Unacceptable traduction Turc
1,504 traduction parallèle
That's unacceptable.
Bu kabul edilemez.
This is unacceptable!
Bu kabul edilemez!
Institutions of higher learnings are unacceptable targets.
Yüksek öğretim veren kurumlar kabul edilemez hedefler.
Well that's obviously unacceptable.
- Bu açıkça kabul edilemez.
Keeping that boy here is totally unacceptable.
O çocuğu burada tutmanız kabul edilemez bir durum.
This is unfair and unacceptable.
Adil değil ve kabul edilemez.
This mess is unacceptable.
Bu karışıklık kabul edilemez.
No, that is unacceptable.
Hayır bu kabul edilemez.
I find that answer unacceptable.
Tamam! Hadi bu partiyi bitirelim!
Friends fighting one another is wholly unacceptable.
Birbirleriyle kavga eden arkadaşlar kesinlikle affedilemez.
Mr Brassel, it's unacceptable to judge Agent Farris'competence based...
Bay Brassel, Ajan Farris'in yetkinliği hakkındaki kabul edilemez...
It's unacceptable that chocolate makes you fat, but I've eaten my share.
Çikolatanın şişmanlatması kabul edilemezdir ama ben hakkımı yedim.
If that's unacceptable, all you do is...
Bu kabul edilemezse tek yapmanız gereken...
Now that's enough Being called fags is one thing, but dykes is unacceptable.
Bana homo demesi neyse ama'dangalak'olacak şey değil.
I have to say I find the fact that you can't have an orgasm completely unacceptable.
Orgazm olamamanı kabul edilemez bulduğumu söylemeliyim.
That would be totally unacceptable.
O kesinlikle kabul edilemez.
That's just unacceptable.
Bu kesinlikle kabul edilemez.
It's just this is totally unacceptable behavior, Caroline.
Ama bu tamamen kabul edilemez bir davranış, Caroline.
It's unacceptable.
Bu durum kabul edilemez.
That's totally unacceptable.
Yaptığı kabul edilemez.
Well, what's goin'on at UMP is unacceptable.
UET'te olanlar kabul edilemez.
Unacceptable. I'll have a word.
Kendisiyle konuşurum.
I'm telling you what is unacceptable for my family. - I'm not dumb!
Annem ve kız kardeşlerim için olmazları listeledim sadece.
These violent attacks are totally unacceptable. And this department is dedicated to bringing the culprits to justice. Swiftly and fairly.
Bu vahşi saldırılar kesinlikle kabul edilemez, ve bu departman suçluları mahkemeye hızlı ve adil bir şekilde götürmekle görevlidir.
Your brother's letter makes two proposals which I find quite unacceptable.
Kardeşinizin mektubunda kabul edemeyeceğim iki teklif var.
Totally unacceptable.
Bunu kabul edemem.
Morgan got us involved with the IT company Cataegis and used unacceptable methods to convince the owner, Batanga, to sell.
Morgan bizi şu bilişim şirketi Cataegis'e bulaştırdı ve tasvip edilmeyen metotlarla şirket sahibi Batanga'yı satış için kandırdı.
I find it totally unacceptable.
Kesinlikle kabul edilemez bence.
A simple "Fuck you!" is okay. But referring to the sexual act, as in "May I please fuck you?" or "I enjoy getting fucked!", is totally unacceptable.
Basit bir "Siktir git!" kabul edilebilir ancak cinsel bir ilişkiden bahsetmek aynen şunun gibi : "Rica etsem sizi sikebilir miyim?" ya da "Sikilmekten hoşlanıyorum"
And, what they were asking us to do... at this point, would've been completely unacceptable.
Bizden istedikleri bu noktada, tamamen kabul edilemez.
To be bested by anything less than human is unacceptable!
İnsandan başka bir şeyin yenmesi kabul edilemez!
This whole thing has been unacceptable.
Kabul edilemez bir şeydi.
We both face completely unacceptable consequences.
Her iki ülke de, kabul edilemez sonuçlarla karşı karşıya!
My behaviour yesterday was unacceptable.
Dünkü davranışım kabul edilemezdi.
Francine, this is unacceptable!
Francine bu kabul edilemez.
But the President believes... that to allow the baby to come to full term... constitutes an unacceptable risk to the fleet.
Ama Başkan, bebeğin tam erişkinliğe ulaşmasının, filo için kabul edilemez riskler taşıdığına inanıyor.
No, that's unacceptable.
Hayır, kabul edilemez.
- Unacceptable.
- Kabul edilemez.
It's unacceptable, Jimmy.
- Tommy. - Bu kabul edilemez, Jimmy.
But for some, surrender is unacceptable.
Ama bazıları için teslimiyet kabul edilemez.
Ok? That is unacceptable.
Bu kabul edilemez.
It's unacceptable to yell at me like that.
Öyle bağırman hoş değildi.
I am sorry this is totally unacceptable.
Üzgünüm, ama bu kesinlikle kabul edilemez.
Unacceptable.
Kabul edilemez.
I agree. It's unacceptable.
- Katılıyorum, kabul edilemez.
OK, THAT IS COMPLETELY UNACCEPTABLE.
Bu kesinlikle kabul edilemez.
I know he's talented, but his attitude, in my opinion, has reached an unacceptable low.
Yetenekli olduğunu biliyorum, ama davranışları, benim görüşüm, kabul edilemez ölçüde alçakça.
Your mother and I are always apologizing to our family and friends, because of your unacceptable behavior.
Senin kabul edilemez davranışların yüzünden, annen ve ben her zaman ailemizden ve arkadaşlarımızdan özür dilemek zorunda kalıyoruz.
All right, all right this is unacceptable.
Bu kabul edilebilir bir şey değil.
The socially unacceptable. Found it.
Onu buldum.
- Unacceptable.
Mümkün değil.