English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ T ] / Tulum

Tulum traduction Turc

358 traduction parallèle
And get these gentlemen some overalls.
Bu beylere de tulum getir.
A bag to sleep in.
- İçinde uyunan bir tulum.
One, two, three, four skins of wine you owe me for.
Bir, iki, üç, dört tulum şarabın bedelini alayım.
Four skins of wine for four days, remember?
Dört günde dört tulum şarap, hatırladınız mı?
A skin of wine every day.
Her gün bir tulum şarap.
Maybe she used an apron, one of those big coverall aprons.
Belki bir önlük kullanmıştır, şu büyük tulum gibi olan önlüklerden.
I call it Demagogue in Denim.
Tulum Giymiş Laf Cambazı.
She still treats me like I was a child, as if I were just out of rompers.
O hala bana tulum giyen çocukmuşum gibi davranır.
I thought I heard bagpipes.
Sanki tulum sesi duydum.
I told you I heard bagpipes!
Tulum sesi duydum demedim mi?
There were skins around their hands... and their feet.
Ellerinde tulum ( ip ) vardı ve ayaklarında da.
And the piece of skin, I can make fire now.
... ve tulum. Artık ateş yapabilirim.
They're inflatable waders.
Şişirilebilir tulum.
Inflatable waders.
Şişirilebilir tulum.
Only this time, no boats and no trick waders.
Yalnız bu sefer bot yok, aptal tulum yok.
And I saw pretty rompers ay the department store :
Bir mağazada da şahane bir tulum gördüm.
Why don't you buy new overalls, and shave to come to work!
Hem niye yeni bir tulum almıyorsun, işe sakallı geliyorsun?
That jump suit that I lost, is the only one that I have.
Kaybettiğim o tulum sahip olduğum tek şey.
Incidentally, there's a reward for that jump suit.
Bu arada, tulum için bir ödül var.
This wasn't really my job. My job was the radio. But I helped the others when things were going slowly.
Bana birkaç tulum ödünç verdiler çünkü her gün boylu boyunca yürüyor ve çeşitli elektrikli tren hatlarını ezberliyordum.
We have so far investigated eight drafty castles, had our bicycles attacked by sheep and our ears assaulted by bagpipes, and we are exactly where we started.
Sekiz kaleyi araştırdık, kuzular bisikletlerimize saldırdı, kulak zarlarımız tulum sesleriyle delindi ve tam başladığımız yerdeyiz.
He played bagpipes in a Shriner's band.
Shriner'ın bandosunda tulum çalardı.
I'm playing the pipe, so they can hear us.
Tulum çalıyordum, sende onu duydun.
Why are you playing the pipe instead of shouting?
Neden tüfek kullanmak yerine tulum çalıyorsun?
Well... the pipe can be heard from further away.
Tulum çok çok uzaklardan da duyulabilir.
You? You even fancy bagpipes.
Sen tulum sesini bile hayal edersin.
It dressed clothes elegant, he was smoking a cigar, but it had monogram "WC" in pantufas.
Tulum giyiyor ve büyükçe bir sigara içiyordu. Terliklerinde "WC" harfleri vardı. Eski moda bir dans ayakkabısı giyiyordu.
I had an uncle. He played bagpipes in a Shriner's band.
Bir "Shriner" grubunda tulum çalan bir amcam vardı..
Psst, Tulum!
Şşş. Tulum!
- Who? Güdük Necmi, Domdom Ali, Tulum Hayri, Hayta Ismail.
Güdük Necmi, Domdom Ali, Tulum Hayri, Hayta İsmail.
The little mouse in his red coveralls, and his little hole in the wall... with a lot of little mousy furniture.
Kırmızı tulum giymiş küçük fare, duvardaki küçük delik... bütün o küçük fare mobilyaları.
Come on, my son Grab hold It'll give our mum some tidy frocks, won't it, Dad?
- Hadi evlat, tut ucundan. - Annem bundan tulum diker baba.
Tulum.
Tulum.
- He was cheap.
O çizgili tulum sana hiç yakışmaz.
Right out in the car I happen to have some old overalls and a bug-spraying rig.
Arabada eski bir tulum ve bir de böcek ilaçlama alet edevatı var.
Give him a jumpsuit.
- Hemen. Ona tulum verin.
- White jump suit.
- Beyaz tulum.
There's some coveralls back there in the office.
Ofiste tulum var.
- L-I got the layette, whatever that is.
Tulum bile aldım.
One-piece silver jumpsuit, V-stripe and boots.
Tek parça gümüş rengi tulum, önünde v harfi ve çizme.
It's like Murray, but with overalls.
Tıpkı Murray gibi ama onun tulum giyeni işte.
I say wait till the bag's ready.
Bence tulum bitene kadar bekle.
- The bag is ready!
- Tulum hazır!
Cliff... oh, is that the little guy always wears a boiler suit full of grease?
Cliff... şu sürekli yağlı bir tulum giyen ufak adam mı?
And I'm thinking to myself "It's 7pm, he's in dungarees and his equipment is bone-dry."
Sonra düşündüm, "Saat 7, adam tulumunun içinde ama tulum kupkuru"
Someone else would go, "I'm Gouda."
Karşısındaki de, "Tulum" gibiyim dedi.
Would it have been hard to say, "Morning, Luisa" or "Nice overalls"?
Yani bir "Günaydın, Luisa." ya da "Güzel tulum." demek o kadar zor mu?
It's a jumpsuit.
- Tulum.
- It's a jumpsuit.
- Tulum.
- You gotta get me one of these jumpsuits.
Ben de tulum isterim.
You take for granted that when you put some trash on the street a guy in a jumpsuit's gonna come along and pick it up.
Sokağa çöp koyduğunda tulum giymiş birisinin gelip onu alacağından eminsindir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]