Tree trunks traduction Turc
79 traduction parallèle
Come, O frequenter of tree trunks... now which is the bad one?
Gel bakalım şimdi hangisi sahte?
Do you see those fallen tree trunks?
Şu düşmüş ağaç gövdelerini görüyor musun?
Seven feet tall. Arms like tree trunks.
1,60 boylarında kolları bir ağaç gövdesi gibi.
The tree trunks had to haul me off him.
Onu elimden almak için üç kişi gerekti.
You almost done with the tree trunks?
Onlara ihtiyacımız olacak.
They'd smash out a huge stone, put tree trunks down to roll it on.
Koca bir kayayı parçalayıp çıkartır ve ağaç gövdeleri üzerinde yürütürlerdi.
Look at the tree trunks on her.
Şu ağaçlara bakın.
Hornbills nest in holes in tree trunks but females are walled up inside for safety most kinds narrow the entrance with mud but volcanic soils don't bind well so this one seals herself in with her own droppings
Boynuz gagalı kuşlar ağaç gövdelerindeki deliklere yuva yapar ama dişiler güvenlik için iç tarafa saklanır. Pek çok türü girişi çamurla daraltır ama volkanik toprak iyi yapışmıyor. Bu yüzden bu kuş kendi dışkısıyla kendisini kapatıyor.
And off she went to keep her appointment with Chuck to free the last tree trunks from the grass in order to keep the ever busy mice away.
Ve fareler yemeden önce kalan son meyveleri de toplamak için. Chuck'la olan randevusuna yetişmek üzere koşmaya başladı.
* * Tap-tap-tapping the tree trunks * *
* * Tap-tap-agacin gövdesine vururken * *
He said no one's gonna fancy a girl with thighs the size of big tree trunks.
Kimse kütük gibi kalçaları olan bir kızdan hoşlanmaz dedi.
Areas like this and habitats like these tree trunks don't come around very often, and they are worth fighting for.
Böyle alanlara ve bu ağaç gövdeleri gibi yuvalara çok sık rastlanmaz, yani uğruna savaşılmaya değerdir.
The bark scorpion hunts out on tree trunks and rocks where it can be seen and is vulnerable to attack, just like the bullet ant.
Arizona akrebi, aynı mermi karınca gibi kolaylıkla görülebildiği ve saldırılara açık olduğu ağaç gövdeleri ve kayaların üzerinde avlanır.
"Trees and tree trunks!" Grace thought
'Ağaçlar ve gövdeleri'diye geçirdi içinden Grace.
Look at the tree trunks on that guy.
Şu herifteki bacak kaslarına bak ya.
You got biceps the size of tree trunks.
Ağaç gövdesi gibi kasların var.
Empty larval cases cover the tree trunks and the ground beneath.
Boş larva kabukları, ağaç gövdelerini ve altındaki toprağı kaplamış durumda.
Tusks like tree trunks, eyes like burning coals.
Ağaç gövdesi gibi dişleri, kömür gibi yanan gözleri vardı.
How the wind whistled between the tree trunks.
Ağaç gövdelerinin aralarından üfleyen rüzgarı hissederdik.
Can we see the tree trunks?
Ağaçların gövdelerini görebiliyor muyuz?
When you go past a managed forest, you see a mass of tree trunks.
İnsanların diktiği bir ormandan geçerseniz ağaç gövdelerinden oluşan bir yığın görürsünüz.
Whether their ancestors paddled across in hollowed-out tree trunks like these or floated on giant bamboo rafts, no-one knows.
Ataları, bunlar gibi içi oyulmuş ağaç gövdeleri içinde kürek çekerek mi geçtiler. veya dev bambu sallar üzerinde mi geçtiler kimse bilmiyor.
These are 3, ooo-year-old tree trunks the remains of a drowned forest.
Bunlar 3000 yaşında ağaç gövdeleri batmış bir ormanın kalıntıları.
Tree Trunks, get those hot buns in here, girl.
Ağaç gövdesi, sıcak çöreklerini buraya getir, kızım.
Season 01, Episode 02b Tree Trunks Subtitles by :
1.Sezon 3.Bölüm Ağaç Gövdesi
What are you talking'bout, Tree Trunks?
Ne demeye çalışıyorsun Ağaç Gövdesi?
What would you do, Tree Trunks?
Sen ne yapardın Ağaç Gövdesi?
Tree Trunks you gotta go pick that apple!
- Ağaç Gövdesi, o elmayı toplayacaksın.
Tree Trunks! This is your dream!
Ağaç Gövdesi bu senin hayalin.
We love you, Tree Trunks. Okay.
Seni seviyoruz, Ağaç Gövdesi.
Call me Adventurer Tree Trunks.
Bana bundan sonra Maceracı Ağaç Gövdesi diyin.
Tree Trunks!
Ağaç Gövdesi!
I can take you even higher on my shoulders, Tree Trunks.
Seni omuzlarımda daha da yukarıya çıkarabilirim Ağaç Gövdesi.
Uhh, Tree Trunks, stay away from that.
Ağaç Gövdesi oradan uzaklaş.
Careful, Tree Trunks, this thing is evil!
Dikkat et Ağaç Gövdesi. Bu yaratık şeytani.
Tree Trunks were you putting stickers on that evil monster?
- Ağaç Gövdesi o şeytani canavara etiket mi yapıştırıyordun?
Jake, I just realized that Tree Trunks is old and bonkers.
Jake şimdi fark ettim ki Ağaç Gövdesi yaşlı ve deli.
Tree Trunks!
Ağaç Gövdesi?
Where are you, Tree Trunks?
Ağaç Gövdesi! Neredesin Ağaç Gövdesi?
Tree Trunks, run!
Ağaç Gövdesi!
Tree Trunks, I'm all jacked up because of you.
Ağaç Gövdesi senin yüzünden dağıldım.
I'll keep Tree Trunks out of trouble.
Ben Ağaç Gövdesi'ni beladan uzak tutacağım.
Uhh, you should stay here, Tree Trunks.
Sen burada kalmalısın Ağaç Gövdesi.
On fences, tree-trunks, bridges and city walls we announced with arrow-pierced heart they were going steady but we were too young to see the difference between that and Love
Parmaklıkların, ağaç gövdelerinin, köprülerin surların ve şehirdeki tüm duvarların üstüne, okla yaralanmış kalpler çiziyor ; ve onların oynaştıklarını herkese ilan ediyorduk. Bununla, "aşk" arasındaki farkı göremeyecek kadar gençtik.
Big bear of a guy, arms like tree trunks.
Kocaman bir adamdı.
If the sap-filled vessels in the trunks of the tree-groundsels had frozen, their leaves would now be baked dry.
Zahranın gövedisindeki bitki özü ile dolu damarlar donmuş olsaydı yaprakları şimdi kavrulmuş olurdu.
Are you in love? The tree trunks turn you on?
Ağaç gövdeleri seni tahrik mi ediyor?
The only way through these dark forests and tangled swamps... is by pirogue, canoes carved from tree-trunks.
Bu karanlık ormana ve bataklığa ulaşmak kano, kayık ve ağaçtan yapılan kayıklarla mümkündür.
This is the strongest tree in the jungle, because it has many trunks, all working together, lifting the leaves into the sky.
Bu, ormanın en güçlü ağacı. Çünkü yapraklarını gökyüzüne uzatan bir sürü dalı var.
Aw, Tree Trunks!
Ağaç Gövdesi.
Tree Trunks?
Ağaç Gövdesi?