel bağlantıları ve bir şeyin hareket etmesine neyin sebep olduğunu kavramakta başarılı olmalarıdır.
It would be a little bit different, but they're evolved to learn from others and to communicate with others and to collaborate with others, and if there was no-one there and no culture and no tools and no language, then that natural human intelligence just wouldn't develop.
Biraz farklı olurdu fakat insanlar başkalarından öğrenmek, diğerleriyle iletişim kurmak ve işbirliği yapmak üzere evrilir hiç kimse yoksa, kültür, alet ya da dil yoksa olağan insan zekâsı gelişmeyecektir.
I realize, you know, it was the surgical tools next to the operating table.
Ameliyat masasının yanında bir kaç cerrahi alet vardı.
These books contain all of the tools that you might need to control your magic.
Bu büyü kitaplarında, kendini kontrol edebilmek için gereken her şey yazıyor.
I believe chemical weapons, like any other weapons, are tools to be used to kill the enemy.
Kimyasal silahların, diğer tüm silahlar gibi düşmanı öldürmek için kullandığımız araçlar olduğunu düşünüyorum.
Idioms, analogies, metaphors, and similes, all tools the writer uses to tell their story.
Deyimler, teşbihler, mecazlar ve benzetmeler... Hepsi de yazarların hikâyelerini anlatırken kullandığı araçlar.
Hockney wrote that when pictures started to look less like this, and more like this, that was because artists had found new tools to help them.
Hockney, resimlerin böyle de olabileceğini, şöyle de olabileceğini yazmıştı, çünkü sanatçılar onlara yardımcı olabilecek yeni aletler buluyorlardı.
generally, you don't take a fine precision machine tool and saw it in half, but power tools are made to be jury-rigged.
Genellikle, hassas bir makineyi ikiye bölmezsin, ama elektrikli aletler iğreti direğinden yapılır.
The very day that I closed the deal, I already had my tools in my car.
Anlaşma yapacağım gün aletlerimi arabaya koymuştum bile.
Between the two of you, it's like you've been given a brand-new toolbox with hundreds of tools you've never seen before, all you want to do is use a hammer.
Buradan bakınca, sanki daha önce hiç görmediğiniz yüzlerce aletle dolu yepyeni bir alet çantası almışsınız da heves ettiğiniz tek şey çekiç kullanmakmış gibi görünüyor.
One that's big enough to carry all the tools he'd need to break in?
İçeri girmek için ihtiyacı olan tüm aletleri sığdırabileceği bir çantayla.
And I'd have tools with me for the art.
Yanımda da eseri çalmak için aletler var.
You need muscle memory, fundamentals, the tools to turn yourself...
Kas hafızasına, temel prensiplere, seni dönüştürecek gereçlere ihtiyacın var -
- Into a whole bag of tools?
- Tüm gereçlerin olduğu yere girerken mi?
I mean you can always do fine without a leg or an arm, but you can't be a man without your tools, can you?
Yani bir koldur, bacaktır, onlarsız yapılabilir,... ama aletlerini kaybedersen, erkek olamazsın, değil mi?
He borrowed tools.
- Aletleri ödünç almış.
Why haven't the operation tools come in yet?
Aletler daha gelmedi?
Scrub and circulating nurse, and what about the OR tools?
OR aletleri nerde hemşire?
It's not possible to bring the OR tools to this room.
Onları buraya getiremezsiniz.
Chief Nurse, bring up the OR tools and call up the necessary nurses.
Şef hemşire, OR aletlerini getirin ve gerekli hemşireleri çağırın.
Well, the tools that Delcampo used to dispose of bodies were in his car.
Delcampo'nun cesetlerde kullandığı aletler onun arabasında bulundu.
No matter how much they believe that what they do is good, the winds of time eventually turn them into tools of industrial civilization.
En sonunda zamanın rüzgarları endüstriyel uygarlığın araçları haline gelir.
No, he just likes the way I handle power tools.
Hayır. O sadece elektronikten anlamamdan hoşlandı.
There's a room with... Old tools of the trade... Um, spin saws and picks.
İçinde eski... eşyalar, bıçak ve kazmalar olan bir oda.
I gave you all the biological tools you need.
Lâzım olan tüm biyolojik araçları verdim sana.
I wanted to swing by the lab and pick up some even cooler tools for us to use. I didn't know you were coming again.
Laboratuvara uğrayıp birkaç süper malzeme daha almak istedim.
So, what tools did you bring? Everything we need to make jewelry molds.
Ne getirdin bakalım?
I need surgical tools.
Ameliyat malzemelerine ihtiyacım var.
It's like acting or singing, but the only tools you have to perform with are your striking good looks and great abs.
Oyunculuk ya da şarkı söylemek gibi ama kullanman gereken şey sadece çarpıcı görünüşün ve mükemmel kaslar. - Doğruluk payı var.
With all the high-tech gadgets and gizmos at our disposal, it's easy to forget about the simple tools of the past.
Kullanımınıza sunulan bütün o yüksek teknolojili cihaz ve zımbırtılarınızla geçmişin basit araçlarını unutmak kolay.
They were building custom tools for their jobs.
İşleri için özel aletler yapmışlar.
Angelo had a duffel bag filled with tools of the burglar variety, a floor plan to what looks like a house...
Ayrıca sanırım bir evin çizimi var.