Trailer traduction Turc
3,066 traduction parallèle
He lives over there in a trailer on the other side of the hill.
Tepenin diğer ucunda bir karavanda yaşar.
What about that chick whose husband Nancy banged in the trailer park'?
Karavan parkında Nancy'nin kocasıyla seviştiği o kadına ne dersin?
I mean, we pried her from that trailer like a canned ham.
Yani, onu o domuz konservesi gibi yerden çıkardık.
Yeah, it looks like a... A truck pulling some kind of horse trailer.
Evet, kamyonun arkasında at taşıma arabası var gibi.
A horse trailer?
At taşıma arabası mı?
The cards are saying it right here : "You need to cut that fake plastic scrotum off the back of your trailer hitch."
İşte kartlar burada, şöyle söylüyorlar "Çekme kancası bağlantısının arkasındaki sahte plastik testis torbasını kesmelisin."
I'll open it, you can park near the trailer.
Ben kapıyı açacağım, sen de karavanın yanına park edebilirsin.
I cannot believe I get a whole trailer, just for me.
Tüm karavanın benim için olduğuna inanamıyorum.
And the director said I might even get a trailer.
Yönetmenin dediğine göre, trailer da bile oynayabilir mişim.
This is the very same mister I have on my trailer.
Benim karavanda da bunun aynısından var.
I saw Timo leaving Willa's trailer.
Timo'nun, Willa'nın karavanından ayrıldığını gördüm.
I saw Timo sneaking out of your trailer early this morning.
Timo'nun bu sabah karavanından ayrıldığını gördüm.
Derek's trailer?
Derek'in karavanı mı?
You're always spending the night in that stupid trailer on that stupid piece of land planning that stupid house that you're never gonna build.
Bütün gece o aptal arsadaki aptal karavanda oturup asla yapamayacağın o aptal evin planlarını yapıyorsun.
There's a young man with a gun in our trailer, Wynn.
- Karavanımızda eli silahlı bir delikanlı var, Wynn.
I got him chained like a junkyard dog at Cat and Minerva's trailer.
- Cat'le Minerva'nın karavanına hurda deposu köpeği gibi zincirledim.
Cat and Minerva's trailer? I'm sorry.
- Cat'le Minerva'nın karavanı mı?
Hey, he's got his own trailer set up out there at Dove Creek. I think we should hit him back.
Dove Creek'te kendi karavanı var, biz de ona saldıralım derim.
I went to the trailer.
karavana gittim.
But Ellen May's back in her trailer, and I can't get to her without Delroy seeing.
Ama Ellen May karavanında ve Delroy görmeden ona ulaşamıyorum.
Still no sign of the guy I threw out the trailer, huh? No.
- Karavandan attığım adamı hâlâ bulamadınız mı?
It may be a coincidence, but a few hours after the hit, Raylan Givens shut down our trailer.
Bir tesadüf olabilir ama saldırıdan birkaç saat sonra Raylan Givens bizim karavanın faaliyetini durdurdu.
It may be a coincidence, but a few hours after the hit, Raylan Givens shut down our trailer.
Tesadüf olabilir ama saldırıdan birkaç saat sonra Raylan Givens bizim karavanın faaliyetini durdurdu.
When Givens got the oxy trailer, did he see you?
Givens Oxy karavanına geldiğinde seni gördü mü?
Threw me out of the trailer at 30 miles an hour. That's not good.
- 50 kilometre hızla giden karavandan beni dışarı attı.
Well, the man you threw out of that trailer happens to be, I believe, the same man who committed the crime for which I find myself currently incarcerated.
- Karavandan attığın adam şu anda hapiste bulunmama sebep olan suçu işledi bence.
I ain't surprised at all to hear he's the same fella I threw out of the trailer.
Karavandan attığım... -... adamla aynı kişi olmasına hiç şaşırmadım.
Okay, who wants to see the red band trailer of Martin Luther King day?
Tamam, kim Martin Luther King Günü'nün + 18 fragmanını izlemek ister?
- They're looking in every trailer.
- Bütün vagonları arıyorlar. - Sus, sessiz ol.
Only the ones that live in abandoned trailer parks and get chased by scary angry guys.
Sadece terk edilmiş tren vagonlarında yaşayıp korkutucu öfkeli herifler tarafından kovalananlarla.
What about the trailer?
Vagona ne olacak peki?
Silver Dollar trailer park is the closest residence in the area.
Silver Dollar karavan parkı bölgeye en yakın konut.
- Eric, we're at the Silver Dollar trailer park in Highland Park.
Highland Park'taki Silver Dolar karavan parkındayız.
Security footage from the trailer park shows a ton of people coming in and out over the last 24 hours.
Karavan parkındaki güvenlik kamerasında son 24 saatte yüzlerce insanın girip çıktığı görünüyor.
Deeks found the name Alex at Fisher's trailer.
Deeks, Alex ismini, Fisher'ın karavanında bulmuştu.
She was able to track Fisher to the trailer park.
Fisher'ı karavan parkına kadar takip etmiş.
All right, she had surveillance on the trailer park.
Karavan parkının güvenlik görüntüleri varmış.
Tony got sauced one night and stumbled into Ellie's trailer on a dare.
Ellie'nin karavanına girmişti.
I guess we're looking for a hobbit-sized trailer.
Sanırım hobbit boylu birini arıyoruz.
Well, I can't exactly bring the trailer with me.
Karavanı yanımda getirecek hâlim yoktu herhâlde.
The trailer's rented by the hour and it's costing me money.
Traktörü saat başına parayla tuttum ve bana pahalıya patlıyor.
Didn't you tell me Bill made it look like Mack and Denise Rattray's trailer got hit by a tornado?
Bill'in, Mack ile Denise Rattray'in karavanını hortum vurmuş gibi gösterdiğini söyleyen sen değil miydin?
Mm, getting hammered on moonshine and trying to bang skanky trailer chicks?
Mm, ayışığı altında iğrenç hatunlara çakmayı denemek?
Trailer 60.
Karavan 60.
Is she in her trailer?
Karavanında mı?
Any chance we could take a look around the trailer?
Karavana bir göz atabilir miyiz acaba?
She was in the trailer, she saw him.
Kız karavandaydı ve onu görmüş.
And since I don't have a trailer, I'm gonna start in third or fourth.
Benim bir treylerim olmadığı için, üçüncü yada dördüncü viteste kalkacağım.
I have a trailer downstairs. All right.
- Evet
into this horror convention and we have to cut together a trailer. I want to know if Emmett can come over and work on the computer.
Emmett buraya gelip bilgisayarla çalışabilir mi diye sormak istedim.
I bet you got one back in the trailer...
Eminim vagonda vardır.