Trippy traduction Turc
162 traduction parallèle
All that pageantry, it's so trippy.
Tüm bu satafat ucurdu beni.
I'm completely stoned I'm hippie, and I'm trippy
Kafam tamamen iyi Hippiyim, uçuyorum
- Watch it, trippy!
Dikkat et Tripy.
- Trippy.
- Saçmalama
I know that you don't want to see pretty, trippy... Thaylene's brains blown out all over the place.
Biliyorum ki, güzel, acayip Thaylene'nin beyninin her yere dağıldığını görmek istemezsin.
That was fuckin'trippy.
Bu komik oldu.
They're trippy, they're groovy, they're uptight, out of sight.
Acayip, moda, harika bir şekilde tutucu.
It's fuckin trippy, that's for sure
Kafa yapıcı bir olay, buna şüphem yok.
- Trippy.
- Sersemleticiydi.
I've heard some trippy names in my life :
Bir sürü garip isim duydum hayatımda :
Trippy fool invented some kind of Chyron chip.
Gezgin salak bir tür Kiron çipi icat etmiş.
Wouldn't it be trippy ifl was really like that?
Öyle birşey olsaydım saçma olmaz mıydı?
- Extremely trippy. - [Grunts]
- Fazlasıyla.
- Wouldn't it be trippy ifl was really like that?
- Öyle birşey yapsaydım saçma olmaz mıydı?
These are trippy.
Bunlar çok hoş.
It's really trippy.
Gerçekten çok garip.
Matthew : Who's a little trippy doggy?
Hanimiş tribe giren küçük köpekcik?
Who's a little trippy doggy then?
Nolmuş tribe giren köpekciğe?
Where you go back in time and kill your own grandfather thereby you totally negate your own existence? That's fucking trippy.
Zamanda yolculuk edip kendi büyükbabanı öldürmek böylece kendi varoluşunu tamamen mi yadsıyacaksın?
It's kind of trippy.
- Evet. Çok uçuk.
This is some trippy shit.
Bu büyük bir sürpriz.
- Pretty trippy stuff.
- Çok acayip bir şey.
Ain't it trippy?
Çılgınca değil mi? - Her neyse.
All that pageantry, it's so trippy.
Tüm bu şatafat uçurdu beni.
- Trippy! I thought I was the only one.
Bir tek bende var sanıyordum.
This hypertime thing is so trippy.
Şu hypertime şeysi çok hileli
And we're like two trippy peas in a far-out pod, man.
Biz tencere ve kapak gibiyiz.
You know, I've seen some crystals do some pretty trippy shit, man.
Bazı kristallerin insanı tribe sokan boklar yaptığını gördüm.
Trippy.
Gezinti.
- Trippy, huh?
Çok garip değil mi?
Just drinking in the spray from this trippy aerosol can. Then Bigfoot showed up?
Sprey kutusunu üstüne sıktığı için.
He's trippy.
Garip bir herif.
Erm,, I had this vision, I suppose you'd call it, Weird, Fucking trippy, I'd not taken anything, if that's what you think,
Şey... Birtakım imgelemler gördüm, sanırım bunları saçma ve tuhaf bulursun. Eğer düşündüğün buysa, uyuşturucu falan almadım.
Has trippy stuff like that been happening to you?
Böyle garip şeyler sana da oluyor mu?
Real trippy shit.
Gerçek bir kabustu.
The trippy deep meaning.
Derin anlamı nedir?
- These bats are trippy, man.
- Bu yarasalar çok kopuk abi.
No, what's trippy is that it's 9 : 00 and we're still here.
Asıl kopuk olan, akşamın 9'unda burada olan biziz.
Trippy.
Tuhaf.
- Trippy.
Bok jo ri.
Allison, the man missed our wedding because he was so stoned at the airport and having such a trippy time watching the planes taking off and landing, that he forgot to get on one.
Allison, Adam düğünümüzü kaçırdı çünkü havaalanında sızıp kalmıştı. İnen kalkan uçakları seyredeceğim diye Birine binmeyi unuttu.
I feel really trippy.
Başım fırıl fırıl dönüyor.
This is trippy.
Baş döndürücü.
Let me tell you, there's some pretty trippy stuff in here.
İçinde oldukça tuhaf şeyler var.
Some pretty trippy stuff in here.
Kitapta oldukça tuhaf şeyler var.
Shane... I had this dream that... we were inside of Wax but it was like... it was really trippy and there were all this... like... paintings that were floating around.
Shane rüyamda, Wax'teyiz ama içerisi çok garip, bir sürü resim var etrafta, uçuşuyorlardı.
DID CHEF SEEM A LITTLE, UH, TRIPPY TO YOU?
Şef size de biraz tuhaf göründü mü?
A trippy, no-memory, messed-up life, but it's still a life.
Gezici, hafızasız, alt-üst olmuş bir hayat ama yine de bir hayat.
Trippy!
Cok kiyak!
You're making it personal for no power, trippy.
Bunu kişiselleştiriyorsun, ilginç insan.
Those aren't Rory's taste, they're too trippy.
- Onlar Rory'nin tarzı değil. Fazla çılgın.