Treats traduction Turc
1,829 traduction parallèle
Freedman his name, he treats bones.
Onun adı Freedman, kemiklere bakıyor.
That spoilt girl who treats you like a toy to be picked up and discarded at will?
Sana toplanacak birer oyuncakmışsın gibi davranan o şımarık kız mı?
I paid him to find out how Gowan treats his new plaything.
Gowan'ın yeni oyuncağına nasıl davrandığını ortaya çıkarması için ona ödeme yaptım.
And if she does, he treats her to a slap-up meal by regurgitating food into her mouth.
Seçilirse de, ağzında öğüttüğü harika bir yemekle ona karşılık veriyor.
Even beautiful Danee treats me like that, huh? !
Güzel Dan-eem neden bana böyle davranıyor?
A big fat panda who treats it like a joke.
Eğitimiyle dalga geçen, koca, tombul bir pandayla.
Brought you some treats.
Sana bir kaç hediye getirdim.
Treats me like an idiot? I'm not an idiot.
Bana aptalmışım gibi davrandılar.
He treats me well.
Bana iyi davranıyor.
I'm gonna tell my daddy that you are in here trying to see my treats, Reggie.
Babama gizlice buraya gelip gizli yerlerimi görmeye çalıştığını söyleyeceğim, Reggie.
So are we out of treats?
Kedi tatlısı kalmamış mı?
And Laura Upward, even though she adores you... she treats you as an object of luxury... for which she has bought and paid.
Laura Upward da, sana hayrandı ama, yine de satın alıp parasını ödediği lüks bir meta gibi davranıyordu sana.
Treats. Come on.
Sorun değil.
He treats me like a kid.
Bana çocukmuşum gibi davranıyor.
He treats me like I'm a common...
Bana adiymişim gibi davranır.
Yeah, he married pretty well, But I'm not sure he treats her that good.
Evet, güzel biriyle evlenmiş ama ona güzel davrandığını pek sanmıyorum.
It has been said that the greatness of a nation and its moral progress can be measured by the way it treats its animals.
Bir ulusun büyüklüğü ve ahlak seviyesi hayvanlarına gösterdiği saygıyla ölçülür derler.
I don't want to accuse Vance's dad of having anything to do with these killings, But I--I have a weird inkling that there- - there's some connection there, because it's just bizarre the way he treats his son.
Vance'in babasını bu ölümler ile alakalı suçlamak istemiyorum ama ben, bence arada garip bir şekilde bağlantı var çünkü oğlunu motive şekli biraz acayip.
My sister treats me like shit!
Ablam bana paçavraymışım gibi davranıyor!
He's sweet, and he treats me well.
Nazik iyi de davranıyor.
He wants me to buy you treats with it.
Bununla sana yemek almamı istiyor.
I hate the way she treats you.
Mutfakta çay var. - Sana olan bu tavrından nefret ediyorum.
Chacha is Nobunaga's niece. His best vassal, Hideyoshi,... treats her like his own daughter.
En iyi halefi, Hideyoshi ona kendi kızı gibi bakıyor.
He treats me well... he's funny and he's smart...
Bana çok iyi davranıyor komik ve çok eğlenceli biri... Kes şunu. Ciddiyim.
Perhaps it is something that leaves the eyes of another person that catch you... or maybe it's the way which a person treats you.
Belki de o kişinin bakışlarında yakaladığın bir şey. Sana dokunuşunda ya da o kişinin sana davranış biçiminde.
Everybody at school treats me like I'm nothing, Grandpa.
Okuldaki herkes bana bir hiçmişim gibi davranıyor dede.
- You treat Nutella right, Nutella treats you right.
- Sen Nutella'yı rahat ettir, Nutella da seni rahat ettirsin.
♪.. he treats it like a football. ♪
"kalbinle tıpkı futbol topu gibi oynar."
Sorry, they didn't have any, so I just bought some treats for me and Lonnie.
Affedersin, aradığımı bulamadım, ben de kendime ve Lonnie'ye bir şeyler aldım.
The therapist who treats fat people can't stand the sight of his fat wife.
Şişman insanları tedavi eden terapist kendi şişman karısının görüntüsüne dayanamıyor.
Start treating this house like the rest of the street treats it... ignore it.
Sen de bu eve sokağın geri kalanı gibi davran, görmezden gel.
These doggy treats actually smell kind of good.
Bu köpek yemleri güzel kokuyormuş.
Nobody treats Lester like that.
Kimse Lester'a böyle davranmaz.
Would you say that your husband treats you well?
Kocanızın size iyi davrandığını mı söylüyorsunuz?
She locks me out, she treats me like a dog and she disinfects the bathroom every time I take a shower.
Beni dışarıda bırakıyor, köpekmişim gibi davranıyor. Ben duş yaptıktan sonra her yeri kloraklayıp dezenfekte ediyor.
Raquel treats her awful!
Raquel ona çok kötü davranıyor.
You should see how he treats me. He threatened me. I'm an accomplice.
Bana nasıl davrandığını görmeniz gerekir.
And make sure the city treats the site like an accident.
Bütün şehir bu olayı bir kaza olarak bilecek.
I put them dog treats in both your coat pockets.
Jack çok yaklaşırsa mamaları at.
Everyone treats me like I'm invisible anyway.
Zaten herkes bana görünmezmişim gibi davranıyor.
Somebody who treats your product like the simple high-margin commodity that it is.
Ürününüze basit, yüksek karlı bir mal gibi davranacak biri, öyle de.
She treats me like i'm a little kid.
Bana çocuk gibi davranıyor.
Alan treats a number of such deranged cases at Broadmoor.
Alan bu tür deli vakalarını Broadmoor'da tedavi eder.
That asshole Vettori treats us like shit.
Şu Vettori denen göt, bize bok muamelesi yapıyor.
I came by to drop off some treats for the bake sale, and figured out while I was here I'd popped in and make my boy's teacher.
Kermes için biraz tatlı bırakmaya gelmiştim ve hazır buradayken bir sürpriz yapıp oğlumun öğretmeniyle tanışayım dedim.
Kyle treats me like I'm a child.
Kyle bana çocukmuşum gibi davranıyor.
The unsub treats his victims The way they treat women.
Şüpheli kurbanlarına kadınlara davrandıkları gibi davranıyor.
- She baked treats.
- O çok lezzetli tatlılar pişiriyormuş.
That's how I know that a man who treats his only daughter the way you do is a fool.
Tek kızına, sizin gibi davranan birinin ancak bir ahmak olabileceğini buradan biliyorum.
I need treats.
Yuh, anlaşılmıyor mu?
Who treats me nice.
Öyle diyebilirim.