Typhoid traduction Turc
220 traduction parallèle
You'll catch your death of typhoid.
Ölümünüz tifodan olacak.
- Yeah, and then we floundered in a typhoid.
- Evet, ve sonra da tifodan tir-tir tidredik.
Not "typhoid". He means "typhoon", sugar.
"Tifo" değil. "Tayfun" demek istedi, şekerim.
Why... Miss Suellen, Miss Carreen, they was sick with the typhoid.
Şey Bayan Suellen ve Bayan Carreen tifoya yakalanmıştı.
Physiological exhaustion, wounds and injuries, dysentery, typhoid and what one doctor called "Buchenwalditis", a purulent infection which led to a swift death.
Psikolojik tükenmişlik... yaralar, fiziksel hasarlar, | dizanteri, tifo... ve "Buchenwalditis" diye adlandırılan doktor,... salgınlar çabuk ölümün davetiyeleriydi.
But to destroy this other vermin, which spread not Nazism but epidemics, which didn't bring death in the form of torture and shootings, but killed just as effectively in the form or typhoid and cholera,
Ancak diğer zararlı böcekleri... - Nazizm değil ama salgınları yayan... işkence ve vurmak şeklinde ölüm getirmeyen, ama tifo, kolera şeklinde, etkili bir şekilde öldüren -... ortadan kaldırmak için DDT tozu kullanıldı.
Oh, right, typhoid fever, in London.
Evet, Londra'da karahumma çıkmıştı.
Quite a lot of typhoid fever in Berlin.
Berlin'de tifo çok yaygın ya.
Get the typhoid shot?
- Karahumma iğneni oldun mu? - Evet.
I'm sorry to have been so outspoken, Lou, but... if you'll think of the number of advances in the past few years... such as in the treatment of mastoiditis, typhoid and pneumonia... you have every reason to feel hopeful.
Açık konuştuğum için çok üzgünüm Lou, ama son birkaç yıldır gözlemlediğimiz iyileşmeleri düşünürsen tümük iltihabı, tifo, zatürree tedavisi gibi umutlu olmanı gerektirecek pek çok neden var.
Let's see, they've had the typhoid shots and the tetanus shots diphtheria shots, hepatitis shots, polio shots.
Bir bakayım, tifo aşısı oldular, bir de tetanos aşısı... difteri aşısı, sarılık aşısı, çocuk felci aşısı.
I think it's typhoid.
Galiba tifo.
He has some kind of typhoid.
Bir çeşit tifoya benziyor.
That summer, there was a typhoid epidemic and I turned the house into a hospital.
O yaz, bir tifo salgını vardı. ve döndüğümde evimiz hastahane gibiydi.
You see, I had the typhoid real bad.
Kötü bir tifo geçirdim.
There was a typhoid epidemic.
Tifo salgını vardı.
Except for the typhoid.
Tifo hariç.
There's a compound of chemicals based on triphynic acid, when mixed with water produces all the profound symptoms of typhoid.
Tripnik asidi kimyasal bir bileşimle su ile karıştırırsan ortaya çıkan ürün, güçlü tifo belirtileri göstertir.
Tell them it looks like typhoid fever.
Tifo mikrobu gibi göründüğünü söyleyin.
Ladies and gentlemen, I am very much afraid you have all been exposed to typhoid fever.
Bayanlar ve baylar, korkarım ki hepiniz tifo mikrobunu zaten kapmışsınız.
Yes, it's typhoid all right.
Evet, kesinlikle tifo.
It's probably the source of the typhoid.
Muhtemelen tifonun kaynakları onlar.
Remember your ancient history? Typhoid Mary?
Tifo Mary'yi hatırladın mı?
It was eruptive typhoid....
Tifüs patlak vermişti.
And then, typhoid, and influenza. And yellow fever...
Sonra, tifo, grip, sarı humma...
Typhoid, cholera, polio are contaminated by water.
- Mesela, tifo, kolera, dizanteri, çocuk felci hastalıkları, hepsi bu sulardan geçer.
I mean the existence of evil as a living organism... as a plague, a disease, which infects humanity like cholera or typhoid... an epidemic slowly spreading until it affects the whole world.
Yaşayan bir organizma olarak varlığından bahsediyorum veba gibi, bir hastalık, insanlığı etkileyen kolera yada tifo gibi tüm dünyaya etki edene kadar yavaşça yayılan bir salgın gibi.
- No typhoid, cholera, epilepsy?
- Tifo, kolera, sara?
If it were typhoid or whooping cough...
Boğmaca veya tifo olabilir.
Typhoid, tetanus, rabies.
Tifüs, tetanoz, kuduz..
- Has been infected with a new strain typhoid?
Yeni bir tür tifüs mikrobu mu taşıyorlar?
He's typhoid.
Bir tifo.
Who would have known you were the Typhoid Mary of high finance.
Finansın zirvesinde bir Tifolu Mary * olduğunu kim bilebilirdi?
Someone like the infamous Typhoid Mary who incubates the disease and transmits it, but is herself immune to it.
Kendisinin buna bağışıklığı olan ve diğerlerine bulaştıran bir taşıyıcı.
Already typhoid has broken out among the country's thousands of homeless refugees...
Binlerce evsiz göçmen arasında tifo patlak verdi...
Then Typhoid, chiflis, leprosy.
Sonra Tifo, chiflis, cüzzam.
I'm sure Typhoid Mary was nice when you saw her socially.
Eminim tifolu Mary'nin muhabbeti de iyidir.
But when typhoid decides to do the work of grenades, when death and misery strike, so men of reason, in Germany, France, Russia and Italy, will demand their leaders'accountability for the number of bodies.
Ama ne zaman tifo bombası işi yapmak için karar verdiğinde, ölüm ve yoksulluk, gibi nedenlerle insanlar, Almanya, Fransa, Rusya ve İtalya'da, büyüklükleri ve birlikleri kadar liderlerinden hesap verilmesini talep edeceklerdir.
He says you are telling people there's typhoid on the mountain.
İnsanlara bu dağda tifo salgını olduğunu söylüyormuşsunuz.
If you're not careful the health people will order the whole hotel closed before everyone gets typhoid fever.
Eğer gerekli tedbirleri almadıysanız sağlıkçılar, herkeste tifo hastalığı çıkmadan bütün otelin kapatılmasını emredeceklerdir.
It's typhoid.
Bu tifo.
And then he got typhoid on top of that, so that was the end of him.
ve tifo oldu bunun üzerine, ve sonra buda onun sonu oldu.
How do you spell typhoid?
Tifoyu nasıl hecelersin?
Look. I can be a butter churner, a typhoid carrier, an apprentice!
Bak, yayık kabı olabilirim, tifo taşıyıcısı, bir çırak.
He has typhoid fever, ma'am.
Karahummaya tutulmuş Kraliçem.
Prince Albert, my husband, had typhoid fever.
Kocam Prens Albert karahumma olmuştu.
Yet that is precisely what I've been doing for some time now whether it be sarin gas for Mr San, improved typhoid for Mr Krev to use in the Balkans, enhanced cholera for Mr Duvalier.
Ama bir süredir ben tam da bunu yapıyorum. Bay San'ın sinir gazı. Bay Krev'in Balkanlarda kullandığı gelişmiş tifo mikrobu.
- Typhoid?
- Tifo?
He could be just a carrier then, a kind of Typhoid Maty.
O zaman belki de sadece bir taşıyıcıdır, bir çeşit Karahumma Mary * yani.
- Can typhoid kill you?
- Her zaman değil
Typhoid.
Tifo.