Top of the line traduction Turc
343 traduction parallèle
Turtle, the top of the line.
Kaplumbağa yumurtası, herkes 2 tane.
It's top of the line.
En iyi kalite.
I'm showing you the top of the line here.
Buradaki en kaliteli ürünü gösteriyorum.
Deluxe model, top of the line.
- Lüks model, birinci sınıf.
Top of the line.
Yüksek kalite mallar.
Top of the line cocaine, my friend.
En üst sınıf kokain, dostum.
I was the top of the line
Bir zamanlar en ön sıradaydım.
A top of the line Lancia.
Lancia'nın üst modeli.
The best of the top of the line.
En donanımlısı.
- Yes, sir. Top of the line.
- Evet, efendim.
It's, uh, top of the line.
En iyisinden.
Top of the line.
Sınıfının en iyisi.
So, we got a once in a lifetime, top of the line looney-tuney. That's what you're saying, right, Doc?
Yani, nereden bakılırsa bakılsın tam bir çizgi film kahramanı.
I'm talkin top of the line, now.
Üst tabakadan bahsediyorum.
It's a 12-gauge, double-barreled Remington. S-Mart's top of the line.
12'lik çift namlulu Remington, S-Mart'ın en iyisi.
And this one is top of the line.
Bu ise, en iyisi.
These are the top of the line.
Bunlar bir numaradır.
Top of the line.
Serinin en üst modeli.
Top of the line cars leather interiors Corinthian, if they got it.
En klas arabalarla... içleri deri kaplı... korint, mümkünse.
Even with top of the line crypto, Cray access, STU-lll...
En iyi deşifre programı, Cray bilgisayarıyla falan bile...
But this... this... this St. Peter's, it's top of the line, eh?
St. Peters en iyi okullardan biri, değil mi?
You told me you we're selling me the top of the line.
Bana en iyisini satacağını söylemiştin.
The top of the line is digital.
En iyiler dijitaldir.
It's a 9350, top of the line.
Bu bir 9350, en iyisi.
My new restaurant needs top-of-the-line equipment.
Yeni restoranım için çok üst düzey ekipmanlara ihtiyaç var.
Now you spread a thin a line of it to a ball, representing the Earth.
Etrafında dolaşan küçük bir top da Dünya olsun.
RADIO :'.. confidence in the Maginot line. 'Scotland Yard says it has detailed 17 top personnel'to halt the operations of the Gelignite Gang.
Scotland Yard, bugün yaptığı açıklamada, en nitelikli 17 elemanını Dinamit Çetesi operasyonu için görevlendirdiğini bildirdi.
Line up with evetybody to the right of the centre except Hawkeye, who drops back one yard before the snap of the ball.
Şahin dışında herkes ortanın sağına geçecek. Şahin, top atılmadan bir metre geride duracak.
In the center of the attack line, front Berlin, 250 metal rings for kilometer opened way to the assault cars.
Cephenin merkezinde, Berlin'in karşısında 400 top, saldırı tanklarına yol açmaktaydı.
I am the top, Colonel... and if you don't want to spend the rest of your commission... in a concrete room in Utah... packing parachutes, then you will get in line here.
En üst kademe benim Albay ve geri kalan meslek hayatını Utah'ta bir odada paraşüt paketleyerek geçirmek istemiyorsan hizaya gel.
I'm a state-of-the-art, top-of-the-line beta unit, put here as a courtesy replacement for while you're away.
Hatasız Beta ünitesi. Uzaklarda olduğun süre boyunca senin yerine ben baktım.
SON, ALL I CAN SAY IS YOU'RE LOOKING AT THE TOP-OF-THE-LINE STATE-OF-THE-ART, SUPER-DUPER...
Oğlum, sana tek söyleyebileceğim... şu an bakmış olduğun şey sanatın en yüksek noktasında olan
It's your basic top-of-the-line Pioneer VCR.
Senin basit, son model Pioneer videon!
I'm a top-of-the-line kinda guy!
En iyisi. Ben de en iyilerindenim.
For example we know where you can get a top-of-the-line hairstyle- -
"Mesela çizgi dışı bir saç modelini nerede yaptıracağınızı biliyoruz..."
There's a 24-hour hot line. I think the number's on top of...
24 saat arayabileceğin bir numara var şeyin üzerinde...
"Physician in residence" at a top-of-the-line vacation resort.
Büyük bir resort otelde kurum doktoru.
Krusty clowned his way to the top of a personal mini-empire... with dozens of endorsements, including his own line of pork products.
Krusty kendi özel domuz ürünleri de dahil olmak üzere düzinelerce ürünleriyle, mini bir imparatorluk kurarak zirveye yerleşti.
These are the top-of-the-line stuff, man, you know?
birinci sınıf ürün, dostum.
With top-of-the-line German cars, if you accidentally kill people, Germany pays!
Pahalı Alman arabalarıyla kazada birini öldürürsen tazminatı Almanya ödüyor!
This is top-of-the-line stuff.
Bu birinci sınıf malzemedir.
You know only top-of-the-line models can even talk...
Zaten konuşabilmeleri için bile- -
But I'll never be top-of-the-line again.
Ama üst düzeyde olamam artık.
Dumpster brand trash bins are top-of-the-line.
Dumpster marka çöp kutuları en iyisidir.
Top of the line.
Teknoloji harikası.
It's just below, designated by... a little pyramid with... two... funny... neat little guys and a funny line coming out of the top.
Burada aşağıda küçük bir piramid olarak işaretlenmiş. İki komik ve sevimli, kafalarından garip bir çizgi çıkan ufacık adamlar.
Top-of-the-line Uzis, classic commando assault.
Klasik komando tipi, en iyi Uzi'ler vardi ellerinde.
You go in right over the top of rib number eight at the posterior axillary line, advancing and aspirating as you go.
Sekiz numaralı kaburganın üstünden sokacaksın alt omuz boşluğundan, içine çekerek yavaş yavaş sokacaksın.
- Hey, this is top-of-the-line stuff.
- Hey, bu şu anki en popüler mallar.
It's a top-of-the-line quiet flush.
Üzerinde sessiz sifonu olan bir model bu.
I mean, a top-of-the-line model like myself doesn't stay long on the showroom floor.
Benim gibi birinci sınıf bir parça vitrinde uzun süre durmaz ya.